Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 14-06-2011, 06:29
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart Kur-an'daki Çelişkiler (Best Of)

Kur-an'daki pek çok çelişki, çeşitli bakış açılarıyla (sağ duyuya aykırı bile olsa) çelişki olmaktan çıkabiliyor. "Allah'ın takdiridir, ne yapalım", "Aslında onu demek istememiş", "O zamanın şartları öyleydi" gibi gerekçelere meydan vermeyecek çelişkileri derleyip yayınlama ihtiyacı duydum. Hafızalar tazelenir diye umuyorum.

1) Yer ve gök(ler) ne kadar zamanda oluşmuştur (veya yaratılmıştır)?
Araf 54:
Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (fî sitteti eyyâmin) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.

Yûnus 3:
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (fî sitteti eyyâmin) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?

Hûd 7:
O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş'ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı günde (fî sitteti eyyâmin) yaratandır. Böyle iken “Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz” desen, inkârcılar “Mutlaka bu, apaçık bir büyüdür” derler.

Furkân 59:
Gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri altı günde (fî sitteti eyyâmin) yaratan, sonra da Arş’a kurulan Rahmân’dır. Sen bunu haberdar olana sor!

Bu ayetlerde yerin ve göğün 6 günde yaratıldığını üstüne basılarak vurgulanıyor. Bazı meallerde gün yerine “evre” kelimesi kullanılarak durum kurtarılmaya çalışılmıştır. Arapçada “yevm” kelimesi gün, “eyyam” kelimesi günler (çoğul) anlamındadır. Bu ayetlerde mecaz falan yoktur. Bilimsel gerçekler ortaya çıkıncaya kadar da tüm islam dünyası “gün” kelimesine başka anlam yüklememiştir (Yahudiler de öyle).
Yeryüzündeki 1000 günün Allah katında 1 gün olduğu başka ayetlerde vurgulanmaktadır (bkz. Hacc 47, Secde 5). 6 gün olarak ifade edilen süre Allah katındaki süre bile olsa bu insanlar için 6000 gündür.
Oysa dünyanın oluşumunun milyarlarca yıl sürdüğü bilimsel bir gerçektir. Evren 13.7 milyar, dünya 4.5 milyar yaşındadır. Dünyanın oluşumu 9.2 milyar yıl sürmüştür.



2) İlk müslüman kimdir?

En’âm 163:
Deki … “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların (el muslimîne) ilkiyim.”

A’râf 143:
Musa, tayin ettiğimiz (belirlediğimiz) zamanda gelince, Rabbi onunla konuştu. (Musa) şöyle dedi: “Rabbim, bana (Kendini) göster, Sana bakayım.” (Allahû Tealâ): “Beni asla göremezsin. Ve fakat dağa bak! O, mekânını kararlı tutabilirse (yerinde durabilirse); o zaman sen, Beni görürsün.” buyurdu. Rabbi, dağa tecelli ettiği zaman onu paramparça etti. Musa, bayılarak yere düştü. Sonra ayıldığı zaman: “Sen Sübhan'sın (Seni tenzih ederim). Sana tövbe ederim. Ben, mü'minlerin ilkiyim.” dedi.

Âli İmrân 67:
İbrahîm ne Yahûdi'ydi, ne Nasrânî. Dosdoğru Müslüman'dı ve müşriklerden değildi.

Bu 3 ayet kendi aralarında çelişmektedir
.
En’âm 163’te Muhammed’e “Müslümanların (el muslimîne) ilkiyim” demesi söyleniyor.

Âli İmrân 67’de ise İbrahim’in Müslüman (müslimen) olduğu söyleniyor. İbrahim hem Muhammedden, hem de Musa’dan önce yaşamıştır.

A’râf 143’te Musa, müminlerin ilki olduğunu söylüyor. Bu Musa’nın kendi iddiasıdır ve doğru değildir dersek, Musa’nın doğru söylemediği sonucu çıkar ki bu daha beter bir çelişkidir.




3) Yunus peygamber boş bir alana atıldı mı, atılmadı mı?


Sâffât 145:
Bunun üzerine onu, bitkin (hasta) bir halde boş bir alana (bi el arâi) attık.

Kalem 49:
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir hâlde ıssız bir yere (bi el arâi)atılacaktı.


Bu iki ayet birbiriyle net olarak çelişir. Hangisine inanmak lazım?




4) Kaç tane melek Meryem ile konuşuyordu?
Sadece bir tane mi yoksa birden fazla mı?


Meryem 17:
Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu (rûha-nâ) gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.

Meryem 21:
(Ruh'ûl Kudüs): “İşte böyle” dedi. Senin Rabbin: “O, Bana kolaydır ve onu, insanlara bir âyet (mucize) ve Bizden bir rahmet kılacağız.” buyurdu. Ve emir kaza edilmiştir (yerine getirilmiştir).

Âli İmrân 42:
Ve melekler (el melâiketu) şöyle demişlerdi: "Ey Meryem muhakkak ki Allah, seni seçti ve tertemiz yarattı ve seni âlemlerin kadınları üzerine üstün kıldı."

Âli İmrân 45:
Melekler (el melâiketu) şöyle demişlerdir: "Ey Meryem,! Muhakkak ki Allah, Kendinden bir kelime ile seni müjdeliyor. Onun ismi "Mesih, Meryem oğlu Îsâ'dır. Dünyada ve ahirette şereflidir ve mukarrebinlerdendir."

Meryem 17 ve 21. ayetlerde Cebrail Meryem’le konuşmuştur denirken, Âli İmrân 42 ve 45. ayetlerde birden fazla melek Meryem’le konuşmuştur deniliyor.

Burada bir çelişki olduğu açıktır. Durumu kurtarmak için Meryem’le birden fazla kez görüşme olmuş denilebilir. Birinde sadece Cebrail konuşmuş, diğerlerinde melekler konuşmuştur denilebilir. Ama bu durum, İncil’deki anlatımlara da aykırıdır (İslamın ortaya çıkışından önce, 325 yılında tek bir kitap haline getirilen İncil, bugünkü İncil’le aynıdır).







5) İçki Allah'ın bir nimeti olarak sadece iyi midir, hem iyi hem kötü müdür, yoksa sadece kötü müdür?


Nahl 67:
Hurma ve üzümden, şeker (hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra) ve güzel bir rızık edinirsiniz. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir kavim için elbette bir âyet vardır.

Bakara 219:
Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: “O ikisinde de hem büyük günah hem de insanlar için faydalar (ve menâfiu)vardır. (Fakat) onların günahları, faydalarından daha büyüktür.” Ve sana (Allah için) neyi infâk edeceklerini (vereceklerini) soruyorlar. De ki: “Afv ettiklerinizi (vazgeçtiklerinizi, ihtiyaç fazlasını) (infâk edin).” Allah, âyetleri size işte böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz tefekkür edersiniz (bunlardaki hikmetleri düşünürsünüz).

Mâide 90:
Ey inananlar, şarap, kumar, tapınmak için dikilmiş olan taşlar, fal için kullanılan oklar, ancak Şeytan'ın işlerindendir ve birer pisliktir bunlar. Bunlardan kaçının da muradına erenlerden olun.

Mâide 91:
Oysa ki şeytan, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve, sizi Allah'ı zikretmekten ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Siz artık (bunlara) son verdiniz mi?

Hadisler incelendiğinde, islamın ilk yıllarında şarabın günah olmadığı, sonradan yasaklandığı bilgisi edinilir. Bu ayetlerdeki çelişkiler de bundan doğmuştur. Muhammed, zaman içinde kesin kararını vermiştir.




6) "Allah her şeyi bilir, gaybı bilen yalnızca Allah'tır" ayetlerine rağmen Allah, bir müslümanın kaç düşmana bedel olduğuna ancak savaştan sonra karar verebiliyor.


Enfâl 65:
Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.


Enfâl 66:
Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.

Peş peşe gelmiş olan bu iki ayet arasındaki çelişki çok dikkat çekicidir. Bu sözleri söyleyen Cebrail de olsa (ki Allah’ın sözünü doğrudan iletir, yorum katmaz) savaştan önceki öngörünün tutmadığı gerçeği değişmiyor. Savaş kaybedilince, bir sonraki ayette düzeltme yoluna gidiliyor. Bu ayetler, hadislerdeki anlatımlarla da birleştirilince, Muhammed’in sıkışınca nasıl her yolu denediği ortaya çıkıyor.




7) Tebbet suresinin 1. ayeti, Kur-an’ın tanrı sözü değil, insan sözü olduğunu ispatlayan ayetlerden biridir.

Tebbet 1:
Ebu Leheb'in iki eli kurusun! (zaten) Kurudu da.”

Allah’ın, bir kuluna beddua etmesi son derece gereksiz ve anlamsızdır. Zaten bedduası da tutmuyor. Ebu Leheb (muhammedin öz amcası) bu ayetten sonra uzun yıllar normal bir yaşantı sürmüş ve 624 yılında hastalanarak ölmüştür. Bu ayet, Ebu Leheb’in Muhammed’i aşağılamasından birkaç gün sonra inmiştir. Bu da Kur-an’ın Muhammed tarafından yazıldığının göstergelerinden biridir.

Acaba bu bedduayı eden Cebrail midir diye soracak olursak sonuç değişmeyecektir. Cebrail, doğrudan Allah’ın kelâmını Muhammed’e iletmekle yükümlüdür ve insiyatif kullanamaz.



8) Ganimetler (savaştan sonra elde edilen mallar) nasıl paylaşılmalı?

Enfâl 1:
Sana ganimetleri sorarlar. De ki: “Ganimetler, Allah'ın ve Resûl'ündür.”. Artık Allah'a karşı takva sahibi olun ve aranızdaki durumu (sahip olduğunuz hali) ıslâh edin (düzeltin)! Eğer mü'minlerseniz, Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat edin.

Enfâl 41:
Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

İki ayet arasında çelişki vardır. Ganimetlerin tamamının mı yoksa beşte birininin ve Allah’a ve resûluna ait olduğu belli değil.



9) Allah'tan başkasına tapanlara sövülmeli midir?

En’âm 108:
Allah'tan başkasına tapanlara (yed'ûne) sövmeyin, aksi halde ilimleri olmadan, haddi aşarak Allah'a söverler. İşte böyle bütün ümmetlere amellerini süsledik. Sonra dönüşleri Rab'lerinedir. O zaman, yapmış oldukları şeyleri, onlara haber verecek.

Cuma 5:
Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.


Bakara 65:
Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar olun” demiştik.

Bakara 171:
Ve o kâfirlerin (keferû) durumu, haykırması sebebiyle bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen (anlamayan) kimsenin durumu gibidir. (Onlar) sağır, dilsiz ve kördürler. Bu yüzden onlar akıl edemezler (idrak edemezler).

A’râf 176:
Ve şâyet dileseydik onu, onunla (âyetlerimizle) elbette yükseltirdik. Ve fakat o dünyaya meyletti ve hevasına (nefsinin afetlerine) tâbî oldu. Artık onun hali, köpeğin hali gibidir ki; onunla ilgilensen de solur, onu terketsen de (kendi haline bıraksan da) solur. Âyetlerimizi yalanlayan kavmin hali işte böyledir. Artık bu kısası anlat, böylece onlar tefekkür ederler.

A’râf 179:
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.

Furkân 44:
Yoksa onların çoğunun, işittiğini veya (böylece) akıl ettiğini mi sanıyorsun? Onlar sadece hayvanlar gibidir. Hayır, onlar sebîlden (yoldan) daha çok sapanlardır.

Tevbe 28:
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Müşrikler sadece bir necistir (pisliktir). Artık bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Ve eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah şâyet dilerse (Kendi) fazlından sizi yakında zenginleştirecektir. Muhakkak ki Allah; Alîm'dir, Hakîm'dir.

Mâide 60:
De ki; "Bundan daha şerli olup, Allah'ın katında kesinleşmiş olan cezayı, size haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gadap duyduğu ve onlardan maymunlar, domuzlar yaptığı ve tâguta kul ettiği kimselerdir. İşte onlar, mekânı en kötü olanlar ve sevvâ edilmiş yoldan en çok sapanlardır.

En’âm suresi 108. Ayette “Allah'tan başkasına tapanlara sövülmemesi” müminlere emrediliyor. Ama Allah (Cebrail vasıtasıyla da olsa) pek çok ayette inanmayanlara sövüyor, hakaret ediyor. Bu bir çelişkidir.


(devamı 2. mesajda)
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 14-06-2011, 06:30
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart

10) Allah tek midir yoksa rakipleri var mıdır?

İhlâs 1:
De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

Sâffât 125:
Siz Bal’e mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar'ın En Güzeli'ni (Allah'ı) terk mi ediyorsunuz (vaz mı geçiyorsunuz)?

Sâffât 125, Muhammed’in gaflarından biridir.“Bal” bir put ismidir, “ahsene el hâlikîne” ise “yaratıcıların en güzeli, en güzel yaratan” demektir. İslam öncesinde putperest bir inanışa sahip olan Muhammed, bu alışkanlıktan olsa gerek birden fazla tanrı kavramını kabul eder görünmektedir. Muhammed’in babası, amcası ve dedesinin isimleri sırasıyla Abdullah, Abduluzza, Abdumenaf’tır ve Kâbe’deki putların isimlerinden (Allah, Uzza, Menaf) esinlenerek konulmuştur. “Abd” kelimesi “Kul” anlamındadır.




11) Tüm canlılar erkekli-dişili mi yaratılmıştır?
Zâriyât 49:
Ve Biz, herşeyden çift (zevceynî) yarattık. Umulur ki böylece siz öğüt alırsınız.

“Zevceyni” kelimesi erkek-dişinin oluşturduğu çift anlamındadır. Oysa her canlı çift değildir. Bakteriler, virüsler bölünerek çoğalırlar. Yakın zamanda bilim-insanları eşeysiz üreyebilen bir cins piton yılanı da keşfettiler.



12) Ahiret gününde günahkârlar ne yiyecek?

Duhân 40-45:
(40) Muhakkak ki fasıl günü (hüküm günü), onların hepsinin belirlenmiş vaktidir.
(41) O gün, dosttan dosta (hiç) bir şey fayda vermez. Ve onlara yardım olunmaz.
(42) Ancak Allah'ın rahmet (Rahîm esmasıyla tecelli) ettiği kimse hariç. Muhakkak ki O, Azîz'dir, Rahîm'dir.
(43) Muhakkak ki zakkum ağacı
(44) Günahkârların yemeğidir.
(45) Erimiş maden gibi karınlarında kaynar.

Gâşiye 2-:
(2) İzin günü (yevme izin) zillet içinde olan yüzler vardır.
(3) Yorucu işler yapan.
(4) (Onlar) kızgın ateşe atılırlar.
(5) Kaynar su pınarından içirilirler.
(6) Onların yiyeceği dari'den (acı, pis kokulu dikenli ağaçtan) başka bir şey değildir.
(7) Beslemez ve açlığa da bir fayda vermez.

“Dari” diye bahsedilen bitki, dikenli bir ağaçtır (Darı dikeni). Zakkum bitkisinin dikenleri yoktur. Bahsedilen gün ahiret günüdür ve Gâşiye 6’da başka yiyecek yoktur denir. Oysa Duhân 43’te zakkum ağacı günahkârların yemeğidir.




13) Allah matematik hatası yapar mı?


Nisâ 11, 12:
(11) Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(12) Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

Örnek: Kardeşleri olmayan bir adam (borç ve vasiyet bırakmadan) ölür. Geriye üç kız çocuğu, annesi, babası ve karısı kalır.

Bu durum için geçerli olan cümleleri okuyalım:
  • Nisa/11'den: "(Çocuklar) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır."
  • Nisa/11'den: "Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır."
  • Nisa/12'den: (Karı için) "Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır."
üç kız çocuğuna (toplam): 2/3 = 16/24

anneye: 1/6 = 4/24
babaya: 1/6 = 4/24
karısına: 1/8 = 3/24
toplam: 27/24 !
Böyle bir paylaşımı yapmak ise matematiksel olarak imkânsız. Çünkü pay, payda'dan büyük çıkıyor. Yani mal yetmiyor.
Bu hata Muhammed’in ölümünden kısa bir süre sonra fark edilmiş (Ömer zamanında), Avliye ve Reddiye yöntemleri geliştirilmiştir. Bugün İslam ülkelerinde bu yöntemler uygulanır ve Nisa suresindeki yöntemle çelişir.
Müslümanların bu hatayı örtbas etme, ayetleri çarpıtma çabaları sonuç vermemiştir.





14) Düşünme, akletme organı hangisidir?


Hac 46:
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler kör olur.

İsra 36:
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

İsra 46:
Kur'an'ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.

Muhammed 24:
Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?

Nahl 22:
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.

Kehf 57:
Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.

A’râf 179:
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

Kur-an’da, İncilde ve Tevrat’ta da durum aynıdır. Düşünme, akletme, hissetme işlevlerini yerine getiren organ kalptir. Arapça’da beyin anlamına gelen “dimag” kelimesi Kur-an’da hiç geçmemiştir. Beyin ile sinir sistemi arasındaki ilişki Hipocrat’tan beri biliniyor olmasına rağmen, 17. Yüzyıla kadar düşünme işlevinin kalp tarafından gerçekleştiği sanılıyordu.

Yukarıda verilen ayetlerde söz edilen kalp, manevi bir kalp değildir. Hacc 46’da “göğüslerinin içindeki kalp” denilerek konum da belirtilmiştir. Mecaz sanatına da başvurulmamıştır. İşiten kulak, gören gözle beraber akleden kalpten bahsedilmiştir.

20. Yüzyılda bile Said-i Nursi, “Risale-i Nur” isimli eserinde kalbin işlevini Kur-an’ı referans alarak tarif etmiş ve şöyle demiştir: “Bir latife-i Rabbaniyedir ki mazlar-ı hissiyatı vicdan, makes-i efkârı dimağdır.” Yani, kalbin iki görevi vardır. Birincisi “hissetmek”, ikincisi “akletmek” tir.

Yine aynı anlayışla 2010 senesinde kalbimizle düşündüğümüzü iddia eden profesör ünvanlı akademisyenler de ortaya çıkmıştır (Gazi Ünv.deki Biyoloji Kongresi).

Kalbin düşünme, akletme, hissetme organı olduğu bugünkü bilimle çelişen, antik çağlardan kalma yanlış bir bilgidir.


saygılar...
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 19-08-2011, 12:28
ezberbozan ezberbozan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2011
Mesajlar: 86
Standart

YasasinBilim´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
10) Allah tek midir yoksa rakipleri var mıdır?

İhlâs 1:
De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

Sâffât 125:
Siz Bal’e mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar'ın En Güzeli'ni (Allah'ı) terk mi ediyorsunuz (vaz mı geçiyorsunuz)?

Sâffât 125, Muhammed’in gaflarından biridir.“Bal” bir put ismidir, “ahsene el hâlikîne” ise “yaratıcıların en güzeli, en güzel yaratan” demektir. İslam öncesinde putperest bir inanışa sahip olan Muhammed, bu alışkanlıktan olsa gerek birden fazla tanrı kavramını kabul eder görünmektedir. Muhammed’in babası, amcası ve dedesinin isimleri sırasıyla Abdullah, Abduluzza, Abdumenaf’tır ve Kâbe’deki putların isimlerinden (Allah, Uzza, Menaf) esinlenerek konulmuştur. “Abd” kelimesi “Kul” anlamındadır.




11) Tüm canlılar erkekli-dişili mi yaratılmıştır?
Zâriyât 49:
Ve Biz, herşeyden çift (zevceynî) yarattık. Umulur ki böylece siz öğüt alırsınız.

“Zevceyni” kelimesi erkek-dişinin oluşturduğu çift anlamındadır. Oysa her canlı çift değildir. Bakteriler, virüsler bölünerek çoğalırlar. Yakın zamanda bilim-insanları eşeysiz üreyebilen bir cins piton yılanı da keşfettiler.



12) Ahiret gününde günahkârlar ne yiyecek?

Duhân 40-45:
(40) Muhakkak ki fasıl günü (hüküm günü), onların hepsinin belirlenmiş vaktidir.
(41) O gün, dosttan dosta (hiç) bir şey fayda vermez. Ve onlara yardım olunmaz.
(42) Ancak Allah'ın rahmet (Rahîm esmasıyla tecelli) ettiği kimse hariç. Muhakkak ki O, Azîz'dir, Rahîm'dir.
(43) Muhakkak ki zakkum ağacı
(44) Günahkârların yemeğidir.
(45) Erimiş maden gibi karınlarında kaynar.

Gâşiye 2-:
(2) İzin günü (yevme izin) zillet içinde olan yüzler vardır.
(3) Yorucu işler yapan.
(4) (Onlar) kızgın ateşe atılırlar.
(5) Kaynar su pınarından içirilirler.
(6) Onların yiyeceği dari'den (acı, pis kokulu dikenli ağaçtan) başka bir şey değildir.
(7) Beslemez ve açlığa da bir fayda vermez.

“Dari” diye bahsedilen bitki, dikenli bir ağaçtır (Darı dikeni). Zakkum bitkisinin dikenleri yoktur. Bahsedilen gün ahiret günüdür ve Gâşiye 6’da başka yiyecek yoktur denir. Oysa Duhân 43’te zakkum ağacı günahkârların yemeğidir.




13) Allah matematik hatası yapar mı?


Nisâ 11, 12:
(11) Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(12) Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

Örnek: Kardeşleri olmayan bir adam (borç ve vasiyet bırakmadan) ölür. Geriye üç kız çocuğu, annesi, babası ve karısı kalır.

Bu durum için geçerli olan cümleleri okuyalım:
  • Nisa/11'den: "(Çocuklar) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır."
  • Nisa/11'den: "Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır."
  • Nisa/12'den: (Karı için) "Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır."
üç kız çocuğuna (toplam): 2/3 = 16/24

anneye: 1/6 = 4/24
babaya: 1/6 = 4/24
karısına: 1/8 = 3/24
toplam: 27/24 !
Böyle bir paylaşımı yapmak ise matematiksel olarak imkânsız. Çünkü pay, payda'dan büyük çıkıyor. Yani mal yetmiyor.
Bu hata Muhammed’in ölümünden kısa bir süre sonra fark edilmiş (Ömer zamanında), Avliye ve Reddiye yöntemleri geliştirilmiştir. Bugün İslam ülkelerinde bu yöntemler uygulanır ve Nisa suresindeki yöntemle çelişir.
Müslümanların bu hatayı örtbas etme, ayetleri çarpıtma çabaları sonuç vermemiştir.





14) Düşünme, akletme organı hangisidir?


Hac 46:
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler kör olur.

İsra 36:
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

İsra 46:
Kur'an'ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.

Muhammed 24:
Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?

Nahl 22:
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.

Kehf 57:
Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.

A’râf 179:
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

Kur-an’da, İncilde ve Tevrat’ta da durum aynıdır. Düşünme, akletme, hissetme işlevlerini yerine getiren organ kalptir. Arapça’da beyin anlamına gelen “dimag” kelimesi Kur-an’da hiç geçmemiştir. Beyin ile sinir sistemi arasındaki ilişki Hipocrat’tan beri biliniyor olmasına rağmen, 17. Yüzyıla kadar düşünme işlevinin kalp tarafından gerçekleştiği sanılıyordu.

Yukarıda verilen ayetlerde söz edilen kalp, manevi bir kalp değildir. Hacc 46’da “göğüslerinin içindeki kalp” denilerek konum da belirtilmiştir. Mecaz sanatına da başvurulmamıştır. İşiten kulak, gören gözle beraber akleden kalpten bahsedilmiştir.

20. Yüzyılda bile Said-i Nursi, “Risale-i Nur” isimli eserinde kalbin işlevini Kur-an’ı referans alarak tarif etmiş ve şöyle demiştir: “Bir latife-i Rabbaniyedir ki mazlar-ı hissiyatı vicdan, makes-i efkârı dimağdır.” Yani, kalbin iki görevi vardır. Birincisi “hissetmek”, ikincisi “akletmek” tir.

Yine aynı anlayışla 2010 senesinde kalbimizle düşündüğümüzü iddia eden profesör ünvanlı akademisyenler de ortaya çıkmıştır (Gazi Ünv.deki Biyoloji Kongresi).

Kalbin düşünme, akletme, hissetme organı olduğu bugünkü bilimle çelişen, antik çağlardan kalma yanlış bir bilgidir.


saygılar...

YASASIN BİLİM'E İSLAMİ CEVAP;

SORUSU;

Sâffât 125:
Siz Bal’e mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar'ın En Güzeli'ni (Allah'ı) terk mi ediyorsunuz (vaz mı geçiyorsunuz)?

Sâffât 125, Muhammed’in gaflarından biridir.“Bal” bir put ismidir, “ahsene el hâlikîne” ise “yaratıcıların en güzeli, en güzel yaratan” demektir. İslam öncesinde putperest bir inanışa sahip olan Muhammed, bu alışkanlıktan olsa gerek birden fazla tanrı kavramını kabul eder görünmektedir. Muhammed’in babası, amcası ve dedesinin isimleri sırasıyla Abdullah, Abduluzza, Abdumenaf’tır ve Kâbe’deki putların isimlerinden (Allah, Uzza, Menaf) esinlenerek konulmuştur. “Abd” kelimesi “Kul” anlamındadır.


CEVABIMIZ;

SORUSU' CEVAP 1;

yasasın bilim " Bal " isminde bir putu islam öncesi put olduğunu iftira etmektedir.

zira şu var ki, verdiği Saffat Suresi 125. Ayet-i Celilesinden 2 ayet önceye gelelim;

KURAN-I MUCİZİL BEYAN SAFFAT SURESİ; 123-124-125-126;

123 - Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir.

124-125-126 - Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.


Zira burada görmekteyiz ki yasın bilim verdiği Ayet-i Celilenin 2 ayet öncesini vermemiş zira burada " bal " isimli put'un peygamber olarak gönderilen Hazreti İlyas ( Aleyhisselam ) zamanındaki ona inanmayanların tapmış olduğu " put " olarak görmekteyiz.


ve yine yasasın bilim kıvırarak ayet vermiştir.


SORUSU ' 2.CEVAP;


Hazreti İbrahim ( Aleyhisselam ) ıssız bir çölken ALLAH-U ZÜLCELAL HAZRETLERİ'nin emriyle mekke'ye gelerek peygamberlik görevini burada da sürdürmüştür.


zira kendisinin vefatı üzere zamanla tevhid inancı şirke dönüşmüş, insanlar ALLAH-U ZÜLCELAL HAZRETLERİ'nin yanında ona eş koşacak bir put olarak ilah edinmişlerdir.


İBRAHİM SARIÇAM, HAZRETİ MUHAMMED ( SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM ) VE EVRENSEL MESAJI, DİYANET YAYINEVİ, ANKARA 2004, SAYFA, 52;


Putpereslik Arap yarım adasında, Cürhümlüler ile savaşarak Mekke yönetimini ele geçiren Huzaa kabilesinden Amr b. Luhay şam yolculuğu sırasında öğrendiği putperestliğin sembolü olan putları Kâbe’ye getirmesi başladı .

Bu nedenle Efendimiz Şirk inancını kaldırılmak için gönderilmiştir.

zira Ayet-i Celileler çok açıktır;

KURAN-I MUCİZİL BEYAN, ANKEBUT SURESİ;


17. Siz ALLAH'ı bırakıp sadece bir takım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. bilmelisiniz ki ALLAH'ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler...

YASASIN BİLİM'İN 1. SORUSUNA CEVABIMIZ;

Kuran'a baktığımızda gün kelimesinin çeşitli uzunluktaki "zaman devresi" anlamında olduğunu görürüz. Kuran'da genel, statik, tek ve sınırlı bir yevm {gün} birimi yoktur; bilindiği gibi dünyanın kendi çevresindeki hareketi için "24 saat" bir günken güneşin çevresindeki hareketi için "yıl" bir gündür.

Her yıldız ve gezegenin günü farklıdır. Günün ve dolayısıyla zamanın izafi {göreceli} olduğunun örnekleri şu ayetlerde açıkça anlatılmaktadır;

"Sizin saydığınızdan bin yıl tutan bir günde, yani zaman devresinde" {32:5}


"Miktarı ellibin yıl süren bir günde" {70:4}


Bu ayetler gösteriyor ki yevm {gün} 24 saatlik bir zaman dilimini ifade etmemekte, herhangi "bir zaman devresi" anlamına gelmektedir.


Bu konuda Müslim'den kanıt olarak gösterilen hadis de bu altı devrenin kısmen dejenere olmuş sembolik bir ifadesidir.

İBN KESİR CİLT; 3, SAYFA; 166-178, EL-BİDAYE; CİLT; 1, SAYFA, 17-18;

Bu hadisi Ali ibn el Medeni, Buhari ve diğer bazı hadis alimleri eleştirmiş ve Peygamberin sözü olamıyacağını ifade etmişlerdir.

bu konuda da Kuran ayetlerinin Tevrattan aktarılma olduğunu iddia ediyor. Halbuki apaçık görülmektedir ki Kuran Tevrattaki doğruları tasdik etmiş, buna karşın Tevratın metnine geçmiş yorum ve eklemeleri düzeltmiştir. Örneğin; 6 zaman devresi, 6 dönem anlamındaki 6 gün terimini açıklığa kavuşturmuş, tasdik etmiş; buna karşın Allah'ın dinlendiği şeklindeki yanlış anlayışı reddetmiştir, "Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı" {Kaf, 38} demiştir..

Biz bu ayetten anlıyoruz ki, gökler ve yer 6 dönemde {safhada} yaratılmıştır. Bir başka ayette yerin 4 safhada, göklerin ise iki safhada yaratıldığı ifade edilmektedir.

Halbuki bu ayette şuna işaret ediliyor;

Dünya ilk önce ateş topu idi. Soğudu. Denizler, göller ve toprak oluştu. Daha sonra tekhücreli canlılar, bitkiler, hayvanlar ve en sonunda insanlar oluştu. Yani dünya yıldızlara {gökyüzüne} göre daha farklı ve birçok değişim devresi geçirmiştir.


Bunu şöyle açıklayalım;


Örneğin elimizde bir ton pamuk var. Bu pamuğu iplik haline getirip boyadık. Boyanmış hale gelen bu bir tonluk ipten 100 gram alıp önce bunu kumaş olarak dokuduk, sonra kestik, diktik ve bir elbise haline getirdik. İşte baştan sona bu işlemi tanımlarsak;


1- İplik haline getirme, 2- Boyama, 3- Dokuma, 4- Kesme, 5- Dikme, 6- Elbise olarak düzenleme safhalarını ifade etme anlamında 100 gr'lık elbise 4 günde {safhada}, kalan kilolarca iplik iki günde yaratılmıştır deriz. Bu elbisenin kilolarca iplikten büyük olduğunu göstermez.


Aynen bunun gibi yer gökyüzüne göre daha çeşitli {ve sayıca çok} evrim safhalarından geçmiş olduğu için Kuran'da yerin 4 günde, göklerin ise 2 günde {yani iki dönemde} yaratıldığı ifade edilmiştir.

YASASIN BİLİM'İN 2. SORUSUNA CEVAP;

ÜÇ ayet-i Celile de de ü farklı peygamber Aleyhisselam hazretleri vardır.

üç kutlu peygamber ise kendi dönemleirnde kendi kavvimlere ve insanlığa uyarıcı olarak gönderilmiştir.

zira üç peygambere de peygamberlik vazifesi de verilirken tabiki kendi döenmlerinde müslümanların ilki onlar olmaktadır.

zira Hazreti Musa ( Aleyhisselam ) milattan önce 1891 yılında dünyaya gelmiştir.

hazreti ibrahim ( Aleyhisselam ) milattan önce 20. yüzyılda dünyaya gelmiştir.

Efendimiz ( Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ) ise milattan sonra 571 yıl sonra 571. yılında dünyaya gelmiştir.

zira aralarında yaşamları için aralarında dağlar kadar fark vardır.

Kuran-ı Mucizil Beyan da Hazreti Musa ( Aleyhisselam ) 'ın peygamber olarak gönderilmesi;

KURAN-I MUCİZİL BEYAN, TAHA SURESİ;

9 - (Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?

10 - Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti.


11 - Ateşe vardığı zaman şöyle çağrıldı: "Ey Musa!


12 - "Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasın."


13 - "Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyolunacak şeyleri dinle."


KURAN-I MUCİZİL BEYAN' DA HAZRETİ İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM )'IN PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLMESİ;


KURAN-I MUCİZİL BEYAN, MERYEM SURESİ;


41 - Kur'ân'da İbrahim'i(n kıssasını da) an. Şüphesiz ki o, sıddık (özü, sözü doğru) bir peygamberdi.


42 - O, bir zaman babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen,

görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?"


43 - "Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni doğru bir yola eriştireyim."


44 - "Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahmân (olan Allah)a âsî oldu."


Zira Efendimiz ( Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ) ise Hazreti İbrahim ( Aleyhisselam ) soyundan gelmiştir;


SAHİH-İ MÜSLİM, CİLT; 7, SAYFA, 58;


"Allah, İbrâhimoğullarından İsmâil`i, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından da Kureyş`i, Kureyş`ten de Beni Hâşim`i, Benî Hâşim`den de beni seçmiştir."

BU NEDENLE 3 PEYGAMBERLERİN DE PEYGAMBERLİK DÖNEMLEİR VE YAŞANTILARI FARKLI OLDUĞU İÇİN VE 3 PEYGAMBERİN DE AYRI AYRI KENDİ KEAVMİNLERE PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLMESİ NEDENİYLE " MÜSLÜMANLARIN İLKİ OLMAKTADIRLAR.

YASASIN BİLİM'İN ÜÇÜNCÜ SORUSUNA CEVABIMIZ;

Maelsef yasasın bilim arkadaşaımız çelişki var dediği saffat suresi 145.den sonraki 146'yı unutmuş heralde baştan biz tekrar atalım;

KURAN-I MUCİZİL BEYAN, SAFFAT SURESİ, 145-146;

145.Fe nebeznâhu bil arâi ve huve sakîm(sakîmun).

Bunun üzerine onu, bitkin bir halde boş bir alana attık.

146.Ve enbetnâ aleyhi şecereten min yaktîn(yaktînin).

Ve onun üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik (yetiştirdik).


TABERİ TEFSİR;


SAFFAT 145. AYET-İ CELİLE TEFSİR;




EBU CAFER MUHAMMED BİN CERİR ET-TABERİ, TABERİ TEFSİRİ, HİSAR YAYINEVİ, CİLT; 7, SAYFA, 104;


burası Dicle nehrinin ke*narıdır.


TABERİ TEFSİR;

SAFFAT 146. AYET-İ CELİLE TEFSİR;

EBU CAFER MUHAMMED BİN CERİR ET-TABERİ, TABERİ TEFSİRİ, HİSAR YAYINEVİ, CİLT; 7, SAYFA, 105;

Âyet-i kerimede zikredilen bu bitkinin nasıl birşey olduğu ve Yunus (a.s.) için nasıl faydalı olduğu hususunda farklı görüşler zikredilmiştir.

Bazı müfessirlere göre bu bitkiden maksat, gövdesi olmayan bir bitkidir. Bu, kabak, karpuz, yaban karpuzu vb. bitkilerden herhangi biridir. Bu görüş Sa-id b. Cübeyr, Mücahid ve Abdullah b. Abbas´tan nakledilmektedir.

Hz. Yunus´un bu kabaktan yediği ve bu yolla hem açlığını hem de susuz*luğunu giderdiği rivayet edilmiştir.

CEVAP 2;

PEYGAMBERLER TARİHİ, HAZRETİ YUNUS ( ALEYHİSSELAM );

TABERİ, TARİH, CİLT; 2, SAYFA; 43, SALEBİ- ARAİS, SAYFA; 409, İBN ESİR-KAMİL, CİLT; 1, SAYFA, 363;

alık; Yûnus Aleyhisselâmı,

Übülle´ye,

Übülle´den sonra, Dicle´ye,

Dicleden sonra da, Ninevâ´ya kadar karnında götürüp kendisini, hasta bir halde, deniz sahiline bıraktı.

TABERİ, TARİH, CİLT; 2, SAYFA; 45;

Yûnus Aleyhisselâmın vücudunun etleri ve kemikleri gevşemişti.

Kendisi, yeni doğmuş bir çocuk gibi hareketsizdi.

Bununla beraber, vücûdunda hiç bir eksiklik yoktu.

İBN EBİ ŞEYBE-MUSANNEF CİLT; 11, SAYFA; 542, TABERİ-TARİH; CİLT; 2, SAYFA; 44, SALEBİ-ARAİS, SAYFA; 410, İBN ESİR-KAMİL CİLT; 1, SAYFA, 362;

Yüce Allah; açık bir yerde yatan Yûnus Aleyhisselâmın üzerini, bacağı olma*yan cinsden bir nebat, kabak bitirip onun geniş yaprakları ile gölgeledi ve kendi*sine güç kuvvet gelinceye kadar da, ondan süt damlattı.

Zira şimdi yasasın bilim'in sorusuna tekrar gelelim;

Sâffât 145:
Bunun üzerine onu, bitkin (hasta) bir halde boş bir alana (bi el arâi) attık.

ayeti celilenin devamı şöyledir;

saffat; 146;

146- Biz onun için geniş yapraklı bir bitki bitirdik.

zira verdiğim örnekte de peygamberler tarihini okuyun CENAB-I HAK ONA boş arazide yaşaamsı izin bitki yetiştirmiş ve yasasın bilim saffat 145'i vermiş 146 nerede???

kalem 49 ise;


Kalem 49:
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir hâlde ıssız bir yere (bi el arâi)atılacaktı.

zira burada " RABBİNDEN ONA BİR NİMET YETİŞMEMİŞ OLSAYDI " denmektedir.

zira boş araziye atılmış fakat ağaç yetişmiş onu açlıktan kurtarmıştır. ayette anlatıyor zaten

SORU 4 CEVABIMIZ;

her meleğin farklı görevleri mevcuttur zira bunlardan 4 büyük melek şöyledir;

1. Hazreti Cebrail ( Aleyhisselam ) vahiy getirendir.

2. Hazreti Azrail ( Aleyhisselam ) can alıcı melektir..

3. Hazreti mikail ( Aleyhisselam ) tabiatla görevlidir..

4. Hazreti İsrafil ( Aleyhisselam ) kıyamet günü sura üfeleyecektir


zira bunların dışında da melekler vardır

Hamele-i Arş: Arş-ı âlâ'yı taşıyıcı meleklerdir.

Hâffîn: Arşın çevresinde Arş-ı âlâ'yı tavaf eden
meleklerdir.

Mele-i â'lâ: Yüce ve kutsal makamlardaki
mukarreb meleklerdir.

RIDVAN; Cennetteki melektir.

MALİK; Cehennem meleğidir.

KATİP MELEKLERİ; Sağ omzumuzdaki sevapları ve
sol omzumuzdaki günahları yazan iki yazıcı
meleklerdir.

zira ALLLAH-U ZÜLCELAL HAZRETLERİ her peygambere vahyi vermesi için meleklerinde en üstünü olan Hazreti Cebrail ( Aleyhisselam )'ı görevlendiriştir.

zira Ayet-i Celile de buyurur ki;

Âli İmrân 42:
Ve melekler (el melâiketu) şöyle demişlerdi: "Ey Meryem muhakkak ki Allah, seni seçti ve tertemiz yarattı ve seni âlemlerin kadınları üzerine üstün kıldı."

Âli İmrân 45:
Melekler (el melâiketu) şöyle demişlerdir: "Ey Meryem,! Muhakkak ki Allah, Kendinden bir kelime ile seni müjdeliyor. Onun ismi "Mesih, Meryem oğlu Îsâ'dır. Dünyada ve ahirette şereflidir ve mukarrebinlerdendir."

burada dikkat edilirse melekler; Hazreti Meryem ( Aleyhisselam )'a sadece müjdelemişlerdir.

zira Peygamberler TARİHİNDE HAZRETİ MERYEM ( ALEYHİSSELAM ) Hazreti Cebrail ( Aleyhisselam ) ruhül kudüsü bırakmadan önce melekleri gördüğü ona müjdelediği şöyle anlatılmıştır;

EBÜLFİDE-ELBIDAYE VENNEİHAYE CİLT; 2, SAYFA, 64;


Hz.Meryem; Mesciddeki odasında, kendisini, öyle ibâdetlere vermişti ki, bu hu*susta, o zamanda, kendisinin bir benzeri daha yoktu.

Hattâ kendisinde, Zekeriyyâ Aleyhisselâmı bile imrendirecek bir takım fevkal´-âde haller zuhur ve melekler, kendisine, hitab etmeye, müjdeler vermeye başlamıştı.

, Oysa ona ruhül kudüs''ü veren bu görevli melek olan Hazreti Cebrail ( Aleyhisselam )dır. Ayet-i Celileler çok açıktır.

KURAN-I MUCİZİL BEYAN, MERYEM SURESİ;

17 - Sonra ailesiyle kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimiz (Cebrail)i gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü.

18 - Meryem: "Ben senden Rahmân (olan Allah) a sığınırım. Eğer Allah'dan korkuyorsan (dokunma bana)" dedi.


19 - Melek: "Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" dedi.

görüldüğü gibi Hazreti Cebrail ( Aleyhisselam ) Hazreti İsa ( Aleyhisselam )'ı Hazreti MERYEM ( Aleyhisselam'ı ) bağışlamıştır.

oysa diğer melekler sadece müjdelemiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 20-08-2011, 19:45
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart

ezberbozan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

CEVABIMIZ;

...
SORUSU' CEVAP 1;

yasasın bilim " Bal " isminde bir putu islam öncesi put olduğunu iftira etmektedir
....
10 Numaralı çelişkiye (Saffat 125 ayeti) cevap vermek istemişsin.
Bal'in bir put ismi olup olmadığını tartışmayacağım. Ben gökyüzünü gösteriyorum sen parmağıma bakıyorsun. O ayetteki çelişki "Yaratanların en güzeli" kısmında. Bunu kasten görmemezlikten gelmişsin.


ezberbozan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
SORUSU ' 2.CEVAP;

...
Hazreti İbrahim ( Aleyhisselam ) ıssız bir çölken ALLAH-U ZÜLCELAL HAZRETLERİ'nin emriyle mekke'ye gelerek peygamberlik görevini burada da sürdürmüştür.
...
Bu bölümü yanlışlıkla copy/paste ettin herhalde.
Neyin cevabı olduğunu anlayamadım.


ezberbozan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

YASASIN BİLİM'İN 1. SORUSUNA CEVABIMIZ;

Kuran'a baktığımızda gün kelimesinin çeşitli uzunluktaki "zaman devresi" anlamında olduğunu görürüz. Kuran'da genel, statik, tek ve sınırlı bir yevm {gün} birimi yoktur; bilindiği gibi dünyanın kendi çevresindeki hareketi için "24 saat" bir günken güneşin çevresindeki hareketi için "yıl" bir gündür.

Her yıldız ve gezegenin günü farklıdır. Günün ve dolayısıyla zamanın izafi {göreceli} olduğunun örnekleri şu ayetlerde açıkça anlatılmaktadır;

"Sizin saydığınızdan bin yıl tutan bir günde, yani zaman devresinde" {32:5}


"Miktarı ellibin yıl süren bir günde" {70:4}


Bu ayetler gösteriyor ki yevm {gün} 24 saatlik bir zaman dilimini ifade etmemekte, herhangi "bir zaman devresi" anlamına gelmektedir.


Bu konuda Müslim'den kanıt olarak gösterilen hadis de bu altı devrenin kısmen dejenere olmuş sembolik bir ifadesidir.

İBN KESİR CİLT; 3, SAYFA; 166-178, EL-BİDAYE; CİLT; 1, SAYFA, 17-18;

Bu hadisi Ali ibn el Medeni, Buhari ve diğer bazı hadis alimleri eleştirmiş ve Peygamberin sözü olamıyacağını ifade etmişlerdir.

bu konuda da Kuran ayetlerinin Tevrattan aktarılma olduğunu iddia ediyor. Halbuki apaçık görülmektedir ki Kuran Tevrattaki doğruları tasdik etmiş, buna karşın Tevratın metnine geçmiş yorum ve eklemeleri düzeltmiştir. Örneğin; 6 zaman devresi, 6 dönem anlamındaki 6 gün terimini açıklığa kavuşturmuş, tasdik etmiş; buna karşın Allah'ın dinlendiği şeklindeki yanlış anlayışı reddetmiştir, "Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı" {Kaf, 38} demiştir..

Biz bu ayetten anlıyoruz ki, gökler ve yer 6 dönemde {safhada} yaratılmıştır. Bir başka ayette yerin 4 safhada, göklerin ise iki safhada yaratıldığı ifade edilmektedir.

Halbuki bu ayette şuna işaret ediliyor;

Dünya ilk önce ateş topu idi. Soğudu. Denizler, göller ve toprak oluştu. Daha sonra tekhücreli canlılar, bitkiler, hayvanlar ve en sonunda insanlar oluştu. Yani dünya yıldızlara {gökyüzüne} göre daha farklı ve birçok değişim devresi geçirmiştir.
O kadar saçmalamışsın ki. Daldan dala atlamışsın.

1) Gün nedir, yıl nedir, izafiyet kuramı nedir. Daha bunları bilmeden panikle bir şeyler yazmışsın.
Mars'ın günü dünyanın gününden farklıdır. eeee. bize ne. Bir çöl bedevisine inen(!) kitap kimin anlayacağı dille yazılmış?

2 Yevm kelimesi, net olarak 24 saatlik gün anlamındadır.
Kur-an'ın hiç bir yerinde "yevm", "eyyam", "eyyamin" kelimeleri mecaz anlamda kullanılmamıştır. Orucun kaç gün tutulacağı vs.
Diyanetin meali (kasten çarpıtılmış meali) hariç tüm meallerde (yabancı dillerdeki dahil) gün diye çevrilmiştir.

3) Ayetin 6 safha olarak neye işaret ettiğini açıklayın. Verdiğiniz örnekte 3 safha var. Ben size 100'e yakın safha sayarım. Cambrian dönemi, Buzul çağı, memelilerin ortaya çıkışı, Dinozorların yok oluşu...
Atarken destekli atın.


ezberbozan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
YASASIN BİLİM'İN 2. SORUSUNA CEVAP;

ÜÇ ayet-i Celile de de ü farklı peygamber Aleyhisselam hazretleri vardır.

üç kutlu peygamber ise kendi dönemleirnde kendi kavvimlere ve insanlığa uyarıcı olarak gönderilmiştir.
...
Müslümanlık denen olgu, zaman zaman başlar, zaman zaman biter mi?
İbrahim ölünce müslümanlık bitti mi ki Musa çıkıp "ilk müslüman benim" desin.
Aynı biçimde Musa ölünce Muhammed çıkıp "ilk müslüman benim" diyebilsin?
Hani Ademden beri müslümanlık süregelmekteydi?
Eğer ilk müslüman Ademse ya da İbrahimse, diğerlerinin ilk müslüman olma ihtimali tamamen kalkar.

Beynim durdu. Arkadaşım, adam gibi kısa ve öz ne demek istediğini anlatacaksan anlat. Cevaplarının hangi çelişkiye ait olduğunu özellikle belirt.
Hadislerin suyunu çıkarma. "Hadislerde rivayet edilir demen yeterli". İkna olmazsam senden kaynak isterim zaten.

Bir de lütfen kimseyi aptal yerine koyma.
Ben, tanrının Ebu Leheb'e beddua etmesini çelişki olarak sunuyorum, sen bize Ebu Leheb'in nasıl öldüğünü anlatıyorsun.


Özellikle 11, 12, 13 ve 14 numaralı çelişkilere düzgün ve öz cevaplar bekliyorum.

saygılar...
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 20-08-2011, 21:43
ezberbozan ezberbozan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2011
Mesajlar: 86
Standart

YasasinBilim´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
10 Numaralı çelişkiye (Saffat 125 ayeti) cevap vermek istemişsin.
Bal'in bir put ismi olup olmadığını tartışmayacağım. Ben gökyüzünü gösteriyorum sen parmağıma bakıyorsun. O ayetteki çelişki "Yaratanların en güzeli" kısmında. Bunu kasten görmemezlikten gelmişsin.




Bu bölümü yanlışlıkla copy/paste ettin herhalde.
Neyin cevabı olduğunu anlayamadım.




O kadar saçmalamışsın ki. Daldan dala atlamışsın.

1) Gün nedir, yıl nedir, izafiyet kuramı nedir. Daha bunları bilmeden panikle bir şeyler yazmışsın.
Mars'ın günü dünyanın gününden farklıdır. eeee. bize ne. Bir çöl bedevisine inen(!) kitap kimin anlayacağı dille yazılmış?

2 Yevm kelimesi, net olarak 24 saatlik gün anlamındadır.
Kur-an'ın hiç bir yerinde "yevm", "eyyam", "eyyamin" kelimeleri mecaz anlamda kullanılmamıştır. Orucun kaç gün tutulacağı vs.
Diyanetin meali (kasten çarpıtılmış meali) hariç tüm meallerde (yabancı dillerdeki dahil) gün diye çevrilmiştir.

3) Ayetin 6 safha olarak neye işaret ettiğini açıklayın. Verdiğiniz örnekte 3 safha var. Ben size 100'e yakın safha sayarım. Cambrian dönemi, Buzul çağı, memelilerin ortaya çıkışı, Dinozorların yok oluşu...
Atarken destekli atın.




Müslümanlık denen olgu, zaman zaman başlar, zaman zaman biter mi?
İbrahim ölünce müslümanlık bitti mi ki Musa çıkıp "ilk müslüman benim" desin.
Aynı biçimde Musa ölünce Muhammed çıkıp "ilk müslüman benim" diyebilsin?
Hani Ademden beri müslümanlık süregelmekteydi?
Eğer ilk müslüman Ademse ya da İbrahimse, diğerlerinin ilk müslüman olma ihtimali tamamen kalkar.

Beynim durdu. Arkadaşım, adam gibi kısa ve öz ne demek istediğini anlatacaksan anlat. Cevaplarının hangi çelişkiye ait olduğunu özellikle belirt.
Hadislerin suyunu çıkarma. "Hadislerde rivayet edilir demen yeterli". İkna olmazsam senden kaynak isterim zaten.

Bir de lütfen kimseyi aptal yerine koyma.
Ben, tanrının Ebu Leheb'e beddua etmesini çelişki olarak sunuyorum, sen bize Ebu Leheb'in nasıl öldüğünü anlatıyorsun.



Özellikle 11, 12, 13 ve 14 numaralı çelişkilere düzgün ve öz cevaplar bekliyorum.

saygılar...
müslümanların ilki o anlatılan 3 peygamberin de kendi dönemlerince kavimlere gönderilmesi olaraktır. zira kavimlerine hem uyarıcı olarak göndermiş insanlara irşada davet etmiş hem de vahiy geldiğindne dolayı müslümanların ilki kendi dönemleirnce olmuştur

zira m.ö 20 yüzyılda Hazreti İbrahim ( Aleyhisselam ) yaşamış,

M.Ö 1981 de Hazreti Musa ( Aleyhisselam ) yaşamış,

Efendimiz ( Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ) ise milattan 571 yıl sonra dünyaya gelmiştir.

bu nedenle msülümanların ilki o peygamberlerin kavimlerine kendi yaşantılarında peygamber olkarak gönderilmesi ve bu nedenle müslümanların ilki olma şerefine erişmiş olmalarıdır.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 21-08-2011, 19:23
selanikli selanikli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 29 Apr 2009
Mesajlar: 1.116
Standart

ezberbozan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

bu nedenle msülümanların ilki o peygamberlerin kavimlerine kendi yaşantılarında peygamber olkarak gönderilmesi ve bu nedenle müslümanların ilki olma şerefine erişmiş olmalarıdır.
Bak kardeş, lafı dolandırıp durma.
Bir şeyin ilki bir tane olur.
Müslüman'ın ilki de bir tanedir.
Söyle bakayım sen şimdi ilk Müslüman kimdir?
Ona göre konuşalım.

Yarin yanağından gayrı, her yerde, her şeyde, hep beraber demek için.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 14-06-2011, 21:48
ereninthenature - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ereninthenature ereninthenature isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 24 May 2011
Bulunduğu yer: Uzay
Mesajlar: 1.588
Standart

çerçeveletip duvara asılası bir paylaşım olmuş.teşekkürler.

Science is not only compatible with spirituality; it is a profound source of spirituality.
-Carl Sagan

All ideology is toxic because ideology is a kind of insult to the gift of human free thinking.
-Terence McKenna
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 15-06-2011, 00:18
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart

darkmasturbater´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
çerçeveletip duvara asılası bir paylaşım olmuş.teşekkürler.
sağol dostum.

80'in üzerinde çelişki var aslında. ama müslümanların nelere bahane bulabileceğini bildiğim için, pek çoğunu (Fatiha, Hud 2, Bakara 29 vs.) eledim.

Sitenin başına bir iş gelir korkusuyla, bu sitede önemli gördüğüm bilgileri Word dosyası halinde saklıyorum. Herkese tavsiye ederim.

saygılar...
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 20-08-2011, 20:31
selanikli selanikli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 29 Apr 2009
Mesajlar: 1.116
Standart

YasasinBilim´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sağol dostum.

80'in üzerinde çelişki var aslında. ama müslümanların nelere bahane bulabileceğini bildiğim için, pek çoğunu (Fatiha, Hud 2, Bakara 29 vs.) eledim.

Sitenin başına bir iş gelir korkusuyla, bu sitede önemli gördüğüm bilgileri Word dosyası halinde saklıyorum. Herkese tavsiye ederim.

saygılar...

Kuran Allah sözü olabilir mi? ve Kuran Allah Kelamı mı? başlıklarında ele aldığım 30 kadar çalişki var. Vaktin olursa ve istersen onları da seninkilerin arkasına ekleyebilirsin.
Senin burada yazdıklarından başka, 100 civarında çelişki 60 civarında yanlış bende kayıtlıdır. Sanırım toplamda 300 civarına ulaşır çelişki ve yanlışların sayısı.
Yani nerdeyse her sayfada yanlış ve çelişki var.
Kuran, bırakalım Allah kelamı olmayı, orta seviyede bilgi sahibi bir insanın bile elinden çıkmış olamaz.

Yarin yanağından gayrı, her yerde, her şeyde, hep beraber demek için.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 20-08-2011, 20:42
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart

selanikli´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kuran Allah sözü olabilir mi? ve Kuran Allah Kelamı mı? başlıklarında ele aldığım 30 kadar çalişki var. Vaktin olursa ve istersen onları da seninkilerin arkasına ekleyebilirsin.
Senin burada yazdıklarından başka, 100 civarında çelişki 60 civarında yanlış bende kayıtlıdır. Sanırım toplamda 300 civarına ulaşır çelişki ve yanlışların sayısı.
Yani nerdeyse her sayfada yanlış ve çelişki var.
Kuran, bırakalım Allah kelamı olmayı, orta seviyede bilgi sahibi bir insanın bile elinden çıkmış olamaz.
Ben 85 çelişki arasından ayıklamıştım.
Bazılarına kelime oyunlarıyla kılıf bulabiliyorlar.
Bazılarının da ispatı çok zaman alıyor.
Örneğin; Ankebut 14'teki çelişki kaya gibi sağlamdır. Tek başına konu başlığı bile oldu. Ama ilk 14'e almadım.

Özel mesaj olarak gönderirsen diğer 15 çelişkiyi beraber değerlendiririz. Her türlü kılıfa, mazerete rağmen zayıflatamazsak ayrı bir başlıkta ya da bu başlıkta sunarız.

Senin başlığın linkini bulmaya çalışacağım bu arada. Ama senin bulman daha kolay (Forum Mesajlarım/Açtığım Başlıklar).
Linki verirsen sevinirim.


saygılar...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kur'an'daki Çelişkiler Dark_Prince İslam 105 23-01-2011 08:24
Hadislerdeki çelişkiler axial İslam 7 05-08-2010 21:24
ateistlikteki çelişkiler Khaos İslam 37 29-07-2010 15:17
Çelişkiler Aynalı Dinsel İnançlardan Nasıl Kurtuldum? 5 19-05-2010 04:50

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:57 .