Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
İnsanda duyguların işlevi nedir? Duygular zararlı mıdır? Duygusallık güçsüzlük müdür? ve mantıklı olmak için duygusuz olmak mı gerekir?
Evrimsel süreçte duygular bizim hayatta kalmamıza fayda sağladı. Korku duygusu tehlikelerden korudu, sevgi duygusu birbirimizin hayatının devamına katkı sağladı.
Bu anlamda duygular, aynı din gibi, evrimin bir yan ürünü olarak ortaya çıkmış.
Peki bu duyguların bize şimdi katkısı nedir? Açıkçası ben duyguların herhangi bir değerini göremediğim gibi, mantığın önünde bir engel olduğunu düşünüyorum.
Şöyle bir sıralama yapsak; kadın-erkek-robot.
Bu sıralamaya göre duygusallık oranı azaldıkça mantıklı olma oranı artarken, güçlü olma oranı da artıyor. Tarihte kadının ikinci planda kalmasının nedeni de duygusallık olabilir.
Duygular, acizliğimizin bir ürünüdür. Aşk mesela bence acizliktir. İnsandaki duyguların varlığını inkar etmiyorum ama sahip olduğumuz bilinç ile bu duyguları etkisiz hale getirmeliyiz diyorum.
Dini inançlar da aciz duyguların bir sonucu. Duygunun hakim olduğu her yerde mantıksız ürünler ortaya çıkıyor.
Diğer yandan duygusuz bir hayat anlamsız ve heyecansız da gelebilir. Zaten anlam arayışı da gereksiz. Gerçekliğin özünde anlam ve duygu yok.
Evrimsel süreçte duyguların azalacağını ve zihnimizin robotsallaşarak belki de yapay zekaya dönüşeceğini tahmin ediyorum. Gelişmiş uzaylılar da birer makine olabilir.
Sizce en gelişmiş organizmalarda bile duygu var mıdır? Bir başka deyişle tanrıda duygu var mıdır?
|
Aslında duygu ve mantık farklı kulvarlarda anlamlı, ama bizim toplumlar şartlanmakla yetiştiği için, neyin duygudan neyin şartlanmadan geldiğinin ayrıdımına varamıyor, bu zemini kaçırmamak gerekir diye düşünüyorum..
Dinlerde olan duygu değil özünde, siyasettir, şartlanmışlıktır ve bu şartlanmışlık bir yerde duygu sömrüsüyle perçinlenir, ama neyazık ki aslında duyguyu temsil etmez, siyasidir.
Bizde deriz ki siyasi meselelerde duygusal davranmamalı, çünkü doğru çıkarımlar yapılamaz veya akıl-mantık şartanma ile safdışı kalmış olur. Bunun sebebi insanların duygusal olmasından filan değildir, aşırı uç düzeyde siyasi-ideolojik olarak şartlanmış ve hayli karıştırmış olmalarıdır..
Pavlov köpeklerde bir çok test yaptı, sebebi duygu değil, duygudan değil, şartlanmışlıktan geliyor..
İnsanların duygularından değil -ki bunu dışlamakta aslında dini kuvvetlendirebilir*-, dinlerden kurtulmak gerekir..
Kısaca şartlanmışlığı ve artlı refleksleri, köken bakımından irdelemek daha yerinde olur diye düşünüyorum...
Duygunun, bilgi, görüş ve fikir alanında anlamı yoktur? Burada mantık önem arzeder, lakin duygunun anlamlı olduğu yerde, öyle kitapik, teorik bilgiye, mantıklı çıkarıma gerek yoktur, bütün mesele neyin fikir, görüş, prensip, neyinde duyguyu tetikleyen zeminde anlam kazandığını ayırt etmektir diye düşünüyorum
Mesela sevdiğim insanlar var, kedilerim var, bir çok köpek var sevdiğim ......, bu halde zihnimden, plan, proje yapmıyorum ki, sadece sevgi duyuyorum, ne yapacağım burada mantığı? Kedi seni seviyorsam sende beni seveceksin, seni seviyorsam o halde bu işte benim çıkarım ne filan hesabına mı gireyim(önceki paragrafta ifade ettiğim * işaretli kısım)
Peki açlık, yarın ne olur, 1-2000 TL ile kapitalist(ki bence yekünü!) bir ülkede yaşama sorunu, kaygıları, sahte gündemler, insanın kendisine yabancılaştırılması, yalan-dolan hayat, apokaliptik empozlar ve felç etmeler, tüm bunların kaynağı
duygu mu? (iyi düşünmeli, kaynak ne? Tümüyle bakalım, insanların korkusu demişsin, duygusundan mı kaynaklı, ortamın etkisinden mi? Savunmasız insan, duygusu hiç olmasa bile ne yapardı? Bence asıl sorun insanların yaşadığı-yetiştiği ortam temelinde... O halde değiştirilmesi gereken insanın duyguları değil bence ortamdır, korkuları mı var, neyden korkuyor? Bunlar tespite muhtaçtır...)
Kısaca Sevgili Yıldıztozu, sistem, yaşam alanı değişmedikçe, insanın duygusu, şusu, busu çerçevesi havanda su dövmektir, zira kaynak önemlidir,bir gün sonrasının kaygısı, stresi, toplum baskısıyla, yaşamsal zaruriyetin karşılanma baskısıyla vs yaşayan insan duygusuz olsa ne olmasa ne?...