Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Sanat > Edebiyat

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 23-09-2009, 18:06
güneşinzaptıyakın güneşinzaptıyakın isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 30 Aug 2009
Mesajlar: 2.219
Standart Almancı Çocuk

Almancının Oyuncağı

Benim kuşak için önemli bir ayrıntıdır, bırakın oyuncağı ekmek almak için bile kuyruğa girilen bir dönemden bahsediyorum. Birden hayatımıza Almancılar ve onların Almanya'dan getirdikleri oyuncakları girince, büyüklerimiz kültür şokundan öte gerçek şoku, biz çocuklar ise güzel oyuncakların var olabileceğini yaşamış olduk.

Mahallenin bütün çocukları harçlıklarımızdan artırdığımız paraları birleştirerek aldığımız ve çoğu zaman maç bitmeden patlayan o adi plastik topların yerine Almancıların getirdiği, boyası akmayan ve gerçek deriden olan topları görünce, maç yapmanın keyfini anlamış olduk. Zaten yaz tatilinde olduğumuz için tek sorun akşamları 4 saatlik televizyon yayını ile uykumuzdu, geri kalan zamanlarda istediğimiz kadar maç yapıyorduk aslında, ama top tek mahallede bizler çok sayıda olunca, maç sırası bazılarımıza gelmiyordu bile. Bunu ise hemen varoş’ta yaşamanın pratik zekası ile çözüyorduk o küçük ve masum akıllarımızda, Almancı ile iyi geçinenler ve iyi top oynayanlar zaten banko kadrodaydı, bazen Almancı çocuğun takımında kim oynayacak minvalinde küçük tartışmalar yaşansada, o arta kalan küçük kadroya girmeye çalışan zavallı küçük yürekleri ve dışlanmışlığın verdiği aşağılanmayı, farklı yalakalıklar ve kavgalarla çıkarmaya çalışan bu ezilmiş kitleyi, sonunda hep seyirci kadrosu paklıyordu. Bazen Almancı'nın annesi çağırıyordu tam maçın ortasında, topla birlikte çocuk gidiyor ve bizler gene klasik oyunlarımıza dönüyorduk. Tamda bu sıralarda fark ettimki mahallemizde artık bir sınıflar ayrımı gerçekleşmiş ve bizler eskisi gibi hep birlikte değilde kamplaşarak oyun oynar olmuştuk.

Almancı çocuğun deri topu ile maç yapanlar, yani Almancıya yağ çekenler artık kendilerini diğerlerinden ayrı bir yerde tutuyor ve oynuyorken, yetenekli ve yardımsever bir kaç kişi fark gözetmeden oynuyordu, esas sorun ise seyirci olarak mahallenin tek oyun alanını maç yapanlara vermek zorunda kalan çoğunluğu oluşturan kitlede idi. Dışlanmanın verdiği aşağılanma ile ve bilinçlenmenin verdiği güvenle, eskiden pasif yada yarı pasif oldukları oyunlarda bile kuvvet göstermeye başlamışlardı. Artık mahallede hiç bir şey eskisi gibi değildi, bizler kamplaşmış ve ayrılmıştık, mahallenin kızları bile biz erkeklerle oyun oynamaz olmuştu, sanki hepsi büyük bir kadınmış gibi kendilerini Almancı çocuğa beğendirme çabasına girmişlerdi.

Bu duruma ilk itiraz eden ve kamplaşmadan uzak duranlar ise mahallenin iftiharı ve gururu olan o yetenekli arkadaşlar oldu, kendilerini bildiklerinden beri birlikte oynadığı arkadaşları arasında ayrım yapmamayı istediler ilk önce, ardından Almancı'nın oyuncaklarını redettiler. Hatta inanmazsınız ama Mahallenin fettan kızı leylayı bir köşede sıkıştırıp öpmeyi bile bıraktılar, ellerinde bilyeleri ile toprak arsada oyunlar oynayıp kendi aralarında sohbetlere başladılar. Mahalle artık eski mahallem değildi, bir tarafta Almancı ve oyuncakları ile oynamak isteyen küçük bir çocuk kitlesi ile, diğer tarafta artık kendi oyunlarını oynayan, o küçük azınlığa sahayı vermeyerek ve seyirci olmayı red ederek alanın her tarafını işğal eden büyük ama sıradan kitle kalmıştı. Kış gelince Almancı çocuk oyuncaklarınıda alıp Almanya'ya geri döndüğünde esas pandonima koptu, artık okuldan çıkıp mahalleye geldiğimde oyun alanımızda oyun oynayacak arkadaş bulmakta zorlanıyordum. O sırada tanıştım kitaplarla ve bir duvarın üzerine tüneyip, oyun alanını seyrederek kitap okumanın zevkine vardım aynı dönemde, sevdiğim bir kaç arkadaşım ısrar etmediği sürece oyunlara katılmaz oldum. Varlık yayınlarındandı sanırım, Hemingway'in ''çanlar kimin için çalıyor'' romanını okuduğumda birden anladımki o yetenekli çocuklar tıpkı bu kitaptaki direnişçiler gibi konuşuyor ve davranıyordu, o gün onların arasına katıldım ve red edilmeden onlarla bilye oynadım hep.

Bir sonraki yaz tekrar gelen Almancı çocuk bu sefer top yerine metal arabalar getirmişti, artık onların oyun alanı Almancı'nın eviydi, sokaklar ve oyun alanımız tekrar bizlere kalmıştı, her maçta patlayan pilastik toplar hala sorunumuz olsada bizler mutluyduk. Ama Almancı çocuğun bizler arasında yarattığı sınıf farkı hala sürmektedir mahallemizde. Bizler artık eski biz değiliz.
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
çocuk hizmetçiler lolepet İslam 8 01-09-2009 12:56
Çocuk İstismarı dilaver Kadın & İslam 2 29-11-2008 00:14
23 nisan coçuk bayramı neysesi Konu-dışı 0 01-01-1970 23:38

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:28 .