Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > Yahudilik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 25-03-2018, 14:16
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.492
Standart Yahudilerin tanrısı Yehova

YAHVE-YEHOVA

Yahve,orduların rabbidir..Kurtarıcıdır..Bir olan tanrıdır..Yaratıcıdır..Kıskançtır..Hem dağlarda,hem de gökyüzündedir..Hayvanları ve insanları öldürür..Baba olarak çağrılmak ister..İsrail'in kocası(damat,güvey) olarak görülür..İsrail'in kralıdır..Diri suların ve hayatın kaynağıdır..Sonsuz ışıktır..Gök gürlemesiyle sesini duyurur..Gündüz bulut,gece ateş olarak kendini gösterir..Bereket tanrısıdır..Tahtında oturur..Kabala'ya göre de arabanın sürücüsüdür..

Bu tarz genel ifadelerden,Yahve'nin ne olduğunu anlamak mümkün değil..Bu yüzden Yahve'nin ortaya çıktığı zamanlara ve öncesine dair,Yahve ile aynı/benzer görülen tanrılardan birkaçının ne olduğunu öğrenmemiz lazım..
Uzmanlara göre Yahve ile aynı/benzer görülen tanrılar şunlar;İsa,Attis,Osiris,Baal,Adonis,Dionysos,Tammu z,Dumuzi,Mitra,Dusares,Marduk..Daha da uzar bu liste ama genel olarak bu tanrılar işaret ediliyor..

MİTHRA(S)

M.Ö.1500-1000 arasında yazıldığı düşünülen Zerdüştlük dininin kutsal kitabı Avesta'da,Ahura Mazda'nın en büyük rakibi,oğlu veya ikiz kardeşi olarak gösterilen Mithra,gökyüzü ve güneşle ilgili bir tanrıdır..Mithra güneş değildir,o ışıktır..Göksel ışığın tanrısıdır..Güneş onun maddi aracıdır..Aynı zamanda hakikatin,bağlılığın,verimliliğin,geniş otlakların tanrısıdır..Görünmez bir tanrıdır..Hep tek ve bekardır..Önceleri Ahura Mazda'ya tanrıların en büyüğü diye yakarılmış ama sonradan Mithra ve Anahita'ya da yakarılmıştır..Mithras,mesih,kurtarıcı,arabulucu,k oruyucu rollerine sahiptir..Beyaz atların çektiği muhteşem bir savaş arabasıyla etrafta dolaşır..Işığın tanrısı olarak,karanlığın/günahın/pisliğin düşmanıdır..Mithras tapısı,erkeklerin oluşturduğu küçük gruplardan oluşur..Mithras tapımında yeniden dirilme ayinlerinde bal kullanılır..Mithras gizemlerindeki inisiyasyon törenlerinde 12 havari,tanrı insan Mithras'ın çevresindedirler..Mithras gizemlerindeki katılımcılara ekmek ve şarap verilir..Mithracı tapınağının ünlü bir yazıtında ''kan dökerek bizi kurtardın'' yazar..Mithra boğa öldürüyor ama antik İran'da ejderha öldürme ritüeli(miti) de görülüyor..Mithras gizemlerinde ruh,7 gezegensel gök yoluyla ilahi varoluşa yükselmiş düşüncedir..
Bu bölümün kaynakları;
Cennet'te kim kimdir?-Giovanni Bandini
İlkçağ gizem tapıları-Walter Burkert
İlkçağ tarihi-V.Diakov-S.Kovalev
Kutsal kitapların kaynakları 1-2-3 Turan Dursun
Şeytanın genel tarihi-Gerald Messadie
Zerdüşt avesta bölümler-Eshat Ayata
Zerdüşt dini-Irach J.I.Taraporewala
Yahudi mistisizmine giriş-Joshua Abelson
Sayıların gizemi-Annemarie Schimmel
Gnostikler ilk hristiyan sapkınlar-Sean Martin
İsa'nın gizemleri-Tımothy Freke-Peter Gandy
Thespis-Theodor H.Gaster

DUMUZİ-TAMMUZ

Hayatın,Apsu'nun veya tanrının oğlu anlamına gelen Dumuzi,Sümer'in çoban tanrısıdır..Ölen,bitkilerle birlikte ilkbaharda yeniden dirilen,bitkiler dünyası tanrılarının ön örneğidir..Aynı zamanda güvey(damat)tanrıdır..Enki ile Sirtur'un çocuğu,İnanna'nın kocasıdır..''İnanna çiftçiyi yeğler'' isimli Sümer mitinde Dumuzi'nin çiftçi tanrı Enkimdu'nun armağanlarını kabul etmemesinin,Yehova'nın Kain'in tarım ürünlerinden oluşan adaklarını reddetmesinin temelini oluşturabileceği belirtilir..Sümer'de İnanna ve Dumuzi'nin aşkı ve evliliği,kral ve başrahibe arasında törensel olarak gerçekleştirilmiş,bu ritüel gelenek halini almıştır..Dumuzi,Kenan'lıların,Babil'lilerin ve Akad'lıların Tammuz'una karşılık gelir..Tammuz ibranice ''efendi'' anlamına gelir..Tammuz,eski ahitte tek/biricik diye geçer..Her yıl Tammuz'un ölümü ve dirilişi kutlanır..Tammuz'da Dumuzi gibi hasatla ölür ve ilkbaharda yeniden dirilir..Bu kutlamalarda Tammuz'un eşi İştar,kocasının ardından ağlar,yeraltına inip kocasını arar,burada Ereşkigal'le savaşır..Sonrasında Tammuz dirilir ve yeryüzüne çıkar..Tammuz'un ilkbaharda yeniden dirildiği söylendiği gibi 6 ocakta kış gündönümünde dirildiği de söylenir..Bu doğum günü veya yeniden diriliş tarihinde Osiris,Mithra,Dusares gibi tanrılar da yeniden dirilirler..İsa'nın 25 aralıkta doğumu kutlansa da,6 ocakta da kutlayanlar vardır..Ayrıca İsa'nın ölmeden önce gördüğü işkence ve öldükten sonra dirilecek diye beklenmesi,tanrıça İnanna'nın(Babil'de İştar) kocası çoban tanrısı Dumuzi'nin(Babil'de Tammuz) cinler tarafından yeraltına götürülürken vurulması,dövülmesi ve yeraltından çıkmasının beklenmesine paraleldir..İsa'nın çoban ve tanrının oğlu olarak lanse edilmesi de,Dumuzi/Tammuz ile alakalıdır..
Kudüs'ta Yahve'ye ait olan tapınağın,geçmişte Tammuz ait olduğu söylenir..İsa'nın doğduğu kabul edilen şehir Beytüllahim'in(''ekmeğin evi'' demek) Tammuz'un kutsal şehri olduğu kabul edilir..Eski ahitte Tammuz'un yasını tutan yahudi kadınlardan bahsedilir..Babil'deki yahudiler,Tammuz'un gizemlerini,yani tanrının ölümünü ve yeniden dirilişini kutlamışlardır..Son olarak,yahudilerin ve müslümanların domuz eti yeme yasağı,Lübnan ormanlarında bir yaban domuzu tarafından öldürülen Tammuz yüzündendir..
Bu bölümün kaynakları;
-Asur tarihi-Erol Sever
-Ortadoğu mitolojisi-Samuel Henry Hooke
-Vampirin kültür tarihi-Gülay Er Pasin
-Tanrılar kadınken-Merlin Stone
-Batı mitolojisi-Joseph Campbell
-Suriye ve Filistin-M.Şemseddin Günaltay
-Yakın şark Elam ve mezopotamya-M.Şemseddin Günaltay
-Bereket kültü ve mabet fahişeliği-Muazzez ilmiye çığ
-İsa'nın gizemleri-Tımothy Freeke,Peter Gandy
-Thespis-Theodor H.Gaster
-İsrail dini-Jules Soury
-Cennet'te kim kimdir?-Giavonni Bandini
-Mitoloji sözlüğü 1.cilt-Ceyda Kılınç
-Mitoloji sözlüğü-Mehmet Korkmaz
-Sümer mitolojisi-Samuel Noah Kramer
-İlkçağ tarihi-V.Diakov,S.Kovalev
-Şeytanın genel tarihi-Gerald Messadie
-İbrahim peygamber-Muazzez İlmiye Çığ
-Arabistan'dan öteye-Warwick Ball
-Tanrı'nın tarihi-Karen Armstrong
-Mezopotamya mitolojisi sözlüğü-Jeremy Black,Anthony Green
-Eski çağda yakındoğu cilt 1-Amelie Kuhrt
-Eski yakındoğu,Sümer'den kutsal kitaba-Jean Bottero
-İlkel mitoloji-Joseph Campell
-Tarih sümerde başlar-Samuel Noah Kramer
-Mitoloji sözlüğü-Azra Erhat
-Eski mezopotamya dinlerine giriş-Kürşat Demirci
-Babil'in çocukları-Ali Narçın

MARDUK

Babil şehrinin ve ardından tüm Babil imparatorluğunun vasisi olan,yargı ve ilkbahar ışığı tanrısı Marduk'un babası Enki(Ea),annesi Damkina,eşi Zarpantu(Scharpinatu,Zarpanit),oğlu Nabu'dur..Silahları ok,yay,mızrak,topuz,şimşek ve ağdır..Güzelliği ve gücü olağanüstüdür..Bedenini alevle doldurur..7 azgın tayfun yaratır..Fırtına veya savaş arabası vardır..50 adı veya sıfatı vardır..Dudaklarını oynattıkça ağzından ateşler püskürtür..Anu,Enlil,Enki,Tammuz,Ninuraş'a ait bütün roller Marduk'a verilir..Enlil'in elinde bulunan Bâl veya Bel(efendi) ünvanını alır..
Sümer'deki Ninuraş'ın(Ninurta) fırtına kuşu Zu ile muharebesi,Marduk'un Tiamat ve Kingu ile mücadelesinin ön örneğidir..Marduk'un Tiamat'ı yenişi,Ugarit'te Baal'in ejderha Lotan'ı veya Yam'ı yenişine,ayrıca Yehova'nın sahtekar yılan Leviathan'ı,ejderha Tannin'i ve öfkeli Rahab'ı yenişine kaynaklık etmiştir..
Tanrıça Tiamat'la boğaz boğaza gelmek ve göksel güçlerin davasını savunmak için seçilmiş olan Marduk,savaş arabasıyla yola çıkar..Tiamat'ın 12 müttefiki onun geldiğini görünce kaçarlar..Marduk,dişi düşmanı ejderhayı ışıktan bir ağla yakalar,ağzından fırtına saçar ve oklarıyla onu deler..Cadaloz öldüğünde bedenini uzunlamasına parçalara böler ve benekli sırtını yukarıya doğru fırlatır,böylece gökkubbeyi yaratır,sonra karnını aşağıya doğru fırlatır ve yeryüzüyle okyanusları yaratır..
Marduk'un onuruna her ilkbaharda Zag-muk adı verilen yeni yıl bayramı kutlanır..Bu bayramda Marduk'un Tiamat karşısında kazandığı zafer,kutsal tahta çıkışı,Dünya'nın ve insanların yaratılışı ve tanrısal Babil'in kuruluşu canlandırılır..Bu bayram Tammuz ve İştar kültlerinden alınan ayinlerle sona erer..Bunlardan biri Bâl-Marduk'un ölümünü ve dirilişini simgeler..Bu ayinde İsa'nın ölümü ve dirilişi öyküsüne son derece benzeyen bir metin okunur..Marduk ile karısı Zarpanit'in evlenmelerini temsil eden bir başka ayinde toprağın verimliliğini sağlamak amaçlanır..
Marduk tapınağında bir koç kurban edilir..Leşi tapınak içerisinde sürüklenir..Sonra hayvanın leşi Fırat nehrine atılır..Yahudilikteki günah keçisi ya da Kipper(kefaret) ritüeli,buradan kaynaklanır..
Marduk,pers kralı Kuroş'u kutsar..Kuroş kendisi için tanrıların Bel ve Nabu(Marduk ve oğlu) önünde dua etmesini ister..Eski ahite göre de Yehova,yeryüzünün bütün krallıklarını Kuroş'a vermiştir..Kuroş,Yehova'nın mesihidir..Ayrıca Samuel Reinach,hammurabi yasalarıyla yahudi yasaları arasındaki benzerliğe işaret ederek Marduk'u Yehova'yla aynılaştırır..
Bu bölümün kaynakları;
-Sümer mitolojisi-Samuel Noah Kramer
-Folklor ve mitoloji sözlüğü-Özhan Öztürk
-Antik İsrail'in inancı ve tarihi-George E. Mendenhall
-Mitolojiler sözlüğü-Yves Bonnefoy
-Dinler tarihine giriş-Mircea Eliade
-Thespis-Theodor H.Gaster
-Mitoloji sözlüğü-Mehmet Korkmaz
-Asur tarihi-Erol Sever
-İlkçağ tarihi-V.Diakov,S.Kovalev
-Cennette kim kimdir?-Giovanni Bandini
-Mitoloji sözlüğü 2.cilt-Ceyda Kılınç
-Babilin çocukları-Ali Narçın
-Şeytanın genel tarihi-Gerald Messadie
-Ortadoğu mitolojisi-Samuel Henry Hooke
-Seks tanrıları-Elvin Azar
-Dünya mitolojisi-Danna Rosenberg
-Eski yakındoğu,Sümerden kutsal kitaba-
-Eski mezopotamya dinlerine giriş-Kürşat Demirci
-Yakın Şark-M.Şemseddin Günaltay
-İsrail dini-Jules Soury

DİONYSOS

Zeus ve bakire Semele(Selene)'nin gayrimeşru çocuklarından birisidir..Eşi Afrodit,oğlu Priapus'tur..Şarap,verimlilik,buğday,çiçek bağı,kadın,bitki örtüsü,bereket,cinsel serbestlik ve boğa tanrısıdır..Yeni Zeus,genç Zeus veya Zeus'un oğlu olarak görülür..Zeus'un ışığı olarak kabul edilir..Ateşin de bir Dionysos silahı olduğu söylenir..
Zeus'un meşru eşi Hera'nın lanetine uğramış,Hera'nın kışkırtmasıyla titanlar tarafından parçalanmış ve yenmiştir..Apollon Dionysos'u yeniden bir araya getirmiş,Delphoi'ye ve Thebai'ye gömülmüş,sonra tekrar dirilmiştir..Bir başka anlatıma göre Zeus titanların oğlu Dionysos'u yemelerine öfkelenmiş,yıldırımlarıyla titanları katletmiş,çıkan buhardan is oluşmuş,isten bir madde ortaya çıkmış ve insanlar bu maddeden yaratılmıştır..Bir başka anlatıma göre Semele Zeus'un gözleri önünde yandığında tanrılar tanrısı Zeus,uzun süre düşünmemiş,altı aylık bebeğini küllerden almış ve baldırına koymuş,birşeyi olmasın diye de iyice dikmiş ve onu kendisi doğurmuştur..Bebeği Hermes'e emanet etmiş,o da bebeği perilere teslim etmiş..Periler Dionysos'u genelde BAL ile beslemişler..Zaten Dionysos,şaraptan ziyade balla ilişkilidir..
Boğa boynuzlu tanrıdır..Dionysos'un en sevdiği hayvan katırdır..Keçi de Dionysos'un temsilcisidir..Dionysos dininin tipik kurbanlık hayvanıdır..Dionysos asma ile bağlantılıdır..Bu bağlamda asma toprakta yeniden yetişsin diye,teke/keçi/oğlak ölmelidir..İsa'da ''ben gerçek asmayım'' demiştir..
Dionysos'un başarıyla neticelenen bir gezi sonrasında panterler tarafından çekilen bir arabanın üzerinde Hindistan'a girdiği rivayet edilir..Dionysos ve Bakkhalar,leopar veya ceylan derisine bürünmüş olarak gösterilir..
Dionysos yakaladığı aslan veya boğayı çiğ olarak yer..Çiğ et yiyen anlamında sıfatları vardır..Dionysos törenlerinde tanrı aşkı yer yer vahşiliğe başvurarak canlandırılıyordu..Örneğin Girit'te bir boğanın kol ve bacakları koparılıyor,törene katılanlar dişleri arasında kanlı bir parça taşıyorlardı..
Dionysosçu çılgınlığın simgesi devasa bir fallustur..
Dionysos ritüellerinde euhoi,euhai,iacchos,euoi veya euhois diye bağrılır..Bu kelimelerden/bağrışlardan Dionysos'un gizem adı IACHO,buradan da IAKKOS ve BAKÜS türetilmiştir..Yahudilerin tanrısı Yehova'da,Dionysos'un eski gizem adı İAO olarak biliniyor..M.Ö.50'de Sicilya'lı Diodorus,yahudiler arasındaki Moyses'in yasalarını kendisine İAO denilen tanrıdan aldığını yazmıştır..Yunanlı yazarlar da Yehova'yı İAOU veya İAO diye bilmekteler..Kudüs'ten 4o milden az uzaklıktaki arkeolojik bir kazı alanında Yehova'yı Eleusis gizemlerinin kurucusu olarak resmeden bir para bulunmuştur..Pek çok antik yazar,yahudilerin tanrısını Dionysos ile özdeşleştirmiştir..Anadolu'da yahudiler tanrıları Yehova'yı Sabazius(Dionysos) ile denk saymışlardır..Hatta yahudilerin M.Ö.139'da Roma'ya Sabazius gizemlerini sokmaya çalıştıkları için kentten uzaklaştırıldıkları anlatılır..
Bu bölümün kaynakları;
-Mısır,Yunan,Roma,antik Akdeniz uygarlıkları-Charles Freeman
-Folklor ve mitoloji sözlüğü-Özhan Öztürk
-Mitolojiler sözlüğü-Yves Bonnefoy
-Tanrının tarihi-Karen Armstrong
-Dinsel inançlar ve düşünceler tarihi-Mircea Eliade
-Mitoloji sözlüğü-Azra Erhat
-Doğu mitolojisi-Joseph Campbell
-Batı mitolojisi-Joseph Campbell
-İsrail dini-Jules Soury
-İlkçağ gizem tapıları-Walter Burkert
-Şeytanın genel tarihi-Gerald Messadie
-Tarih-Herodot
-Dionysos-Carl Kerenyi
-Mitoloji sözlüğü-Mehmet korkmaz
-Seks tanrıları-Elvin Azar
-Thespis-Theodor H.Gaster
-Cennette kim kimdir?-Giovanni Bandini
-Mitoloji sözlüğü 1.2.cilt-Ceyda Kılınç
-Arabistan'dan öteye-Warwick Ball
-İsa'nın gizemleri-Tımothy Freke,Peter Gandy

BAAL

Antik ugarit kenti,bir zamanlar Kenan ülkesi olarak bilinen bugünkü Suriye'nin batı kıyılarında kurulmuştur..Kent M.Ö.1200'leri izleyen yüzyıllardan istilacılar tarafından yok edilinceye kadar en önemli şehirlerden biri olmuştur..20.yüzyılda antik kentte binlerce kil tablet keşfedilmiştir..Bu tabletlerden bazıları kent sakinlerinin tanrı ve tanrıçalarını anlatmaktadır..Tabletlerde yağmur ve gök gürültüsü tanrısı Baal,kız kardeşi bereket tanrıçası Anat ve babaları en büyük gökyüzü tanrısı El ile ilgili pek çok hikaye bulunmaktadır..Baal'in babası El,Dagon diye de anılır..Kendisine baba veya boğa diye seslenilir..Baal'in annesi Atirat(Athirat,Aşerat,Aştoret,Aşer,Aşerah) diye anılır..Baal'in kız kardeşi Anat,eşi veya metresi diye de anılır..Başka bir karısından da bahsedilir..
Baal'den yağmur tanrısı(cini veya perisi) diye söz edilir..Baal'den söz ederken,açıkça yağmurlarının doğru mevsimleri belirlediği ve şimşek şeklinde yeryüzüne doğru ışın saçtığı söylenir..O bulutların süvarisi/binicisi,gökgürültüsünün efendisidir..Eylülün sonundan mayısın başlangıcına kadar,yağmurlu mevsim süresince hüküm sürer..Baal yağmur tanrısı olarak görülse de,bereket/bolluk/savaş/gök/güneş/ışık/hayat/su kaynakları tanrısı olarakta görülür..Baal,efendi/rab/sahip demektir..Simgesi boğadır..Büyük yabani boğa olarak tanımlanmıştır..Boğa sırtında görülür..Koç tasvirleri ile de görülür..
Baal'in erkek kardeşlerinden Yamm,Baal'in düşmanı/rakibi olarak görülür..Ejderha olarak gösterilir..Baal'in kardeşi Yamm ile mücadelesinden farklı olarak,Baal'in babası El ile mücadele ettiği ve babasını yenerek,tahtına oturduğu ifade edilir..Marduk bölümünde belirttiğim gibi,Baal'in ejderha veya canavar yılan Levyatan(letan,lotan,leviathan,lawton)'ı yenişi,Marduk'un Tiamat'ı yenişi ve Yehova'nın yılan Leviathan'ı yenişi benzer/aynı öykülerdir..
Önce El gibi belirli bir tanrının adı olan Baal,daha sonra bütün tanrıları belirtmek için kullanılmış..Fenike'de siteler kurulduktan sonra,Baal her sitenin adları müşterek hususi tanrısı olmuş..Baal Karmelos,Baal Bikah,Baal Addir,Baal Şamin gibi..Her Baal'ın yanında da bir Baalit(tanrıça) bulunuyor..
Negeb'teki bir yazıtta ''Samarya'nın Yehova'sı ve onun Aşera'sı'' yazmaktadır ki,bu yazıta göre zaman içinde Yehova,Baal'in yerine geçmiştir..Kitabı mukaddeste de gördüğümüz gibi,Yehova ve Baal birlikte var olamazlar ama Yehova ve Aşera olabilirler..Çünkü Yehova,Baal'e dönüşmüştür..
Bir yazıtta El'in oğlu YA veya YAW olarak görülür..Bazı kral ve oğullarının adları da İlubidi veya Yaubidi,Eliachim veya Jehoyachim,İloubid veya İahoubid diye geçer..Yau adındaki bir tanrının,tanrıça Elat ile münasebette bulunduğu da belirtilir..Elat,El'in karısı,Baal'in annesi Aşera'dır..Yani babasını veya erkek kardeşini mağlup eden Baal,annesi ile bir anılır..Annesi Aşera,Baal'ın Baalat'ı olur..Kaynaklarda Ya,Yaw,Yau,Jehoya,İaho olarak geçen Baal,yahudilerin tanrısı Yehova'ya dönüşüyor..
Zarpanit(Babildeki Marduk'un eşi) tapınağı,Babil'li kadınların kendilerini teslim ettikleri,içinde küçücük odacıkların bulunduğu bir çeşit kervansaraydı..Aynı görevi gören,aynı cinsten odalar Aşera sembolünün bulunduğu ve tapınıldığı Kudüs'teki Yehova tapınağında da mevcuttu..Yeşu,Yehova tapınağında bulunan ve orada Aşera için kadınların çadır dokudukları fuhuş evlerini yıkmıştır..
İ.Ö.5.yüzyılda Nil nehri üzerindeki Elephanite adasında yahudi topluluğu yaşıyor..Bu topluluğun dinsel merkezi Yaho ve tanrıça Anat tapınağı idi..Kudüs'teki kadınların da Anat için çörek pişirdiği belirtilir..
Tell Farah'ta(Tirzah) bulunmuş İ.Ö.8.yüzyıl mührü üzerinde LHYM yazısı bulunmuş..E.Kutsher,bunu Yamm'la ilişkilendirmiş..Yahudi toplumu M.Ö.935'de kuzeyde İsrail(tanrısı Elohim),güneyde Yahuda(tanrısı Yehova) olmak üzere iki krallığa bölünüyor..Kuzeydeki İsrail krallığı M.Ö.722'de yıkılıyor..Güneydeki krallıkta dinsel bir reform yapılarak Yehova tek tanrı ilan ediliyor ama sonra bu krallıkta yıkılıyor ama bu devrim unutulmuyor..Önceleri İbrahim'in tanrısının adının El veya Elohim olduğu,sonradan Musa'ya ilk defa Yahve olarak tanrının kendini tanıttığı belirtiliyor..Yehova'nın yendiği Rahab,Leviathan ve Tannin,bazı araştırmacılara göre Yamm'ın farklı adlarıdır..Yani Yahve'nin Elohim'e olan baskınlığını/galibiyetini iki şekilde anlıyabiliriz;1-Baal'in babası El'e karşı galibiyeti..2-Baal'in erkek kardeşi Yamm'a karşı galibiyeti..
Bu bölümün kaynakları;
-Kutsal kitapların kaynakları 1-2-3-Turan Dursun
-Dinler tarihi-Felicien Challaye
-Dinsel inançlar ve düşünceler tarihi-Mircea Eliade
-Dinler tarihine giriş-Mircea Eliade
-İbrahim peygamber-Muazzez İlmiye Çığ
-Bereket kültü ve mabet fahişeliği-Muazzez İlmiye Çığ
-Dünya'nın gizli tarihi-Turgut Gürsan
-Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında tanrı imgesi-Murat Hakan yıldırım
-Ortadoğu mitolojisi-Samuel Henry Hooke
-Tanrılar kadınken-Merlin Stone
-Antik İsrail'in inancı ve tarihi-George Mendehall
-Suriye ve Filistin-M.Şemseddin Günaltay
-İsrail dini-Jules Soury
-Mitolojiler sözlüğü-Yves Bonnefoy
-Eski çağda Yakındoğu-Amelie Kuhrt
-Kutsal kitabı kim yazdı?-Richard Elliott Friedman
-Batı mitolojisi-Joseph Campbell
-Folklor ve mitoloji sözlüğü-Özhan Öztürk
-İlkçağ tarihi-V.Diakov,S.Kovalev
-Şeytanın genel tarihi-Gerald Messadie
-Mitoloji sözlüğü-Mehmet Korkmaz
-Tarih-Herodot
-İslam tarihi-Philip K.Hitti
-Efsaneler ve mitler-Philip Wilkinson
-İlahi mesajlar toprağı Filistin-Roger Garaudy

SONUÇ

Bugün Dünya'nın her bölgesinde homo sapiens yaşamaktadır..Bilimsel olarak kesin olan şu ki,homo sapiens Dünya'ya doğu Afrika'dan yayılmıştır..Dinlere veya mitolojileri de böyle bakmak lazım..Yukarıda bahsettiğim tanrılar ve bu tanrılarla bağlantılı dinlerin ana kaynağı,Sümer'deki DUMUZİ isimli tanrı ve bu tanrı ile bağlantılı ritüeller veya mitlerdir..Sümer'den itibaren tarımın çok önem kazanması,tarımla ilgili bu tanrıyı ön plana itmiştir..Dumuzi'nin ölüp yeniden dirilmesi,toprakla,mevsimlerle,tarımla ilgilidir..Bu inanış,zamanla ağacın dalları gibi,mezopotamyanın çevresine yayılmıştır..Babilliler,Akadlılar,Persler veya Yunanlılar,Dumuzi inancını baz alarak benzer/aynı mitolojiler yaratmışlardır..Yahudiler de etkileşim içinde oldukları Mısır'lıların,Fenike'lilerin veya Babil'lilerin mitolojilerini bâz alıp,senkretizm(mitleri birleştirme,kaynaştırma) yoluyla kendi Dumuzi'lerini yaratmışlardır..
Yahve,Yahudi'lerin Dumuzi'sidir..Dionysos,Yunan'lıların Dumuzi'sidir..Baal,Fenike'lilerin Dumuzi'sidir..Mithra,Pers'lilerin Dumuzi'sidir..Yani özünde tüm bu tanrılar,aynı tanrıdır ama coğrafya veya kültür bakımından tanrının ismi ve az da olsa işlevi değişmektedir..
Yahve ile yukarıda belirttiğim ve yazı çok uzar diye belirtmediğim(Adonis,Osiris gibi) tanrılar arasında,çok fazla benzerlik var..Yahve,bu benzer/aynı tanrıların Fenike'deki(kenan) yansıması olan Baal yerine geçmiştir..Yahve'nin benzer/aynı tanrılarla birkaç benzerliğini belirtip,yazımı bitiriyorum;
Yahve güvey(damat)tanrıdır..Dumuzi'de öyle..
Yahve ışıktır..Marduk'ta öyle..
Yahve araba kullanır..Mitra'da öyle..
Yahve,bulut olarak kendini gösterir..Baal'de öyle..
Çok uzar bu liste..Son olarak..Yahudiler yeni yılda bal yerler..Dionysos'ta şaraptan ziyade balla ilişkili bir tanrıdır..
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 26-03-2018, 00:01
manas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
manas manas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Feb 2017
Mesajlar: 461
Standart

"Yahve, Yahudi'lerin Dumuzi'sidir.. Dionysos,Yunan'lıların Dumuzi'sidir.. Baal,Fenike'lilerin Dumuzi'sidir.. Mithra,Pers'lilerin Dumuzi'sidir.. Yani özünde tüm bu tanrılar,aynı tanrıdır ama coğrafya veya kültür bakımından tanrının ismi ve az da olsa işlevi değişmektedir."

yukarıdaki alıntıya katılıyorum ama "tanrı"nın asıl kaynağı nerden gelir, sümerden mısırdan önce ne vardı? tek bir "ana" kaynak olmalı, ordan tüm dünyaya geçmiştir diye düşünüyorum ama ilkel toplumlardan çıkacağını düşünmüyorum.

***Tanrı mineral de uyudu, bitki de düş kurdu, hayvanda uyandı, insan da kendini buldu ***
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 26-03-2018, 18:32
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.492
Standart

manas;yukarıda yazdıklarım kabaca 3000 yıllık bir süreç..Bu süreç içerisinde tanrılar ve tek tanrı kavramları yaratılmıştır..
Geç paleolitik dönemde(yani kabaca M.Ö.40.000 ile M.Ö.10.000 arası),homo sapiensin bir inancı vardı ve bu inanç totemizm kaynaklıdır..Sonrasında animizm/fetişizm gibi farklı kulvarlara ayrılmıştır..Yani özünde bir totem inancı vardı ve bu inanç kabaca 30.000 yıl boyunca devam etti..Tarım ve özellikle hayvancılığın başlaması,bu inancı tanrı inancına çevirdi..Tarım ve hayvancılık devrimi öncesi hayvanlara/ruhlara/cinlere/atalarına tapınan homo sapiens,devletin/özel mülkiyetin/yazının yaratılması sonucunda;tanrılara tapmaya yönlendirildi..Bu sayede bir grup insan,bu tanrı inancı sayesinde tarım ve hayvancılık yapmadan hayatta kalabilecekti..Yani insanlar tanrılara tapmak istedikleri için tapmıyorlardı,kendilerine öyle empoze edildiği için tanrılara tapıyorlardı..Aynı şekilde totem inancı da böyledir..Bir toteme inanan birine,neden böyle birşeye inandığı sorulduğunda,''atalarımdan böyle gördüm'' demiştir/diyecektir..Bugün de inanan insanların kafa yapısı böyledir..Türkiye'de insanlar Allah'a inanmak istedikleri için inanmazlar,kendilerine Allah inancı empoze edildiği için Allah'a inanırlar..
Tanrı inancı bir kaynaktan gelmez.Farklı coğrafyalarda yaşayan insanların evrimi sonucunda,Anadolu'da başlayan tarım ve buna paralel hayvancılık ile,özellikle Sümer'de bu tanrı inancı doğar..Tabi ki bu kesin bir bilgi değil..Çünkü kronolojik olarak Çin'de veya Mısır'da da tanrı inancının doğmuş olma olasılığı vardır ama büyük ihtimalle Sümer,yani bereketli Mezopotamya topraklarında bu iş yapılmıştır..Aynı anlarda Mısır'da da bu tanrı inancı yaratılmış olabilir..Dediğim gibi bu tanrı inancının kökeni,totem inancıdır..Bu süreçte bir anda bir sıçrama ile olmamıştır..
Mesela kafası insan,vücudu hayvan gibi heykelleri düşünebilirsiniz..Bunlar ara geçiştir işte..Geçmişte hayvan toteme bağlı olan insan,sonrasında ata inancına bağlanmış ve buradan bir tanrı yaratılmış..Bu karmaşıklık içinde tanrılar da,yarı hayvan,yarı insan şeklinde düşünülmüş..
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 08-01-2023, 21:37
tolonbeyT0lonbey tolonbeyT0lonbey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 08 Jan 2023
Mesajlar: 2
Standart

Iste böyleee,
Ahlaksiz gardas,yazini begendim,güzel yazmisssin.Ben yeni geldim.Alti aydir Türkiyedeydim.Hadi iyi günler.Tekrar yazisiriz.Tolonbey
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 17-04-2023, 22:11
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

Ugaritçe'nin Konuyla Ne İlgisi Var?

Antik Ugarit'in (modern Suriye'de) dili olan Ugaritçe, Kutsal Kitap çalışması söz konusu olduğunda çoğu insanın aklına gelen bir şey değildir. Bununla birlikte, 1920'lerin sonu ve 1930'ların başında keşfedilen ve deşifre edilen kil tabletler, antik dönem İsrailoğullarının yaşamına ve dini dünya görüşüne benzersiz bir bakış sağlamaktadır. Bazıları (ben de dahil) bunların Ölü Deniz Parşömenleri kadar önemli olduğunu iddia edebilir. Ugaritçe, kelime hazinesinin Kutsal Kitap İbranicesine çok yakın olması nedeniyle önemlidir - birçok Ugaritçe kelime Kutsal Kitap İbranicesiyle harf harf aynıdır. Ancak Eski Ahit araştırmaları için özellikle önemli olan Ugarit'in dinidir.

İsrailoğulları'nın dini hakkında bilmeniz gereken her şeyin Kutsal Kitap'ta olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bu düşüncenizde kısmen haklı olabilirsiniz. Kutsal Kitap'ın dünyasından yüzyıllarca uzaktayız ve Kutsal Kitap'taki pek çok materyal 21. yüzyılda yaşayan bizler için oldukça anlaşılmaz. Kutsal Kitap'ı yazanlar teknolojik bir toplum için yazmıyorlardı ve bu nedenle bir İsrailli için tamamen tanıdık olan kelimeler, ifadeler, tanımlar ve kavramlar bizim için tanıdık değildir. Ayrıca İsrail'de Baal tapınması gibi diğer dinlerden gelen ve İsrail'in Tanrısı'nı takip etmesi gereken insanlar tarafından benimsenen fikirler de söz konusuydu. İlyas'ın deyimiyle (1. Krallar 18:21), İsrail'in gerçek Tanrı'nın kim olduğu konusunda neden iki görüş arasında durup kaldığını merak etmelisiniz.

Ugarit'in antik literatürü bu konulara ve diğerlerine çok fazla ışık tutmaktadır (hey, kütüphanede üç kalın paralellik kitabı var!). Ugarit'in yıkılışı kesin olarak MÖ 1200'lere tarihlendirilebilir; bu da bu tabletlerin ve aktardıkları fikirlerin İbranice Kutsal Kitap'taki kitapların çoğundan daha önce var olduğu anlamına gelir. Bu kronoloji göz önüne alındığında, akademisyenler daha önce sadece İbranice Kutsal Kitap'tan bilinen kelimeler, ifadeler, Kutsal Kitap alıntıları ve fikirlerle bu metinler arasında bu kadar çok çarpıcı paralellik bulduklarında şaşırmışlardır. Gılgamış Destanı ve Atrahasis (tufan hikayesi) gibi eserlerin çivi yazılı tabletleri ilk kez o dönemde tercüme edilmiş ve Kutsal Kitaptan çok daha eski yazılı materyallerde Kutsal Kitap'taki hikayelerle benzerlikler ortaya çıkmıştır. Ugaritçe'nin keşfinden sonra, İsrail inançlarının Mezopotamya'daki yabancı uygarlıklardan geldiği fikri terk edildi. Ugaritik metinler, Kutsal Kitap döneminde Kenan'da yaşayan insanların oldukça okuryazar olduğunu gösteriyordu ki bu da İbranice Kutsal Kitap'ın en eski el yazması kanıtlarının yaklaşık MS 1000 yılına ait olması nedeniyle önemliydi. Doktora çalışması Semitik alanında olan herkes gibi ben de yüksek lisans sırasında Ugaritçe dersi aldım. Hayatımı değiştiren bir dersti, çünkü bana İbranice metinlerin ve İsrail dininin pek çok yönünü gösterdi. Akademisyenler tarafından yapılan ve her iki ahitteki (Eski ve Yeni Ahit) Kutsal Kitap teolojisi üzerinde derin etkileri olan gözlemlerden birini paylaşmak istiyorum.

Biraz Arka Plan

Yorumlamanın en önemli ilkelerinden birinin her metni kendi bağlamına oturtmak olduğu sık sık söylenir. Yani, yorumlanacak metni çevresiyle birlikte okumak: metnin yanı sıra metnin üretildiği dünyanın sosyal, tarihi, kültürel ve edebi gelenekleri. Ugarit'te ele geçen metinler, Eski Ahit'in bazı bölümleri için önemli bir edebi, sosyal ve dini bağlam sağlamaktadır.

Edebi Bağlam. Her şeyden önce, Kutsal Kitap yazarlarının, Kutsal Ruh'un esini altında olsalar da, yazdıkları dönemde geçerli olan sıradan edebiyat biçimlerini takip ettiklerini anlamak önemlidir. Örneğin, Kutsal Kitap yazarı Tanrı ile halkı arasındaki bir antlaşmayı anlatıyorsa, anlattıkları antik dünyanın başka yerlerinde bilinen antlaşmalarla tarz olarak uyuşmaktadır. Bu tarzdan ayrılmak eski okuyuculara garip gelebilirdi: "Bu ne tür bir antlaşma? Bu adam nasıl yazılacağını bilmiyor mu?" Elçi Pavlus da kiliselere yazdığı mektupları tanınabilir bir tarzda ve beklenen bir formatta yazmıştır. Pavlus'un mektuplarını alanlar bir mektubun neye benzemesi gerektiğini biliyorlardı. Nasıl ki annemize bir mektup yazıp içine dipnotlar koymuyorsak ya da bir yemek tarifi not edip onu hukuki zırvalarla süslemiyorsak, Kutsal Kitap yazarları da dinleyicilerinin beklediği edebi gelenekleri ve biçimleri kullanarak yazmışlardır.

Kutsal Kitap yazarları dönemin çağdaş edebiyat biçimlerini kullanmış ve aynı zamanda bu edebiyatın kendisinden de etkilenmişlerdir. Günümüzde vaizlerin bir noktayı vurgulamak ya da açıklamak için yorumlardan, dergilerden, süreli yayınlardan ve hatta televizyon programlarından alıntı yapmaları gibi, Kutsal Kitap yazarları da dikkat çekmek ve bir açıklama yapmak için harici materyaller kullanmışlardır. Pavlus pagan Yunan şairlerinden alıntılar yapar. Mezmur yazarları ve peygamberler eski Mısır, Mezopotamya ve Suriye edebiyatından kelimeler ödünç alırılar ve kendi özgün yorumlarını katarak alıntılar yaparlar. Jude, Pseudepigrapha'dan (Kutsal Kitap'a ait bir karakter tarafından yazıldığını iddia eden eski yazılar) bir kitaptan alıntı yapar. Kutsal Kitap dönemindeki insanlar alıntılanan malzemenin esinlenilmiş olmadığını biliyorlardı, ancak kendileri ve dinleyicileri için bir anlamı vardı.

Dini Bağlam. Ugarit'in dini ile eski İsrail'in dini aynı değildi, ancak çarpıcı bir şekilde bazı örtüşmeler vardı. Örneğin, Ugarit'teki nihai ilahi otoritenin adı, İsrail'in Tanrısı'nın adlarından biri olan El'di (örneğin, Yaratılış 33:20). El, tahtta oturan, beyaz saçlı, yaşlı bir tanrı olarak tanımlanmıştır. Ancak Ugarit'te El egemendi ama başka bir tanrı El'in veziri olarak yeryüzündeki işleri onun adına yürütüyordu. Bu tanrının adı Baal'dı ve Eski Ahit'i okuyan herkes için oldukça tanıdık bir isimdi. Ugarit'te Baal çeşitli unvanlarla anılırdı: "Tanrıların Kralı", "En Yüce Olan", "Prens Baal" (baal zbl) ve -konumuz açısından en önemlisi- "Bulutların Üstündeki Binici".

Baal'in İsrail'in kuzey komşusu Ugarit'teki "tanrıların kralı" konumu, Eski Ahit'teki "Baal sorununu" açıklamaya yardımcı olur. Kuzey krallığındaki Yarovam'ın dini Baal tapınmasından ödünç alınmıştı ve kısa süre sonra aralarında bir fark yokmuş gibi görünmeye başladı ya da bir fark varsa bile, o kadar yakınlardı ki, birine ya da diğerine tapınmak sadece teolojik bir saçmalıktı. Bu, İlyas gibi peygamberlerin mücadele etmek zorunda olduğu bir olguydu. Halkın elinde Kutsal Kitap yoktu. Ellerinde sadece peygamberler ve onların sözleri vardı. Etrafta doğru yolu gösterecek bir peygamber olmadığında, komşuların yaptığını yapmak kolaydı -özellikle de kralınız umursamıyorsa ya da aslında böyle olmasını tercih ediyorsa.

Bu durum göz önüne alındığında, peygamberlerin bazen vaazları ve yazıları sırasında, göksel kralın Baal değil Yahve olduğunu savunmak için Baal'a olan aşinalıklarına güvenmeleri şaşırtıcı değildir. Bunun böyle olduğunu biliyoruz, çünkü bazı Eski Ahit kitapları Ugaritik dini metinlerden, özellikle de modern bilim adamlarının Baal Döngüsü olarak adlandırdıkları metinden alıntılar yapmaktadır. Baal Döngüsü yağmur yağdırmak ve ekinlerin büyümesini sağlamak gibi şeyler için Baal'a itibar ederken, peygamberler bunları Yahve'ye atfederlerdi. Karmel'deki (coğrafi olarak Ugarit'e yakın) hesaplaşma buna bir örnektir. Tanrı yağmuru esirgemişti ve İlyas yağmur verene meydan okuyarak düelloya tutuştu ve Tanrı bu düelloyu görkemli bir şekilde kazandı (1. Krallar 17-18).

Kutsal Kitap ancak eski bağlamı içinde doğru bir şekilde konumlandırıldığında tam olarak anlaşılabilir. Bu, Kutsal Kitap'ın modern dünyamız için artık geçerli olmadığı anlamına gelmez. Kutsal Kitap kesinlikle bizim ve gelecek kuşakların yararı için yazılmıştır. Yine de Kutsal Kitap ne bu kuşak tarafından ne de hedef kitle olarak bu kuşak için yazılmıştır. Bu, Tanrı'dan gelen ve kendi terimleri eşliğinde anlaşılması gereken eski (harika!) bir kayıttır. Kutsal Kitap'ı eski sosyal, tarihi ve evet, hatta dini bağlamına oturtmak ona zarar vermez; aksine, metin bizim gibi kültürel olarak kökeninden uzaklaşmış insanlar için aydınlatılır.


"Bulut Sürücüsü"


Ugaritik metinler boyunca Baal defalarca "bulut sürücüsü" ya da "bulutlara binen" olarak adlandırılır. Bu tanımlama Baal'ın resmi bir unvanı olarak kabul edilmektedir. Hiçbir melek ya da daha düşük bir varlık bu unvanı taşımıyordu. Bu nedenle, İsrail'de bu unvanı duyan herkes bunu bir insan ya da melekle değil, bir tanrıyla ilişkilendirmiştir.

İsrailli peygamberlerin edebi stratejisinin bir parçası, bu iyi bilinen unvanı almak ve bir şekilde Yahve'ye atfetmekti. O halde sadık bir İsrailli için bulutlara "binen" tek bir tanrı vardı: Yehova.


Ugarit / Baal Döngüsü


1)El, yaşlı yüce Tanrı, konseydeki nihai egemendir.

2) El, krallığı Bulut Tanrısı Baal'e bahşeder. Baal, Tanrı Yamm'ı savaşta yendikten sonra.

3) Baal tanrıların kralı ve El'in veziridir. Onun egemenliği sonsuzdur.


Daniel 7

1) Günlerin Kadimi, İsrail'in Tanrısı ateşten, tekerlekli tahtta oturmaktadır (bkz. Hezekiel 1). Ugarit El'i gibi o da beyaz saçlı ve yaşlıdır ("kadim").

2) Günlerin Kadimi Yahve-El, denizden gelen canavar (yamma) yok edildikten sonra bulutlara binen İnsanoğlu'na krallık bahşeder. (İnsanoğlu Yeni Ahitte İsa için kullanılır ve Eski Ahit'te Daniel 7-13'te geçmektedir.)

3) İnsanoğlu'na uluslar üzerinde sonsuza dek sürecek bir egemenlik verilir. Tanrı'nın sağında hüküm sürer.

Bu çarpıcı paralellikler, Eski Ahit'te RAB'den başka ikinci bir şahsın "bulutlarla/bulutların üzerinde" (Aramice'deki edat her iki şekilde de tercüme edilebilir) olarak tanımlandığı tek zaman olduğu göz önüne alındığında özellikle dikkat çekicidir. Yazarın bu "insanoğlu"nu sadece Yahve'ye mahsus bir unvanla tanımlama niyeti, sahnenin Baal literatürünü nasıl takip ettiğinden belliydi! (ana karakteri Baal'in Bulut-Sürücü unvanını taşıdığı edebi döngü)

Daniel'i okuyan Yahudi dinleyiciler bunun ne anlama geldiğini anlamışlardı - Daniel peygamber gökte ikinci bir güçten söz ediyordu - Yahve'nin bizzat yetki verdiği, Yahve düzeyinde ikinci bir varlık. Her ne kadar tanrısallık fikrinin Hıristiyanlığa özgü olduğunu doğal olarak düşünsek de, bu fikrin tohumlarının İbranice Kutsal Yazılarda bulunduğuna dair elimizde kanıtlar vardır. Yahudi yazarlar "ikinci tanrının" baş melek Mikail ya da belki de Cebrail olduğunu düşünmüşlerdir. Hatta bazı Yahudi yazarlar İbrahim ya da Musa'nın o pozisyonu işgal ettiğini yazmıştır! Hıristiyanlar için cevap çok açıktı.

İsa'nın yeryüzündeyken kendisi için en sevdiği unvanın "insanoğlu" olduğu iyi bilinmektedir. Bu terim iki anlama gelir: (1) insan (İsa insan olmaktan hoşlanıyordu!) ve (2) tüm yetkinin verildiği tanrısal figür. İkinci kullanım Matta 26'da, İsa Kayafa'nın (Eski Ahit'i bilen biri) önünde durup çarmıhtaki kaderini yerine getirmeyi beklerken mükemmel bir şekilde belirgindir. Sanhedrin'e kim olduğu konusunda açık bir yanıt vermesi istendiğinde, İsa Daniel 7'den alıntı yaptı: (63) Ama İsa sessiz kaldı. Başkâhin ona, "Yaşayan Tanrı adına sana ant içiyorum, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin, söyle bize" dedi. (64) İsa ona, "Öyle söylediniz" dedi. Ama size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun Gücün sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz."

İsa bu pasajdan alıntı yaparak, açık ve net bir şekilde ilahlık iddiasında bulunuyordu - aslında bulutların üzerinde gezen oydu. Bunun abartılı bir yorum olmadığı Kayafa'nın tepkisinden anlaşılmaktadır: (65) O zaman başkâhin cüppesini yırttı ve şöyle dedi: "Küfrünü dile getirdi. Başka tanığa ne gerek var? Artık onun küfrünü duydunuz."

Bu ifade yalnızca, eğer kişi bulutların üzerindeki binici olduğunu iddia ediyorsa küfürdür. Bu fikir o zamanki Yahudiler için kabul edilebilir olabilirdi, ama Nasıralı İsa'nın ikinci gücün vücut bulmuş hali olduğunu iddia etmesi kabul edilemezdi. Çoğumuzun tuhaf bir yanıt, hatta Kayafa'nın talebinin kasıtlı bir şekilde saptırılması olarak düşünebileceği şey, bunun tam tersidir. İsa daha açık sözlü olamazdı. O, Daniel 7'nin "ikinci tanrısıydı".

Birinci yüzyıldaki Yahudiler bunu çok iyi anlıyorlardı. Kutsal Kitaplarını biliyorlardı. Tanrısal güç fikri bir Hıristiyan yeniliği değildir; İsrail dinine ve Yahudi teolojisine dayanır ve M.S. ikinci yüzyıla kadar Yahudiler için kabul edilebilir bir doktrindir; bu yüzyılda Hıristiyanlığa geçen Yahudilerin İsa'ya tapınmasına tepki olarak hahamlar ikinci güç fikrini inançlı Yahudiler için bir sapkınlık olarak ilan etmişlerdir.

Bundan kim şüphelenebilirdi ki? Ugarit edebiyatının sağladığı bağlamın yardımıyla İbranice Kutsal Kitap'ta Hıristiyan tanrısallık doktrininin başlangıçlarını görebiliyoruz.


What's Ugaritic Got to Do with Anything?
Dr. Michael S. Heiser
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 17-04-2023, 22:19
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

manas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Yahve, Yahudi'lerin Dumuzi'sidir.. Dionysos,Yunan'lıların Dumuzi'sidir.. Baal,Fenike'lilerin Dumuzi'sidir.. Mithra,Pers'lilerin Dumuzi'sidir.. Yani özünde tüm bu tanrılar,aynı tanrıdır ama coğrafya veya kültür bakımından tanrının ismi ve az da olsa işlevi değişmektedir."

yukarıdaki alıntıya katılıyorum ama "tanrı"nın asıl kaynağı nerden gelir, sümerden mısırdan önce ne vardı? tek bir "ana" kaynak olmalı, ordan tüm dünyaya geçmiştir diye düşünüyorum ama ilkel toplumlardan çıkacağını düşünmüyorum.
Hepsinin kökeni nag hammadi scriptures kitabında. İnşallah kısa sürede Türkçeye çevirip isteyenle paylaşacağım. Öyle ilkel falan değil. Bildiğin üst düzey bilgiler var.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 12-07-2023, 17:24
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.492
Standart

M.Ö.3000'lerde Mısır'da erken sülaleler tinit döneminde hayat ve gelişim ruhlarından sayılan HAYTO, Lübnan'daki memleket tanrısıdır.
Levant'taki bu tanrı, ölüp yeniden dirilen bereketle/yaşamla ilişkilendirilen Adonis ile ilişkilendiriliyor.
HAY, diri/yaşayan anlamına geliyor.
Eski ahitte 1.Samuel 14-39'da rab, 'yaşayan' diye lanse edilir.
İsa'nın diri/yaşayan bir tanrı olduğunu söylememe gerek yok.
Kuran'da da 6-95 veya 2-255'de HAY ifadesi DİRİ olarak çevrilir.
Ayrıca Kuran'da HAY ile alakalı toplamda 181 ifade yer almış.
------------
Bakara 255'de Allah için ''hayyul kayyum'' deniyor. Kayyum denilince aklınıza kıyam gelsin. Yani ayakta durmak. Hayy'da diri/canlı anlamında.

Allah'ın ''ayakta'' ve ''diri'' olduğunun altının çizilmesi, ne anlama gelebilir? Ayakta ve diriyse, ''ölü değil'' anlamı çıkmaz mı?
Nisa 157'de İsa'nın ölü olmadığının altı çizilir.!
Mesela Enam 95'de Allah'ın ölüyü diriden ve diriyi de ölüden çıkardığı söylenir.
Ali imran 49'a göre, ölüyü dirilten İsa'dır.!
------------
Kuran'da yahudilerin tanrısı Yahve'nin geçmediğini söylemiştim.
Kuran'da geçen HAY ifadesi, Yahve olabilir mi?

Eğer olursa, ''Allah haydır'' ifadesi ''Tanrı Yahve'dir'' diye okunabilir. Bakalım;

''Günümüz akademisyenleri "YHVH" isminin, arkaik bir form olan הוה‎ (h-w-h)'den, eriller için kullanılan üçüncü şahıs eki "y"nin gelmesiyle İbraniceye היה‎ (h-y-h) geçtiği konusunda neredeyse hemfikirdirler.''
https://tr.wikipedia.org/wiki/YHVH
Wikipedia'nın bahsettiği ''hyh'' veya ''hwh'' ifadesi ''olmak'' veya ''var olmak'' anlamına gelir.

''Kuran'da geçen diri, yaşayan diye çevrilen ''Hay'' ifadesi, aslında ibranice var olmak anlamına gelen hyh ifadesinden kaynaklanmıştır'' diyebiliriz.

Bir alıntı ile yazdıklarımı destekleyeyim. Jules Soury'inin ''İsrail dini'' kitabından;

''Yehova, nefes veya hayat veren, daha sonra da hayat ve varlık veren anlamına gelir.''
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 19-07-2023, 23:33
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Standart Yehova—Kimdir?

Yehova—Kimdir?

BİR 19. yüzyıl kâşifi Henri Mouhot, Kamboçya'da balta girmemiş ormanda ağaçları keserek ilerlerken, karşısına geniş bir hendeğin çevrelediği bir tapınak çıktı. Bu, dünyadaki en büyük dinsel anıt, Angkor Wat'tı. Mouhot, bu yosun kaplı yapının insan işi olduğunu bir bakışta söyleyebilirdi. Kendisi, "eski bir Michelangelo tarafından dikilmiş bu tapınak Yunan ve Roma'dan kalan tüm eserlerden daha heybetli," diye yazmıştı. Yüzyıllarca terk edilmiş ve ihmal edilmiş durumda kalmasına rağmen bu karmaşık yapının bir tasarımcısı olduğundan Mouhot'un kuşkusu yoktu.

İlginçtir ki, yüzyıllar önce yazılmış, hikmet kaynağı bir kitap da benzer bir mantık kullanmıştır: "Her evin bir yapıcısı vardır, oysa her şeyin yapıcısı Tanrı'dır." (İbraniler 3:4, Müjde) Fakat bazıları, ‘doğanın işleyişinin insan yapısı şeylerden farklı' olduğunu söyleyebilirler. Ne var ki, tüm bilim adamları bu itiraza katılmıyor.

ABD Pennsylvania, Lehigh Üniversitesinde biyokimya doçenti olan Michael Behe, "biyokimyasal sistemlerin cansız nesneler olmadığını" kabul ettikten sonra, şunu soruyor: "Canlı biyokimyasal sistemler zekâ ürünü bir tasarım olabilir mi?" O, bilim adamlarının şimdi genetik mühendisliği gibi yöntemlerle canlı organizmalarda temel değişiklikler tasarımladıklarını göstererek devam ediyor. Evet, hem canlı hem de cansız "yapılar" oluşturulabilir! Canlı hücrelerin mikroskobik dünyasını araştıran Behe'nin dikkatini, işlevleri açısından birbirine bağımlı bileşenler içeren, şaşırtıcı şekilde karmaşık sistemler çekti. Vardığı sonuç nedir? "Hücreyi, yani yaşamı moleküler düzeyde inceleme yönündeki çabaların birikiminden çıkan sonuç, yüksek sesli, net, keskin bir haykırıştır: ‘Tasarım!'"

Öyleyse, tüm bu karmaşık sistemlerin ardındaki Tasarımcı kim?

Tasarımcı Kim?

Bu sorunun cevabı daha önce sözü edilen, eski devirlerde yazılmış hikmet kaynağı bir kitap olan Mukaddes Kitapta bulunuyor. Mukaddes Kitap, giriş sözlerinde tüm şeyleri kimin tasarladığıyla ilgili soruyu olağanüstü bir sadelik ve netlikle yanıtlıyor: "Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı."—Tekvin 1:1.

Ancak Yaratıcı, Tanrı olduğu söylenen başka varlıklardan ayırt edilmek üzere, Kendini eşsiz bir adla tanıtır: ‘Gökleri yaratmış, yeri ve ondan çıkanları sermiş olan; yer üzerinde kavme soluk veren Yehova Tanrı şöyle diyor . . . ' (İşaya 42:5, 8) Evet, Yehova, evreni tasarımlayan, yeryüzündeki erkek ve kadınları yaratan Tanrı'nın adıdır. Öyleyse Yehova kimdir? Nasıl bir Tanrı'dır? Neden onu dinlemeliyiz?

Adının Önemi

Her şeyden önce, Yaratıcının adı olan Yehova ne anlama gelir? Mukaddes Kitabın İbranice yazılan kısmında bu ad, İbranice dört harfle (יהוה) belirtilir ve yaklaşık 7.000 kez geçer. Bu ad, İbranice havaʹ ("olmak") fiilinin ettirgen biçimi olarak görülür ve "O, Olmaya Neden Olur" anlamına gelir. Başka sözlerle, Yehova amaçlarını yerine getirmek üzere ne olmaya gerek duyuyorsa, hikmetle, Kendisinin O olmasını sağlar. Örneğin O, vaatlerini yerine getirmek üzere, Yaratıcı, Hâkim, Kurtarıcı ya da Hayatın Sürdürücüsü olur. Ayrıca, bu İbranice fiilin bir şekli de gerçekleşme sürecinde olan bir eylemi belirtir. Bu gösteriyor ki, Yehova hâlâ Kendisinin, amaçlarının gerçekleştiricisi olmasını sağlamaktadır. Evet, O yaşayan bir Tanrı'dır!

Yehova'nın En Belirgin Nitelikleri

Mukaddes Kitap, vaatlerinin gerçekleştiricisi olan bu Yaratıcı'yı çok sıcak biri olarak tanıtır. Kendi ayırt edici niteliklerini Yehova şu sözlerle ortaya koymuştur: "Yehova, Yehova, çok acıyan ve lûtfeden, geç öfkelenen ve inayeti ve hakikati çok olan, binlere inayetini (sevgi dolu inayetini) saklıyan, haksızlığı ve günahı ve suçu bağışlıyan" bir Tanrı. (Çıkış 34:6, 7) Yehova, sevgi dolu inayet Tanrısı olarak tanımlanmıştır. Burada kullanılan İbranice sözcük "vefalı sevgi" olarak da çevrilebilir. Yehova Kendi sonsuz amacını gerçekleştirirken, yarattığı varlıklara sevgi göstermeye vefayla devam eder. Böyle bir sevgiyi takdir etmez misiniz?

Yehova ayrıca geç öfkelenir ve suçlarımızı bağışlamakta çabuk davranır. Hata bulmaya çalışmayan, bağışlamaya istekli böyle bir kişiye yakın olmak insana mutluluk verir. Ancak bu, Yehova'nın kötülüğe göz yumduğu anlamına gelmez. Kendisi şunu bildirdi: "Ben, RAB, adalet severim; fesatla soygunculuktan nefret ederim." (İşaya 61:8) Adalet Tanrısı olarak O, kötülüklerinde arsızca direten günahkârlara sonsuza dek göz yummayacak. Bu nedenle, Yehova'nın dünyadaki adaletsizliği uygun gördüğü zamanda düzelteceğinden emin olabiliriz.

Sevgi ve adalet nitelikleri arasında kusursuz bir denge sağlamak hikmet gerektirir. Yehova, bize karşı davranışlarında bu iki niteliği harika bir şekilde dengeler. (Romalılar 11:33-36) Elbette, O'nun hikmeti her yerde görülebilir. Doğadaki harikalar buna tanıklık eder.—Mezmur 104:24; Süleymanın Meselleri 3:19.

Bununla birlikte, hikmete sahip olmak yeterli değildir. Yaratıcı, düşündüklerini eksiksiz şekilde yerine getirmek için tam bir kudrete de sahip olmalıdır. Mukaddes Kitap O'nun kudretli bir Tanrı olduğunu şöyle açıklıyor: "Gözlerinizi yukarı kaldırın, ve görün, bunları kim yarattı; o ki, bunların ordusunu sayı ile çıkarır; . . . . kudretinin büyüklüğünden ötürü, ve kuvvetinin zoru ile onlardan hiç biri eksilmez." (İşaya 40:26) Yehova'nın, "kudretinin büyüklüğü" ile iradesini yerine getirebileceğine kuşku yoktur. Böyle nitelikler sizi Yehova'ya yaklaştırmaz mı?

Yehova'yı Tanımanın Yararları

Yehova dünyayı ‘boşuna yaratmadı,' Kendisiyle anlamlı bir ilişki içindeki insanlar ‘üzerinde otursun diye ona şekil verdi.' (İşaya 45:18, Tekvin 1:28) O, yeryüzünde yarattığı varlıklara ilgilenir. Kendisi insanlığa cennette, bahçe benzeri bir yuvada mükemmel bir başlangıç sağlamıştı. İnsanlar ise, bu yuvayı harap ediyorlar ve Yehova bundan hiç memnun değil. Bu nedenle Yehova, adının anlamıyla uyumlu olarak, insan ve Yer'le ilgili başlangıçtaki amacını tamamlayacaktır. (Mezmur 115:16; Vahiy 11:18) O, Kendi itaatli çocukları olarak yaşamaya istekli olanlar için, yeryüzünde Cenneti yeniden oluşturacaktır.—Süleymanın Meselleri 8:17; Matta 5:5.

Mukaddes Kitabın son kısmı, Cennette tadabileceğimiz yaşamın niteliğini şu sözlerle anlatır: "Gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmıyacak; çünkü evelki şeyler geçtiler." (Vahiy 21:3, 4) İşte bu, Yehova'nın sizin tatmanızı istediği gerçek yaşamdır. Yehova gerçekten de iyiliksever bir baba gibidir!
Saygılar

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 21-07-2023, 18:01
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şuanda  online konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.644

Onur Üyeliği 

Standart

manas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Yahve, Yahudi'lerin Dumuzi'sidir.. Dionysos,Yunan'lıların Dumuzi'sidir.. Baal,Fenike'lilerin Dumuzi'sidir.. Mithra,Pers'lilerin Dumuzi'sidir.. Yani özünde tüm bu tanrılar,aynı tanrıdır ama coğrafya veya kültür bakımından tanrının ismi ve az da olsa işlevi değişmektedir."

yukarıdaki alıntıya katılıyorum ama "tanrı"nın asıl kaynağı nerden gelir, sümerden mısırdan önce ne vardı? tek bir "ana" kaynak olmalı, ordan tüm dünyaya geçmiştir diye düşünüyorum ama ilkel toplumlardan çıkacağını düşünmüyorum.
Kaynak Hindistan.

Sümerler biraz farklı ancak ortak coğrafyalardan geldikleri (Hindistan, Doğu Asya) düşünülebilir ve insanlığın neolotik çağa geçişi, göçler, belirli merkezlerden yayıldı, dolayısıyla kültürleri, inançlarıyla...

Mısır, Yunan vb. bu medeniyetlerin temelinde Hindistan coğrafyası yatar. Ortadoğu için belirleyici olan Hindistan göçmenleri, keşişler, rahipler, tüccarlar(yani ticaret de)... Oralardan ne getirdilerse, geldikleri coğrafyalarda harmanlandı -Hindistan'dan yayılan inanç biçimlerini, merkezi yönetimlerin, krallıkların vb. buna bağlı olarak değişen eski inançların ilk mayası, hamuru gibi düşünülmeli.
Neolotik çağ bir anda yerleşik hayata, merkezi yönetimlere geçişi temsil etmez, bu bir süreçtir. O sebeple neolotik süreçlere göre, görece daha gelişmiş coğrafyalar, neolotik sürece göre daha ilkel evrelerde olan bölgelerde kolayca üstünlük sağladılar. Örneğin Sümerler, Mısırlılar, Hititler, Yunanlar vb. hiç birisi de bulundukları coğrafyanın yerlisi değildirder ve İran üzerinden Hindistan -salt coğrafya değil etkilenilmiş-etkilemiş kültür olarak da) çıkışlıdırlar...

Çin, Ural-Altay etkileri de vardır elbette, ancak ortadoğu açısından baskın değildir. (yer, yer yaşam biçimleri olarak etkisini göstermiştir)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:11 .