Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Biyoloji > Evrim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 28-02-2019, 13:49
karakedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
karakedi karakedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2018
Mesajlar: 690
Standart Harari'nin homo sapiens kitabı... düşünceler, saçmalıklar, çarpıtmalar

bu kitap geçmiş zamanda elime geçmişti. ilk 15-20 sayfasını okuyup, "bu ne biçim profesör" deyip bıraktığımı hatırlıyorum. sonra okurum deyip atmaya kıyamadığım ama diğerlerinden önce okuyacak kadar da değer vermediğim bir kitap olarak sonlara koydum.

lakin forumda evrim konularını tartışırken harari'den örnek verildiği için okumaya başladım. bu başlıkta kitap hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. belki sizler de ilgilenmek, katkıda bulunmak istersiniz.

///

öncelikle ilk dikkatimi çeken husus medyada Oxford Üniversitesine yapılan vurgu oldu. öyle bir lanse ediliyor ki, sanki dünyaca ünlü Oxford Üniversitesinde tarih kürsüsü var ve orada tarih dersleri veriyor. aslında doktora tezini oxfordda tamamlamış, herhalde orada doktora yapmak bile belli bir kapasite gerektiriyordur. fakat popüler medyada lanse edildiği gibi bir "Oxford şeysi" yok. israilde tarih profesörü.

kitabı şu anda türkiyede 50inci baskılarda falan olması lazım. bu kadar çok satmasını çeşitli sebeplerle açıklayabiliriz. fakat ülkenin durumuna baktığımız zaman, buradan bir evrimci bilimsel fışkırış, gençlikte bir aydınlanma yaşanmadığını söyleyebiliriz. hatta ülke tam tersine doğru gidiyor. peki harari'nin kitabı neden bu kadar çok satıyor?

///

arkasında ciddi bir "PR" çalışması olduğu belli. bilmeyenler için türkçe açıklamasını yapalım. PR ileri kapitalist ülkelerde kalıplaşmış, söylediğiniz şeyin içeriğinden çok onu söyleyen kişinin kılık kıyafeti, söylediği ortamın dekorasyonu, zenginliği, ekibinizdeki kişilerin özelliklerinin önemli olması. bir nevi makyaj, dış güzellik, allama pullama, "nezih" suratlar.

misal. sitesine girdiğiniz zaman sizi, adamın kocamadan suratı ve pahalı bir mekanda çekildiği imajı veren bir fotoğrafı karşılıyor.

hemen aşağıda ise konferans vereceği şehirlerin listesi yapılmış. bir kitap konferansının listesinden çok, kaymak tabaka için hazırlanmış metropol turizmi kataloğuna benziyor. sanki harari'yi dinlemeye değil, trump hilton otellerinin falan suit katında oda kiralamaya gidiyor gibisiniz.

https://www.ynharari.com/

///

bir iki yerde de arkasında amerikalı çeşitli lobi faaliyetirinin olduğunu okudum. fakat bunların aslı nedir diye araştıracak kadar vakit harcamak istemedim.

///

bunları abarttığımı düşünebilirsiniz. fakat bence önemli. çünkü kabuk, yazarın da kime hitap etmek istediğini ifşa ediyor. yani sana bana hitap etmiyor. bir bilim kitabından çok, plaj kitabına benziyor. ortalama bir vatandaştan çok, kalbur tabakaya hitap etmek istiyor. günümüzde böyle bir çekim gücü var biliyorsunuz. dizilerde zenginlerin hayatı, instagramda olmayan hayatların yaşanması, iphone XR S500 elite plus selfileri vs... o kültürün çekim gücünden faydalanıyor. fakat içeriğinde tabii ki homo sapiens var.

başarısını ise sanırım şunlara borçlu:

1 plajda güneşlenirken dahi tüketebileceğiniz sadelikte bir dil.
2 sık sık günümüz dünyası ile yapılan benzetmeler. aslında "dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı" şeklinde anlamsız, alakasız, zorlama benzetmeler. adam profesör işte. , alakasız, zorlama benzetmeler (çünkü ortalamanın altındaki her okur, atıyorum balzac'ın bir romanını bile okusa günümüzle ilgili bir özlü söz, sevgilisine mesaj atabileceği afilli cümle bulup çıkartmak ister. bulamazsa bu kitap eski tarihlerde kalmış deyip fırlatır atar).
3 provokatif iddialar, asıllı asılsız çarpıtmalar; kışkırtıcı, sizi koltuğunuzdan zıplatıcı "özgünlükte" muhalif fikirler. öyle ki, bunlara itiraz edecek olsanız; yenilikçi fikirlere, düşünce özgürlüğüne kapalı bir tutucu olmanız dahi an meselesi.
4 fütursuz bir apolitizm.
///

sonuç olarak Harari'nin arkasında ciddi bir şirket yapılanması, endüstriyel bir çalışma olduğu belli oluyor. buradan ciddi bir sermaye birikimi sağlandığını söyleyebiliriz.

bütün bunlara rağmen, homo sapiens arkaik kültürünün ve evrim düşüncesinin Harari sayesinde, çok sayıda insana ulaşıyor olması önemli. bu çalışmadan ise, otomatikman bilimsel duyarlığının yükseleceğini düşünmek yanıltıcı olabilir. diğer taraftan bu alanda çalışma yapan gerçek bilim insanlarının önünü tıkayacağı da söylenebilir.

zira burada aşılanan şey evrim düşüncesi ve insanın evrimsel tarihi olduğu kadar; suçun, kötülüklerin ve günahların kapitalizmin değil insanın doğasında olduğudur. harari'ye göre insan tarih sahnesine ilk çıktığı andan beri bir suç makinesi gibi çalışmakta, yakıp yıkmakta, sağa sola terör uygulamakta, bugün yaşadığımız bütün sorunların tıpatıp aynısının yüzbinlerce yıl önce de yaşandığı algısını oluşturmaktadır.

bu da sistemin elinde manipüle edilmeye hazır çok tehlikeli bir araçtır.

bundan sonraki mesajlarımda işte bu argümandan bahsedeceğim. ve merak edenler için insan evrimi, homo sapiens kültürü hakkında okunabilecek aklı başında, ticari kaygılar gütmeyen, bizi düdüklemeyen bilim insanlarının çalışmalarını tavsiye edeceğim.

ben isterim ki
eğilsin dallar bereketten
ama insanoğlu başını eğmesin
utançtan yada güçsüzlükten
her şey eğilsin insanın önünde
ama insan, insana tutsak olmasın
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 28-02-2019, 14:55
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

başlıktan sapma ihtimali taşımakla birlikte

bir kaç savruk perkspektif ekleme ihtiyacı hissettim.
sn karakedi siz gerekirse yeniden toparlarsınız

iki tane Soma var.
balık hafızalılar hatırlamayabilir.
maden işçilerinin boğularak öldüğü,
kaybedenlerin yakınlarının protestoları sırasında
çocukların tekmelendiği Soma

Huxley'in utopik/distopik romanındaki Soma
romandaki Soma hayali bi mutluluk hapı.
bi çeşit metafor

maden ilçesi Soma gerçek hayat sahici olan
romandaki ise pesimist bir teslimiyetin simgesi üzerinden kapitalizmi tarihin sonu ilan etmek
kısaca roman kapitalizm yıkılmaz. sizi uyutacak şeyleri var edecek diyor
bi çeşit itiraz gibi görünsede aslında var edemediği gerçeğini örten bi yamultulmuş gerçek
romandaki mutluluk hapı
kapitalizm o mutluluk hapını dahi üretmekten aciz.

gelelim gen bencildir metaforuna.
antropmorfism diye bi olguyu da bi yere bilgi notu olarak alalım

bu metafor gen bencildir derken
bir çok bağlamda antropomorfist bi indirgemecilik yaptı.

bencillik kavramı nedir tartışılmadı
gizli özne olarak ''gen'' kavramına bi çeşit bilinçlilik ve ereksellik durumu enjekte edildi.
kör göze parmak misali
sanki sadece homo sapiens gen denen kavramla özdeşleştirildi,
diğer canlılar sanki başka şekilde ürüyormuş gibi bu kavramdan azade tutuldu
genetik ortaklığımız nerdeyse inkar edilip insan doğadışı olarak tariflendi.
küçük akıllar gen bencildir o halde insan bencildir düzeyini aşamayan bi noktada takılı kaldı

gen potansiyellerinden arındırılıp koşullardan azade tek belirleyici gibi sunuldu.
çevresel faktörlerle etkileşimi yoksayıldı.
diyalektik karşılıklık görmezden gelindi.

savruk tespitlerimin devamı var, ancak başlığı amacından çıkarmadan sizi de fazla zora sokmadan
şimdilik bu aşamada
tüm bunların üstyapının koşullayıcılığı gerçeğinden
kapilatist kültür endüstrisi ve o endüstrinin ürünleri gerçeğinden yalıtık ele alınmamalı
diyerek noktalayayım
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28-02-2019, 17:02
karakedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
karakedi karakedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2018
Mesajlar: 690
Standart

#1 Çok eski tarihlerde yaşamış insanları, bugünün perspektifi ile değerlendirme hatasına düşmek

Harari kitap boyunca atıp tuttuktan sonra, arada şöyle bir cümle de sarf etmiş.

sayfa 94... Fakat binlerce yıllık tarihi bugünün perspektifinden değerlendirmek hatalı bir yaklaşımdır.
evet çok güzel. kitap boyunca benim de dikkatimi çeken husus bu oldu. baştan itibaren Harari tarihte yaşamış insanları bugünün perspektifinden değerlendirmiş. ilerleyen mesajlarda bunların örneklerini verebiliriz. fakat bu tespit önemli. en başta durması lazım. bu tespiti Harari'nin kendisinin yapmasına ise mantık hatası mı, saçmalık mı, çarpıtma mı ne dersiniz bilmiyorum fakat... evet onbinlerce yıl önce yaşamış ilk modern insanları bugünün perspektifi ile değerlendirmek hatalı bir yaklaşımdır. bknz:

sayfa 30... Diğer bir olasılık da kaynaklar için verilen savaşın şiddetlenerek soykırım boyutuna ulaşması. Hoşgörü Sapiens'in baskın özelliklerinden biri değildir. Modern zamanlarda bile ten rengindeki, lehçe veya dindeki bir farklılık bir grup Sapiens'in bir başka grubu yok etmeye çalışmasına sebep olabiliyor. Eski Sapiensler tamamen farklı bir insan türüne karşı hoşgörülü olabilir miydi? Sapiens Neandertaller ile ilk karşılaştığında, ortaya tarihteki ilk ve en büyük etnik temizlik harekatının çıkmış olması gayet mümkündür.
yiyecek rekabetini soykırım olarak nitelemek...
hoşgörünün ilkel insanların baskın özelliği olmaması...
modern zamanlarda bile ten rengi... mesela amerikan'ın kuruluşunda pamuk tacirlerinin zenci köleleri sömürmesi ile homo sapiens'in homo neandertallere soykırım uygulaması arasında benzerlik kurulması...
tarihteki ilk ve E N B Ü Y Ü K etnik temizlik H A R E K A T I. atıyorum mesela hitler faşizminin yahudilere soykırım uygulamasından, yine hitler faşizmine karşı anayurt savunması veren 20 milyon rus vatandaşının sadece 1-2 yıl içinde topyekün can vermesinden dahi daha büyük... amerikan emperyalizminin bütün dünyanın gözleri önünde japon halkı üzerine arka arkaya 2 defa atom bombası atıp küçücük çocukların eriyerek ölmesinden dahi daha büyük!!!

hem bu kelimeleri sarf edeceksin, hem de 60 sayfa sonra bugünün perspektifinden falan bahsedeceksin.

...devam etmeyi düşünüyorum...

ben isterim ki
eğilsin dallar bereketten
ama insanoğlu başını eğmesin
utançtan yada güçsüzlükten
her şey eğilsin insanın önünde
ama insan, insana tutsak olmasın
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28-02-2019, 18:59
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.739
Standart

karakedi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
zira burada aşılanan şey evrim düşüncesi ve insanın evrimsel tarihi olduğu kadar; suçun, kötülüklerin ve günahların kapitalizmin değil insanın doğasında olduğudur. harari'ye göre
Harrari ne amaçla olaya böyle bakmış bilemem ama kapitalizm insandan farklı değildir. İnsanda bulunan vahşiliğin aynasıdır.
Bu yüzden kapitalizmi insandan farklı saymak gerçekleri çarpıtmak olur.
Zira kapitalizm salt bir kaç kişiye muğlak değildir, o bir fırsat olayıdır. O fırsatın içinde kendini bulan çok büyük istisna dışında kapitalist olur.
Kapitalizmi yenilgiye uğratan ülkelerin Küba örneğinde olduğu gibi sonradan kapitalizme kayması da bu yüzdendir. Fırsatı ganimet sayan güçler çıkarı hangi tarafa işliyorsa ülke de o tarafa kayar.
Sosyalizmin kalıcılığı neden mutlak değil diyoruz, çünkü hem ömrü olan bir sistemdir hem sosyalizmde de fırsat açıklığı vardır.

Konuyu bu şekil değerlendirirsek Harrarinin kapitalist ve insanlar diye ayırmasının altında iyi niyet okunmuyor.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 01-03-2019, 11:42
karakedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
karakedi karakedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2018
Mesajlar: 690
Standart

#2 çelişkili yada yanlış bilgiler vermek, tezlerini bu bilgiler üzerinden oluşturmak

evet dikkat ettiğim hususlardan biri de Harari'nin bazı tezlerini yanlış bilgiler üzerinden kurgulaması. tabii verdiği bilgilerin yanlış olduğunu düşünmem benim hatam olabilir. itirazınız varsa tartışabiliriz. ben de yanlışımı görmüş olurum.

hemen örnek vereyim. konumuz göbeklitepe:

sayfa 102... Neden avcı toplayıcı bir topluluk böyle yapılar inşa etmişti? Bunların açık bir pratik amacı yoktu. Yapılar ne mamut kesimhanesiydi, ne de yağmurdan kaçmak veya aslanlardan saklanmak gibi bir amaca hizmet ediyordu. Bu da bizi bu yapıların arkeologların henüz çözemediği gizemli bir kültürel amaçla yapıldığı açıklamasıyla baş başa bırakıyor. Amaçları her neyse, avcı toplayıcılar bunun harcadıkları zaman ve enerjiye değeceğini düşünmüş olmalılar. Göbekli Tepe sütunlarını yapmanın tek yolu, farklı gruplara ve kabilelere mensup binlerce avcı toplayıcının uzunca bir süre işbirliği yapmasıdır. Sadece gelişmiş bir dini veya ideolojik sistem bu tür bir çabayı sürdürmeyi sağlayabilir.
evet... açık açık söylemekte fayda var. Harari göbeklitepe'nin dinsel bir amaçla yapıldığını düşünüyor! binlerce kişinin çalışması demek, bunun öyle normal bir tapınak değil, bir nevi arabistandaki kabe gibi Hac maksatlı bir yapı olduğunu düşünüyor. bu benim çıkarımım değil, kendisinin tezi. hatta ilkel insanları dinin domine ettiğini söylüyor. bu tezini kanıtlamak için de göbeklitepe'yi kanıt olarka sunuyor.

bu tezin hemen 1 sayfa öncesinde de şöyle bir yorumu var. din ile ilgili ilkel insanlara ait arkeolojik kalıntı bulmak kolay değildir, çünkü dinin çoğu faaliyeti eylemdir, tapınmadır, sesler çıkarmak vs idir. fakat günlük yaşamla ilgili birçok şey günümüze kadar gelebilir. kemik fosilleri, el aletleri, kıyafet kalıntıları, barınak kalıntıları, mağara resimleri vs. o yüzden eski tarihle ilgili materyalist akım öne çıkmaktadır. (bizim gibi tarihi inancın/dinin domine ettiğini söyleyen tarihçilerin eli bu yüzden zayıftır. çünkü elimizde materyalistler kadar önemli ve sayıca çok kalıntı yoktur-burası konunun anlaşılması için benim yaptığım ekleme). fakat tek bir istisna bu avantajı yıkmıştır. o da Göbeklitepe'dir.

çünkü göbeklitepe'nin yapımında binlerce kişi çalışmıştır. binlerce kişiyi çalışma süresince beslemek için yiyecek, içecek, barınma gereklidir. demek ki bir de onları karşılıksız besleyen insanların olması gerekmektedir. bu insanlar, henüz toplum, devlet çıkarları gibi bilinç düzeyinin oluşmadığı çağda, binlerce kişinin karşılıksız beslenmesi için bir grup insanın yiyecek, içecek için onlara kulluk yapması nasıl açıklanabilir? onları karşılıksız hizmet vermeye itecek ortak bir nokta. o da dindir.

işte Harari'nin tezi bu.

peki bu tez doğru mu? gerçekten Göbeklitepe Hac amaçlı yapılmış, kabileler arası/kıtalar arası bir tapınak merkezi midir? o kadar büyük bir yapı mıdır? yapımında binlerce kişinin çalıştığı doğru mudur?

Hayır değildir!

benim okuduğum kitaplardan anladığım şu oldu. tarih öncesi yaşamış ilkel insanların oluşturduğu toplulukların nüfusu çok büyük değil. ve bu konuda kesin bilgi de yok. başka buluntulardan yapılan dolaylı fikir yürütmeler var. fakat yüzlerce kişilik topluluklardan oluşmadıklarını söyleyebiliriz. yüzlerce kişiyi her gün meyve toplayarak, hayvan avlayarak besleyemezsiniz zaten. yaklaşık sayının 20-30 arası olduğu tahmin edilmektedir. buna rağmen Harari yüzün üzerinde bir sayıdan bahsediyor. 100-150 arası. bu sayı bana çok geliyor. sürdürebilir olduğunu sanmıyorum. ancak sonlara doğru, kitlesel avın başladığı kısa bir periyotta bu sayıya ulaşılmış olabilir. fakat homo sapiens'in tarihinin tamamına mal edilemez.

Göbeklitepe öncesi durum bu. peki Göbeklitepe sonrası durum nedir? o bölgeye yakın ve ondan sonra kurulmuş yerleşimlerden biri olan Konyadaki Çatalhöyük çiftçi köyü 2bin yıl boyunca kullanılmış ve tepe noktasında 8bin kişinin yaşadığı düşünülmektedir. tabii nüfus bir anda 8bin olmadı, yavaş yavaş arttı. kaç kişi ile başlandığını bilmiyorum fakat binlerce kişi olmadığına eminim. siz biliyorsanız söyleyin.

durum buyken. Harari Göbeklitepe'de binlerce kişi çalıştı derken, binlerce'den kastı 3bin kişiden aşağı olmamalı. o zaman binlerce kişi demenin anlamı da yok. kafasındaki uç sınır ne bilmiyorum, kabe tapınağı gibi bir şey yapıldığı için, anadoludaki bütün avcı kabileler toplanmış olabilir mi? belki 10bin kişi çalıştı? belki diğer kıtalardan başka avcı kabileler de akın akın göbeklitepe'ye geldi çalışmaya? yeryüzünün gördüğü gelmiş, geçmiş en görkemli, en devasa kabesi ilk defa göbeklitepe'de yapılmış olmasın? dur ulan belki de uzaylılar da yardım etmiştir, neden olmasın yüzlerce uzaylı kabile???

her neyse. aşağıya, fatih altaylının göbeklitepe kazısında birebir çalışmış uzmanlarla yaptığı programın linkini ekliyorum. uzun bir program ben size direkt söyleyeyim. uzman görüşüne göre 75-100 kişilik bir grup Göbeklitepe taşlarını dikmek için yeterlidir.

peki uzmanın görüşü buysa, Harari'nin görüşü nedir?


ben isterim ki
eğilsin dallar bereketten
ama insanoğlu başını eğmesin
utançtan yada güçsüzlükten
her şey eğilsin insanın önünde
ama insan, insana tutsak olmasın
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 01-03-2019, 12:31
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

Göbeklitepe üzerine çalışanlar Göbeklitepe hakkında pek ayrıntı vermekten kaçınırken Harari nereden ulaşmış Hac veya cazibe merkezi olduğuna

Malum olmuştur.

Şehirler daha çok alışveriş merkezleri. Sonra herkes dönüp köyüne gidiyormuş. Şehirlerin kuruluş mantığı bu.
Tapınaklar falan şehirlerde oluyormuş, alışveriş, bilim varsa bilim, toplantı.

Sonra insanlar şehirlerde alışverişe yakın olursak iyi olur demişler. Şimdi yine vazgeçtik, herkes köyüne gidiyor. Bir kaç apartmanın
bulunduğu siteler, villa grupları falan bile köy sayılabilir belki. Uzak olması da makbul.

Nasıl olsa Bade' lenen daha evvel de bade' lenmiş Hatta bazıları '' Nur Çeşmesinden '' içerek ?? nurlanmışlardırlar
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 01-03-2019, 13:20
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şuanda  online konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.694

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili Nihilist değinmiş, arada bende kalabalık olayım.

"Gen bencildir"

Bu sözün gereksiz, alakasız her yerde kullanımı, şu anti-bilimcilerin, anti-materyalistlerin, anti-evrimcilerin, ota, süte, buta "belirsizlik ilkesini" kullanmasına benziyor. Eğer bir ifadeyi zemininden, koşulundan ortamından yalıtırsak, her türlü şaşalı iddialarda bulunmak mümkün olur. (oysa belirsizlik ilkesi, ölçme sorunuyla ilgili!)

Örneğin "gen" insanın, canlıların, tüm faaliyetlerini, bütün eylemlerini, davranışalrını, iradelerini, ilişkilerini belirleyen unsur mudur? Değildir.

Öyleyse "gen bencildir" derken kastedilen gen midir, yoksa örneğin insnaın bütün eylemi, bilinç, yetişme, ortam sosyal, nesnel, öznel ilişkileri midir? Gen tek başına tüm bunalrı ve ilişkileri, doğayı, ortamı, koşulları belirleyebilir mi?

örneğin çağdaş idealistler de nöron üzerinden bu tür indirgemelerde bulunmuş, böylece özelden-genele safsatası dediğimiz absürt, ama şaşalı yargılar üfürebilmişlerdi.

Halbuki 1 nöron tek başına hiç bir anlam ifade etmez, hatta 1 nöron, başka nöronlara bağlanmadığı sürece nöron olma vasfına erişemez. Hatta, iradi aktiviteler salt nöronların tepkimesiyle ya da bu tepkimelerin bütünlüğüyle elde edilmiyorlar, canlının bir bütün halinde içinde olduğu ortam, ortam bileşenleri, nesneler-diğer şeylerle olan etkileşimi, alışverişleri, tepkimeleri, birikimi(tecrbeleri, hafıza), nöronlar vb bir bütün halinde organize hale geldiğinde sonuç elde edilebiliyor. Bu durumda biz insan ya da herhangi bir canlının bütün davranışlarını nöronların belirlediğini iddia edemeyeceğimiz gibi, salt nörona da indirgeyemeyiz. (bu arada şu an sanal ortamda, nöron modellemesi yapılmış durumda)

İşin gerçeği nöronlar amaç değil ARAÇTIRLAR.
İşin gerçeği gen'ler canlı, ortam, doğa bütünlüğüne dair, tek başına indirgenebilir yapılar olmadığı gibi, amaç değil ARAÇTIRLAR. Değil mi ama?

hasılı uzak durulması gereken çok kaba bir safsata vardır; Bu da "özel durumdan genel sonuç çıkartma" safsatası.

uzak durulması gereken bir de yöntem vardır, idealist bir yöntemdir, buna da "indirgeme safsatası-yöntemi" diyoruz. Bütünü tek bir parçaya indirgemek. Bu gün egemen ideoloji namına bilim alanında idealist yöntemler, bilhassa başını ABD'nin çektiği, popüler olma, para kazanma, kitleleri şaşırtma, kitleleri motivie etme, GİZEM dolu düşüncelere salma, böylece çeşitli maddi-manevi gelir, fayda elde etme adına, idealist yöntemler ve safsata kıyasları bolca kullanılmaktadır.

örneğin "parça-küçük önemlidir" vb gibi lafızları, ama ardınca geriye kalanı tamamen önemsiz hale getiren lafızları sıkça duyabiliriz, sanki parçaların toplamından açığa çıkan formun, ilişki-etkileşimlerle elde edilenin, bileşimin vb parçalardan farklı olması gerçeğini göz ardı etmemiz gerekiyormuş gibi. örneğin bir kaya ile bir solucanı atomaltı parçalarına inerek ele alırsak, o düzeyde fark kalır mı? Ama idealist indirgeme safsatası, herhangi bir taşın, solucan, herhangi bir solucanın da insan olduğu yargısına rahatlıkla varablir, zira atomaltı parçacık alanında birbirlerinden farkları kalmamıştır, akıl-mantık salt mikro parçaya indirgenir, ilişki, bütünlük, bileşimler vb ret edilirse, idealist safsataların batağına girilmiş olur.

Herneyse, bence hangi kitap olursa olsun, hele ki günümüzde, safsatalar ve idealist indirgeme, idelaist tür soyutlama hatalarına, yazarın okuyucunun duymak istediğini söyleyerek sükse yaptığı, ilgi çekmeye çalıştığı, etkin olmaya çalıştığı türden yöntemlere, sloganik dil ve propagandif klişelere vb karşı dikkatli olunmalı.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 04-03-2019, 10:58
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

karakedi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
#1 Çok eski tarihlerde yaşamış insanları, bugünün perspektifi ile değerlendirme hatasına düşmek

Harari kitap boyunca atıp tuttuktan sonra, arada şöyle bir cümle de sarf etmiş.

sayfa 94... Fakat binlerce yıllık tarihi bugünün perspektifinden değerlendirmek hatalı bir yaklaşımdır.
evet çok güzel. kitap boyunca benim de dikkatimi çeken husus bu oldu. baştan itibaren Harari tarihte yaşamış insanları bugünün perspektifinden değerlendirmiş.
...
hem bu kelimeleri sarf edeceksin, hem de 60 sayfa sonra bugünün perspektifinden falan bahsedeceksin.

...devam etmeyi düşünüyorum...
Devam etmek bayağı zor olmalı İnsanlar kendileriyle çelişirler, lakin doğrulardan da vazgeçemezler, çünkü doğru doğrudur, onun öyle olması, öyle yapılması gerekir.

Geçmiş, bugüne göre değerlendirilmez!

Bu illaki doğruda, fakat baskın gelen kişinin ideolojik/inançsal eğilimi onu öyle kabullenmeyi reddeder. İçte ret olunca, doğru esnetilmeye başlanır, Harari de epey esnetmiş doğruları.
Soy kırım, etnik temizlik filan, kendi yaşamıyla harman olmuş sözler, altta bu mesajlar yatıyor demek ki, bu adam tarihe bakmıyor, adeta bugünü tarihte arıyor, gördüğü yerlerinde altını çiziyor.

Hasılı insanları aldatmak veya kandırmak, hatta kişinin kendini de kandırması doğrular ile olur, doğru ve yalanın mükemmel uyumu, inancı/ideolojiyi besler. Sonrası yaz da yaz.
İnsanların çoğuda karşı ne diyor, ne yazmış diye çokta analiz edemezler, herhalde bu, bu kadar bildiğine göre, boşta değildir deyip, tahmin ile işi kotarmaya çalışırlar. Böylesi de durduk yere meşhur olup çıkar. Hele de arkada gizli destekler varsa, daldan dala hoplar durur.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:35 .