Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 29-10-2015, 03:32
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart Uzayın Dokusu Üzerine

Merhaba hepimiz biliriz ki, bize uzayın dokusu anlatılırken UZAY bir çarşafa benzetilir. Bu çarşaf üzerine herhangi bir cisim bırakıldığında, cisim çarşafı büzer ve aşağı sarkıtır.

Sözde yerçekimleri azıcık artsa gezegenler birbirine yapışır, azıcık azalsa birbirini tutmaz tarzında absürd iddiaları bir yana bırakacağız, zira kütle demek zaten ivmelenmeye karşı dirençtir, çekim kuvveti ne kadar artarsa artsın, kütleli maddeler varsa, bu direncin dengeleme durumuda doğar. Konumlar değişebilirdi. Kütleyi anlamsızlaştıracak denli çekim kuvveti ise azıcık artmalarla değil, ancak trilyonalrca kat artmalarla ifade edilebilirdi. Neyseki bu paparazzicilerden çokta fazla etkilenmiyoruz.(Zira Jüpiter'in yerçekimi, Dünyanın 2.5 katıdır, uyduları yapışık ikiz değiller, Mars'ın ise çekim kuvveti Dünyanın 1/3 kadardır)

Şimdilik kısa geçeceğim, aşağıdaki resim hakkında düşünceleri almak isterim. Bu resimde bir sorun var hem mantık açısından hem de fiziksel açıdan. Üzerinde düşünülebilir, örneğin Uzay çarşaf gibi düzlemsel midir? Çarşaf örneğiyle ifade edilebilir mi? Herhangi bir yön bağımlılığı mı var(misal resimdeki gibi ya da çarşaf örneği gibi aşağı, üstelik aşağıda olana doğru çekilmek ve bir aşağı merkeze doğru uzaması(dairesel değil farkındaysanız, üçgene dönüşüyor!) algısı geçerli mi? Örneğin Güney kutbundaki çekimi esas alıyor olsak bu resim neye benzerdi? peki sağ dikey ile sol dikey profilden de baksak neye benzerdi(resimi 360 derece çevirin (: Şimdilik bu kadar, sonra solucan deliklerine geçeriz, abartıldığı gibi bin, milyon ışık yılları olabilir mi? Ve uzay gerçekten de çarşaf gibi mi? (:


Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 29-10-2015, 10:21
Predator Predator isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 17 Aug 2015
Bulunduğu yer: Dünya Vatandaşı
Mesajlar: 181
Standart

Mantığa ve sağ duyuya ters gibi görünse de fiziksel açıdan doğru. Bu durumu anlatmak için en iyi yol çarşaf örneği sanırım. Düz ve geniş bir çarşafa kütlesi büyük bir cisim bırakıldığında şekildeki durumla karşılaşırsınız. Bakış açımızı değiştirdiğimizde neye benzeyeceğine dair fikrim yok. Durumu anlatmak için dağ ve ova örneği de kullanılabilir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 29-10-2015, 12:18
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Uzayla çarşaf arasındaki en önemli fark, birinin 3 boyutlu diğerinin 2 boyutlu olması. Algılamamızı kolaylaştırmak için çarşaf benzetmesi yapılıyor.
Çarşafta delik açarsan daire olur ama uzayda delik açarsan küre olur. (solucan deliği)

Uzay-zaman iç içe oldukları için birlikte bükülüyorlar. Varsayılan ''graviton'' parçacıkları bu bükülmeye neden oluyor olabilir. Kuantum ile genel görelilik birleştirilebilse o zaman her şey çözülecek aslında. İşin sırrı karadeliklerde. Sicim teorisinin doğru olma ihtimali yüksek. Uzay-zamanın temelinde titreşen sicimler var olabilir. Bu titreşimler uzay-zamanın akordunu ayarlıyor olabilir.
Bence evrende iki temel yasa var. Birincisi evrim(değişim), ikincisi her şeyin göreceli olması (uzay, zaman, ahlaki değerler vs.) hiçbir şey mutlak değil. Bu ikisinin her şeye gücü yeter.

Uzay ve zamanın doğasıyla ilgili Brian Green'in eğlenceli anlatımıyla şu iki belgeseli tavsiye ederim.



Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 29-10-2015, 12:39
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

Bu konuda Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'nin doğrulandığına dair YAHOO'da bugün şu haber yer alıyor: "Einstein Is Right About General Relativity — Again"

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 29-10-2015, 16:38
dolekbas dolekbas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2015
Mesajlar: 135
dolekbas - AİM üzeri Mesaj gönder dolekbas - YAHOO üzeri Mesaj gönder dolekbas isimli Üyeye Skype üzeri Mesaj gönder
Standart

Ben resmi göremiyorum şuanda. Bu sebeple anlatımda sıklıkla kullanılan çarşaf örneği deyince bunun üzerinden birkaç şey söyleyeceğim. Çarşaf örneği sadece görsel anlamda sunumu kolaylaştırmak için sanırım. Zira kütlelerin uzay zamanı nasıl etkilediklerini ve kütle büyüdükçe bu etkinin nasıl da arttığını ifade etmek için iyi bir metot bence de.

Aslında yer çekiminin bağıntısı hesaplamalarda bizlere tatminkar sonuçlar verse de aslında olan şeyin ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Tıpkı çarşaf örneği gibi aslında çöken ve böylece kütlelerin eğimden dolayı birbirine yaklaştığı bir model yok zaten. Yıldıztozu'nun dediği gibi sicim teorisi şuanda en kapsamlı açıklamayı yapabilmekte. Hatta zayıf çekim olan yer çekiminin boyutlar arası etkisinin olduğunu da söylemekte. Bir tık daha ileri gidip gözlem yapılmayan bir mekanda oranın boşluk ya da belirsizlik (yani her ihtimalin mevcut olduğu bir durum) olabileceğini de söyler. Bu da eğer insan egosu dahilinde bir söylem değilse altından çok büyük keşifler çıkabilir. Ama sonsuz uzayda bir gözlemin değeri nedir ki?

Klasik fizikte ifade edilen kütle çekimi ve f=ma yasalarının aslında bu şekilde açıklanamayacağı Einstein tarafından gösterilmişti. Burada hiçbir şey ışıktan hızlı değilse, özellikle büyük ölçekli mesafelerin olduğu çekimlerde, çekim kuvvetleri ve etki tepkilerin zamanın bir fonksiyonu olması gerektiği ifade edilmişti. Bu ise algıda çok şeyi değiştirdi.

Bundan önce ise çekimle ilgili sanılan şey kütlelerin görünmeyen parçacıklar saçtığı şeklindeydi. Eğer iki kütle karşılaşırsa birbirlerine doğru fırlattıkları bu parçacıkların kuvvet bileşkeleri nötrlenir ve geriye kalan kısımdan yani kütlelerin birbirlerine göre sırtlarından saçılan parçalar momentum etkisi ile kütleyi iter. Böylece iki kütle yaklaşır şeklindeydi. Hatta Richard Feynman bir söyleşisinde (daha sonra kitap haline getirildi)bu duruma "kütleleri iten melekler" diyerek dalga geçmişliği de vardır.



Bu videoyu izlemeyen kalmadı sanırım ama çarşaf örneğinde yapılan kurgusal anlatım benzeşmesine yakın anlatım şekilleri bu videoda da mevcut. Çünkü algılar sınırlı ve mecburen benzetmeler üzerinden gidiliyor.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 29-10-2015, 17:08
Predator Predator isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 17 Aug 2015
Bulunduğu yer: Dünya Vatandaşı
Mesajlar: 181
Standart

Sicim kuramını abartmayın. Kuramın hiç bir doğrulanmış gözlem ve deneyi yok.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 29-10-2015, 17:10
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Predator´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Mantığa ve sağ duyuya ters gibi görünse de fiziksel açıdan doğru. Bu durumu anlatmak için en iyi yol çarşaf örneği sanırım. Düz ve geniş bir çarşafa kütlesi büyük bir cisim bırakıldığında şekildeki durumla karşılaşırsınız. Bakış açımızı değiştirdiğimizde neye benzeyeceğine dair fikrim yok. Durumu anlatmak için dağ ve ova örneği de kullanılabilir.
Bu yerçekimi ile ilgili değil mi, aşağı, yukarı yön tayini fizikte geçersiz, peki uzayda? Orada da geçersiz.

Bana göre uzayın dokusu üzerine yapılan ifadeler düzlemsel olduğu için yanılgıya sebep oluyor.

Örneğin gerçekte;

Yer çekimsiz ortamda çarşaf üzerine bir şey bırakırsak, aşağı doğru mu çeker aksine kendisine doğru mu çeker?

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 29-10-2015, 17:14
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Uzayla çarşaf arasındaki en önemli fark, birinin 3 boyutlu diğerinin 2 boyutlu olması. Algılamamızı kolaylaştırmak için çarşaf benzetmesi yapılıyor.
Çarşafta delik açarsan daire olur ama uzayda delik açarsan küre olur. (solucan deliği)

Uzay-zaman iç içe oldukları için birlikte bükülüyorlar. Varsayılan ''graviton'' parçacıkları bu bükülmeye neden oluyor olabilir. Kuantum ile genel görelilik birleştirilebilse o zaman her şey çözülecek aslında. İşin sırrı karadeliklerde. Sicim teorisinin doğru olma ihtimali yüksek. Uzay-zamanın temelinde titreşen sicimler var olabilir. Bu titreşimler uzay-zamanın akordunu ayarlıyor olabilir.
Bence evrende iki temel yasa var. Birincisi evrim(değişim), ikincisi her şeyin göreceli olması (uzay, zaman, ahlaki değerler vs.) hiçbir şey mutlak değil. Bu ikisinin her şeye gücü yeter.

Uzay ve zamanın doğasıyla ilgili Brian Green'in eğlenceli anlatımıyla şu iki belgeseli tavsiye ederim.
Sicim teorisi ya da benzer teoriler bu tür şeylere sarıldığı için konuyu açtım zaten. Aksine yanlış olduklarını gözler önüne serebilir. Sicim teorisi, halografik evren gibi teoriler teoride değiller, kurguyu da hiç bir zaman geçemediler.

Çarşaf benzetimi fizikle çelişiyor. Üstte de sordum zaten.

İlgili görsel, kütle çekimine de ters. Bir kere neden çarşafı aşağı doğru büzsün? Aşağı kavramı öznenin çekim kuvvetine maruz kaldığı açıyla ilgili değil mi? Dünyayı aşağı(kime neye göre aşağı ise!) doğru çeken bir kuvvet mi var? Neden yukarı değilde aşağı? Ya da en fazla güneş merkezi esas alınabilir ki bu mantıklı, fakat dünyanın çekim kuvveti, kendi çeperini tutacak kadar güçlü. Neden çarşaf gibi düzlemsellik, pekala uzay yönden bağımsız, o halde 360 derece açıyla baktığımızda nasıl bir dokuyla karşılaşırız?

Solucan delikleri konusu da uzayın bükülmesi konusu da bahsedilen biçimelriyle geçerli görünmüyor. Senin ifade ettiğin çok yüksek enerji ve kuvvetle, ancak merkezi bir çekim kuvveti oluşturmakla mümkün, bu da fiziksel bir müdahaledir, gitmek kadar, çekerek, büzerek yakınlaştırmak gibi...

Gerçekte ise çarşaf gibi kıvrımlar ve bu kıvrımların yolu kısaltması gibi ifadeler bana göre hiçte gerçekçi değiller. Çünkü kıvrım varsa zaten kıvrımdaki nesnelerde kıvrım yüzeyinde olacakları için mesafe kısalmıştır. Bunu tünel örneğine benzetebiliriz, bir dağın üzerinden dolanmaktansa içinden direk tünelle geçmek mesafeyi kısaltır. Bu tamamen fiziksel ve bilimsel değil mi? Burada sorun yok, uzay-zamanın bükülmesi vb demeye de gerek yok, durum çok basit, abartıcalacak bir yanı da yok aslında, tamamen fiziksel, gayet doğal. Peki uzayda dağ gibi geçişe izin vermeyecek bir alan mı mevcut(parçalardan bahsetmiyorum)

Uzay-zaman kavramı da zamanı uzaysallaştırmıyor, zaman uzaya sahip değil, uzay-zaman diyoruz çünkü hareket ve süreçlerin ifadesi için koordinatlanması gerekirdi, buna zaman boyutu dedik, ama bu boyutun fiziksel bir iç mekanı ya da hacmi yok... Zaman da özünde meridyenler gibi bir korodinatlama işi...

Sonuç olarak solucan delikleri ile ilgili abartıları bir yana bırakırsak dağ ve tünel örneği gayet doğal, basit fiziki ve mantıksal değil mi? Ama işte benim bir noktada takıldığım yer var, o da uzayın dokusu konusunun yanlış ifade ediliği üzerine. Örneğin Güneş çarşafta çukur mu açar, yoksa kendisine doğru 360 derece tümsek mi? hangisi?

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 29-10-2015, 17:40
dolekbas dolekbas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2015
Mesajlar: 135
dolekbas - AİM üzeri Mesaj gönder dolekbas - YAHOO üzeri Mesaj gönder dolekbas isimli Üyeye Skype üzeri Mesaj gönder
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sicim teorisi ya da benzer teoriler bu tür şeylere sarıldığı için konuyu açtım zaten. Aksine yanlış olduklarını gözler önüne serebilir. Sicim teorisi, halografik evren gibi teoriler teoride değiller, kurguyu da hiç bir zaman geçemediler.

Çarşaf benzetimi fizikle çelişiyor. Üstte de sordum zaten.

İlgili görsel, kütle çekimine de ters. Bir kere neden çarşafı aşağı doğru büzsün? Aşağı kavramı öznenin çekim kuvvetine maruz kaldığı açıyla ilgili değil mi?

Solucan delikleri konusu da uzayın bükülmesi konusu da bahsedilen biçimelriyle geçerli görünmüyor. Senin ifade ettiğin çok yüksek enerji ve kuvvetle, ancak merkezi bir çekim kuvveti oluşturmakla mümkün, bu da fiziksel bir müdahaledir.

Gerçekte ise çarşaf gibi kıvrımlar ve bu kıvrımların yolu kısaltması gibi ifadeler bana göre hiçte gerçekçi değiller. Çünkü kıvrım varsa zaten kıvrımdaki nesnelerde kıvrım yüzeyinde olacakları için mesafe kısalmıştır. Bunu tünel örneğine benzetebiliriz, bir dağın üzerinden dolanmaktansa içinden direk tünelle geçmek mesafeyi kısaltır. Bu tamamen fiziksel ve bilimsel değil mi? Burada sorun yok, uzay-zamanın bükülmesi vb demeye de gerek yok, durum çok basit, abartıcalacak bir yanı da yok aslında, tamamen fiziksel, gayet doğal. Peki uzayda dağ gibi geçişe izin vermeyecek bir alan mı mevcut(parçalardan bahsetmiyorum)

Uzay-zaman kavramı da zamanı uzaysallaştırmıyor, zaman uzaya sahip değil, uzay-zaman diyoruz çünkü hareket ve süreçlerin ifadesi için koordinatlanması gerekirdi, buna zaman boyutu dedik, ama bu boyutun fiziksel bir iç mekanı ya da hacmi yok... Zaman da özünde meridyenler gibi bir korodinatlama işi...

Sonuç olarak solucan delikleri ile ilgili abartıları bir yana bırakırsak dağ ve tünel örneği gayet doğal, basit fiziki ve mantıksal değil mi? Ama işte benim bir noktada takıldığım yer var, o da uzayın dokusu konusunun yanlış ifade ediliği üzerine. Örneğin Güneş çarşafta çukur mu açar, yoksa kendisine doğru 360 derece tümsek mi? hangisi?
Sanırım siz şuan da bilemediğimiz bir şey soruyorsunuz. Kütleler arası çekimin ifadesi için düşünülen bir teorinin sadece kurgusal anlatımıdır çarşaf. Zira kütlelerin birbirini neden çektiği ve nasıl çektiğini bilmiyoruz henüz. Ancak yapılan gözlemler uzayda kütlelerin etrafından geçen ışığın yolundan saptığını gösterir. Bu durum kütle çekimi gibi görünse de aslında kütlesi yok dediğimiz fotonun yolunun bükülmesi olarak ifade edilir. Bununla da bilim insanları kütlelerin etrafında ki alanla bir etkileşimi olduğunu söylerler. İş hesaplamalara geldiğinde ise denklemlerde ki zaman değişkeninin de bu çekimle beraber değiştiği bağıntılar yazabiliriler. Bundan sonuç olarak uzayın 3 boyutunun kütle çekiminden etkilendiğini ve bu durumda zamanında bir 4. boyut gibi bu etkilenmenin içinde eğilip büküldüğünü ifade edebilirler. Ancak bunlar kağıt üzerindedir. Şu durumda zaman algısının göreceliği formüllerle sabit olup denenme imkanı bulunamamıştır. Yani ikizlerden birinin aynı dünya yılında daha çok yaşlandığını öngörebiliyor ancak henüz deneyemiyoruz. Model belkide sizin dediğiniz gibi güneşin uzayı çökertmesi değilde kubbeleştirmesi şeklindedir ve zamanın bu değişimde bir fonksiyonu da olmayabilir. Fakat uzay dokusu dediğimiz ve bizim boşluk olarak algıladığımız alanın ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Sicim teorisine göre titreşime sahip olmayan sicimlerle dolu olabiliri. Belki de kütleler bu sicimleri çekim alanı oluşturacak şekilde etkileyip titreştiriyordur. Bakarsınız 10 yıl sonra yeni bir teori çıkar. Bilim evreni anlamak için bir yoldur. Henüz yolun sonuna çok var, zira daha başındayız.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 29-10-2015, 17:47
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sicim teorisi, halografik evren gibi teoriler teoride değiller, kurguyu da hiç bir zaman geçemediler.
Spekülatif görüşler diyelim bunlara. Tam bilimsel değil, felsefi görüşler. Mesela 2500 yıl önce Demokritos atom modelini öne sürmüştü ve günümüzde benzer modeller doğrulandı. Tabi eskiden bu sadece felsefi bir tahmindi, şimdi ise bilimsel bir olgu. Sicimler için de benzer durum geçerli olabilir. Olmayabilir de elbette. Bilim bu yüzden güzel, sadece kanıtlar olduğunda kabul ediliyor.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir kere neden çarşafı aşağı doğru büzsün? Aşağı kavramı öznenin çekim kuvvetine maruz kaldığı açıyla ilgili değil mi?
Uzaydaki herhangi bir noktada aşağı-yukarı yönleri yoktur. Dünyada kuzey kutbunda yaşayan birine göre aşağı olan yön, güney kutbunda yaşayana göre yukarıdır. Bu yüzden uzaydaki noktalarda aşağı diye bir yön yok. İzafi yönler var. Kütleçekimi hangi tarafta baskınsa o taraf bize aşağı gibi gelir. Çarşaf örneği sadece benzetme. Uzay çarşaf gibi bükülmüyor. Çünkü 3 boyutludur ve aşağı doğru bükülmez, kütleçekimine doğru bükülür.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bunu tünel örneğine benzetebiliriz, bir dağın üzerinden dolanmaktansa içinden direk tünelle geçmek mesafeyi kısaltır. Bu tamamen fiziksel ve bilimsel değil mi?
Uzayda alınan yolu dağa benzetirsek, açılan tünel solucan deliği olur. 3 boyutlu uzaya dördüncü boyuttan tünel açman gerekiyor. Nasıl ki 2 boyutlu çarşaf üzerinde yürüyen karıncanın karşıya kısa yoldan gidebilmesi için üçüncü boyutta bir deliğe ihtiyacı varsa, üç boyutlu uzayda giden insanın da dördüncü boyutta bir deliğe ihtiyacı olur. Tabi böyle bir boyut varsa. Belki de yoktur.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Örneğin Güneş çarşafta çukur mu açar, yoksa kendisine doğru 360 derece tümsek mi? hangisi?
Dediğim gibi uzayda aşağı-yukarı yönleri görecelidir. Kütleçekiminin baskın olduğu tarafa aşağı deriz. Mesela biz gökyüzünde Güneş'e baktığımızda o aslında yukarıda değildir, aşağıdadır. Çünkü Güneş'in çekim kuvveti dünyadan daha fazladır ve biz Güneş'e düşebiliriz -eğer yakın olsaydık-. Güneş'e düşeceğimize göre Güneş aşağıdadır. Tamamen kütleçekiminin baskın olmasına bağlı olarak aşağı-yukarı yönleri değişken olmuş oluyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Dil üzerine Serdar Dil, Mantık & Zihin Felsefesi 2 15-06-2012 19:27
Bilim adamları insan dokusu yenilenmesinde yeni bir metod keşfettiler Ascendent Biyoloji 1 15-05-2011 01:45
Dünya'nın ve Uzayın Çapları,Dünyanın Geoit Şekli Dark_Prince Kur'an'da Mucize Yoktur 1 28-04-2011 20:20
Uzayın ilk yolcularından Feoktistov hayatını kaybetti KızıL Fizik 0 27-11-2009 02:42
Kur'an üzerine Xweser İslam 6 21-09-2008 01:04

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:55 .