Bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim
Evrenle ve Bigbabg ile ilgili müthiş bir kaynak
Umarım sizlerde katkıda bulunursunuz
EVREN GENİŞLİYOR MU ?-1
Büyük Patlama çerçevesinde çalışan tüm evren modelleri evrenin genişlediğini savunmaktadır. Uzay gerçekten genişliyor mu? Biliminsanları bu sonucu hangi gözlemsel gerçekten çıkarıyorlar? Bu soruların yanıtlarına aşağıda değineceğiz. Evrenin genişlediğinden son derece emin olan Büyük Patlamacı evrenbilimcilerin sıkça kullandıkları savsözleri: “ Kuazarlar en uzak gök cisimleridir. Ne denli uzağa bakarsak zamanda da o denli geriye, başlangıca gideriz” biçimindedir. Bugün birinci tümcenin doğruluğuna ilişkin çok ciddi kuşkular duymayı haklı gösterecek gözlemsel veriler bulunmaktadır. İkinci tümceninse yarısı doğru yarısı yanlıştır! “ Ne denli uzağa bakarsak zamanda da o denli geriye gideriz”. Bu tümce doğru. Işığın boşluktaki hızının sabit ve bilgi taşımada erişilebilecek en büyük hız olduğunu gözlem ve deneylerden biliyoruz. Işık boşlukta bir saniyede 300. 000 km yol kateder. Diğer bir deyişle, 1 saniye ≡300. 000 km denkliği doğrudur. Bu denklik bağıntısı, fiziğin homojenlik ilkesini çiğnedi demeyin ! Bilindiği gibi fizik, eşitliklerin veya denkliklerin heriki yanında yeralan fiziksel niceliklerin fiziksel boyutlarının aynı olması konusunda son derece dikkatlidir. Einstein’ ın Görelilik kuramında c = 1 alınır. Bu eşitlik, L / T = 1 ⇒L = T anlamına gelir. Yani, uzunluk (L) demek zaman (T) demektir! Einstein zamanı işte böyle “uzaysallaştırmıştır”; zamanın 4. Boyut olarak alınması böyle bir usa vurmayla gerçekleşmiştir. “Zamansız” Einstein bu nedenle, “ Zaman bir ilüzyondur” demiştir. Diğer yandan Einstein’ın alan denklemlerinin çözümü evrenin dinamik “tarihçesini” verir; yani, evrenin R yarıçapının t zamanıyla nasıl değişeceğini anlatmaya çalışır.
Yukarıda ‘doğru’ olarak belirlediğimiz tümcenin işaret ettiği sonuçlara değinerek diğer tümceye geçelim. Çok çok çok 300. 000 km’ ler, çok çok çok saniyeler demek olacağından, “ ne denli uzağa bakarsak zamanda da o denli geriye gitmiş oluruz”. Ancak, ‘zamanda geriye gitmek’ niçin ‘başlangıca’ yaklaşmak anlamına gelsin? Zamanda bir başlangıç olduğuna ilişkin elimizde gözlemsel - bilimsel veriler var mı? Hubble ilişkisini kuazarlara uyguladığımızda evrenin genişlediğini savunamayacak duruma geldiğimizi göreceğiz.
Uzay, zaman ve erkenin bir başlangıcı olduğuna ilişkin iki gözlemsel sonuç bulunmaktadır: 1) Hubble ilişkisi. Bu ilişki, Sb türü sarmal kollu gökadalar içinde kırmızıya kayması 0.5 e dek olan gökadalar için saptanmış olan bir ilişkidir. İlişkiyi tüm gökcisimlerine dek uzatmanın olanaksızlığına değineceğiz; ve 2) Termodinamiğin II. Yasası.
Bu yazının konusu Hubble ilişkisi ve Hubble ilişkisini kuazarlara uygulayarak Big Bang modelinin temellerini sorgulayanların başına gelen “felaketler” olduğundan termodinamiğin II. Yasasına değinip geçelim. Entropi yasası olarak da bilinen bu yasa, “ Çevresiyle ısı, erke (Enerji), madde, bilgi, vb. alış verişinde bulunmayan kapalı dizgelerdeki fiziksel süreçlerde entropi ya sabit kalır ya da artar. Eğer entropi artıyorsa sürece tersinemez süreç denir. Dizge giderek termodinamik denge durumuna yaklaşır; öyle ki, dizge en sonunda ‘ısı ölümüne’ ulaşır “.
Düne değin evrensel bir yasa olarak sunulan II. Yasa diğer adıyla Entropi yasası doğada kendiliğinden ortaya çıkan süreçlerde özgür ve kullanılabilir erke(Enerji) nin daima azaldığını savunur.
Kötümser varoluşçu felsefeye veya yazgıcı dinlere destek olarak kullanılan bu yasanın geçerlilik sınırlarını iyi çizmek gerekiyor. Evrende gerçek anlamda ‘kapalı dizgelerin’ olmadığı gerçeğini bir yana bırakırsak, günümüzün popüler paradigması olan Kaos kuramı termodinamiğin II. Yasası’nın geçerlilik sınırlarını çok güzel çiziyor ve bizi bu tarihsel ve mantıksal tuzaktan kurtarıyor. Analitik olarak çözülebilen denge dışı dinamik dizgeler kaostan düzenin doğabileceğini kanıtlamışlardır. Bu kanıtlar, fizik, kimya, gökbilim, biyoloji ve toplumsal bilimler alanından çok çeşitli örnekleri içermektedir. Karmaşadan düzenin doğması demek, dizge II. Yasanın geçerlilik sınırlarının dışında demektir. İçersinde entropi üreten ancak ürettiği entropiyi dizgenin dışına atabilen yapılara erke tüketici yapılar ( dissipative structures ) denir. Bu yapılar, örgütlenmelerinin önünde engel oluşturan entropinin dış satımını çok etkin bir biçimde yapabilmektedirler. Böylece giderek daha üst düzeyde örgütlenebilirler. İşte insan, işte canlılar, işte insan toplumları, işte Benard hücreleri, vb. Bu konunun ayrıntıları bir başka toplantının konusu olabilir.