Yeryüzünün Nüfus ve Kapitalizm Eleştirisi - Home (Yuva) Belgeseli

[AhbAp]

Havanda su dövdüğümüz ortada. Çünkü (bir önceki mesajımda bir kere daha çağrı yapmama rağmen başlık yazımdaki notlara değinmeyerek) kendi düşüncen dışındaki verileri ve itirazları bilim dışı buluyorsun. Bense orada neyin neye göre yanlış olduğunu sordum ve bunun suçlusu kapitalizm değilse nedir diye ekledim.

Ben tekrar ediyorum: Oradaki notlara bir daha göz atıp, dahası verilerin doğruluğu peşinden gidersen, içeriği sosyoloji, psikoloji, jeoloji, zooloji, ekoloji ve birçok bilim alanına giren son, gerçek ve güncel bilgilere ulaşabilir, bunların son 100 yılda (ve özellikle belgeselde belirtildiği şekliyle son 50 yılda) bu hale gelmesinin altında yatan nedenin tamamen üretim ve tüketim tercihlerimizden kaynaklandığını ve bunların da şu an barınabileceğimiz tek (ve belgesele de adını veren) YUVA'ya zarar verdiğini görebilirsin sangre.

Temel fark, bir bütün halinde dünyayı ve kendi dengesini oluşturarak bugünlere geldiği sistemi sevmek ile umursamamak arasında sanırım.

[Sangre]

AhbAp´isimli üyeden Alıntı

Havanda su dövdüğümüz ortada. Çünkü (bir önceki mesajımda bir kere daha çağrı yapmama rağmen başlık yazımdaki notlara değinmeyerek) kendi düşüncen dışındaki verileri ve itirazları bilim dışı buluyorsun. Bense orada neyin neye göre yanlış olduğunu sordum ve bunun suçlusu kapitalizm değilse nedir diye ekledim.

Ben tekrar ediyorum: Oradaki notlara bir daha göz atıp, dahası verilerin doğruluğu peşinden gidersen, içeriği sosyoloji, psikoloji, jeoloji, zooloji, ekoloji ve birçok bilim alanına giren son, gerçek ve güncel bilgilere ulaşabilir, bunların son 100 yılda (ve özellikle belgeselde belirtildiği şekliyle son 50 yılda) bu hale gelmesinin altında yatan nedenin tamamen üretim ve tüketim tercihlerimizden kaynaklandığını ve bunların da şu an barınabileceğimiz tek (ve belgesele de adını veren) YUVA'ya zarar verdiğini görebilirsin sangre.

Temel fark, bir bütün halinde dünyayı ve kendi dengesini oluşturarak bugünlere geldiği sistemi sevmek ile umursamamak arasında sanırım.

Sevgili Ahbap,

Başlıktaki notlara değinmemin nedeni tek bir konudan değil, onlarca konudan bahsetmesi.. Tek bir maddeyi irdelemek bile çok uzun sürer, ki tüm maddelerin üzerine yazmaya benim zamanım yetmez.

Bu yüzden de, eleştirilerin 'büyük bir kısmını' olumlu bulduğumu, sosyal ve ekonomik hayatın 'insan merkezli' olmak kaydıyla, 'çevreyi' de önemseyecek şekilde yeninden düzenlenmesi gerektiğini zaten vurguladım.. Bunun ise 'yaşam standardı'nın yükselmesi konusunda, alternatiflerine göre daha işlevsel bir ekonomiyi terk ederek değil, onu reforme ederek ulaşılabileceğini söyledim.. Zaten bu bahsettiğim konu üzerinde de hem ilgili kurumların, hem de siyasilerin bir çok çalışması var ('Yeşiller' başta olmak üzere genelde sol siyasetten bahsediyorum).

[Astur]

AhbAp´isimli üyeden Alıntı

Astur,

Konuyu neden en uç taraflarından anladığını anlamıyorum. "Bugün dünyada 1,5 milyar insan, 6000 sene öncesinin imkanları ile yaşıyor" cümlesi, "Geride kalan 5,5 milyar insan gül gibi geçiniyor" anlamına gelmiyor. Burada, bugün dünyada hala 6000 yıl öncesi şartlarıyla yaşayan insanların olduğu, bu insanların 1,5 milyar kişi olduğu (her 4 kişiden biri) ve bu 1,5 milyarlık nüfusun tüm gelişmiş ülkelerin nüfuslarının toplamından fazla olduğu anlatılıyor. Senin algıladığın gibi, "İnsanlar ikiye ayrılır: 6000 yıl öncesinin imkanlarıyla yaşayanlar ve bugünün imkanlarıyla yaşayanlar" gibi bir ayrım yok. Geride kalan 5,5 milyar insanın da çoğunluğu, yine bugünün yaşam seviyesinde, yaşam kalitesinde yaşamıyor. Çünkü bu, kapitalizmin yerine getiremeyeceği bir şey. 200 yıllık karnenin notları ve bilim adamlarının yakın geleceğe dair uyarıları da ortada.

Gül gibi geçiniyorlar demedim zaten. Daha önce de sordum, yineliyorum; bugünün yaşam kalitesi dediğimiz nedir? Nasıl, neye göre belirlenir? Lüksemburg'u mu baz alacağız? Çin'i mi? Ortalamayı mı?

İkincisi, çok merak ediyorum, "Isınmayalım, elektrik kullanmayalım, uçağa binmeyelim" dediğimi nereden çıkarttın? Buradaki eleştiri, teknolojinin bizatihi kendisine değil. Bu teknolojinin üretilme aşamalarına, en iyiye, en zararsız göre değil en karlıya göre oluşturulmuş bir üretim yapısına ve tüketimin "azdırılmasına"...

İyi, güzel ama kâr olayının mantığı kaynakları talebe doğru yöneltmesi. İnsanlar ürününü beğenip almazsa kâr edemezsin. Kâr için ne yapılabileceğini sınırlayan bir sürü de hükümet kurumu vs. var çoğu ülkede. Bunların denetimleri sıkılaşsın diyebilirsin. Bunun dışında ne gibi bir önerin var? Çözüm ne sence?

Dünyanın oluşumundan bu yana yok olan canlıların hemen hepsi küresel afetler, hastalıklar vs nedeniyle son buldu. Ancak son 100 sene içerisinde bir uzaylı istilası, göktaşı felaketi, dünyanın yarısını yakıp kavuran bir volkanik patlama yaşamadık. Gerek karbon miktarındaki yükseliş, gerek türlerin çok hızla yok olmasının nedeni artık tamamen insan faktöründen kaynaklanıyor. Türlerin yaşam sahaları, çok daha fazla kâr dürtüsüyle yok ediliyor, avlanma sahaları yok olan yırtıcılar artık şehirlere inmeye başladı. Bunları göremiyor muyuz?

Görüyoruz elbette, ama doğal süreçlerle de ortadan kalkan türlerin bu noktada insan müdahalesi ile yok olmaları benim açımdan öncelikli bir sorun değil. Dünya genelindeki refahın artması, Somali gibi stabiliteden yoksun bölgelerdeki sorunların çözülmesi falan daha öncelikli olmalı. Doğal parklar, koruma alanları, av yasakları, balinacılığa vs. ilişkin uluslararası anlaşmalar son derece olumlu elbette; bunların yaygınlaşması için çalışılabilir. Daha radikal önlemleri akılcı bulmuyorum.

Dünyanın ekolojik sisteminin korunması, bize en büyük faydayı sağlayacak şeydir; bu açıdan bile olsa "insan-merkezci" düşünmeye devam edebilirsin. Bu kadar kalabalık olmak zorunda değiliz. Dünyayı bu kadar sömürmeye, her tarafa kazık çakmaya da. Doğayı, dünyayı yendiğimiz falan yok. Kendi kökümüzü kazıyoruz; işte asıl şimdi "insan-merkezli" düşünme zamanı. Ancak sloganı "tüket, tüket, tüket... al, al, al..." olan bir sistemle bu mümkün değil.

Bu kadar kalabalık olmak zorunda değiliz diyorsun, iyi hoş, ama önerin nedir? Öldürelim mi insanları? Çin'deki gibi çocuk kotası mı konsun? Üretimi, tüketimi hangi noktada sınırlayacağız? Kimse attan inip eşeğe binmek, hayat standartlarını düşürmek istemiyor. Öneriniz nedir, nerede çekeceğiz çizgiyi? Kâr merkezli, yer yer devlet müdahaleli ekonomi olmasın diyelim; kim neye göre yapacak ekonomiyi? Bürokratlara mı bırakacağız bu işleri? Hangi teknolojilerden vazgeçeceğiz?

[Ascendent]

Uzun zaman önce izlemiştim İngilizce versiyonunu. Beni epey duygulandırmıştı.

[AhbAp]

Kapitalizmin 2012 karnesi yine içimizi ferahlatıyor! Kişi başına düşen gelirler artıyor(!), üretim büyüyor(!), mal ve hizmet çeşitliliği artıyor ve bizler neyi tüketeceğimizi şaşıracak kadar büyük bir zenginliğin içerisindeyiz!

O nedenledir ki bırakınız yapmaya ve ittirmeye devam etsinler!

Yaşayan Gezegen 2012 Raporu