Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 23-11-2018, 16:02
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

Turdur;bildiğin anlamda bu insanların yaratıcıya veya ahirete inanması diye bir şey yok..Mesela tasavvufta şöyle bir tanım yapılmış;
Tasavvuf düşüncesinde, yaratanla yaratılanın tek kaynaktan geldiğini ve "bir" olduğunu savunan görüştür.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sufi_metafizi%C4%9Fi
Bu işte BİR olma konusu,salt tasavvufa ait değil..Gnostiklerde de bu böyle,antik Yunan'da Platon'dan sonra da böyle..Gnostizmde nasıl olduğunu,daha önce yazmıştım;
Gnostik inisiyasyonun hedefi aşağı kendiliği yüksek kendilik ile birleştirmek idi.Çünkü aydınlanmak bunlar bir hale geldiğinde gerçekleşir.Tomas incili 22.ayet-İsa onlara dedi;''İkiden bir yaptığınızda ... krallığa gireceksiniz.''Tomas incili 106.ayet-''Siz ikiyi bir kılarsanız insanoğlu olursunuz ve ey dağ ileri git derseniz,o ileri gider''
https://turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=39113
Felasife;bugün Müslümanlar Kabe'de ay tanrıçasına dua ediyorlar ve bu ay tanrıçası,aynı zamanda ana tanrıça ve bu ay/ana tanrıça,aynı zamanda tanrı..Yukarıdaki yazımdan böyle bir sonuç çıkarabilirsiniz..Dileyen de kanıtları ile gelir,bu yazdıklarıma itiraz eder..
Yani,aslında ''kaybolma'' diye bir şey yok..Herşey gözümüzün önünde ama bize farklı bir şey gösterilmeye çalışılıyor..Var olan tanrıça tapımı,zaman içinde evrime uğruyor ve bugünkü haline dönüşüyor..Gelecekte de farklı bir hale dönüşecek..Din de,tıpkı insan gibi evrim geçirir..Bunu anladığımız zaman,dinleri daha iyi analiz edebiliriz..

Siz Arabi'nin mecaz/alegori kullanarak yazdığını biliyorsunuz ve buna rağmen Mekke'de gördüğü Nizam'ın,aslında başka bir şey olamıyacağını söylüyorsunuz..Bu ''paradoks'' işte..Madem bu adam yazdıklarına farklı bir anlam katarak yazıyor,o halde niye yazdıklarını olduğu gibi anlıyalım?Oryantalistler,bunu bilmiyor mu?Hepimizden iyi biliyorlar..Bu yüzden işte,Arabi'nin gördüğü kızın,aslında o coğrafyadaki tanrıça inancıyla bağlantısını kurup,buradan Sophia'ya ulaşıyorlar..
Burada bir yorum yok,subjektif bir çıkarım yok,bir kötü niyet yok..Eldeki verilerle,sonuca ulaşma var..

Hadi Nizam konusunda yanılıyoruz diyelim..Arabi niye,Kabe'yi 7 kere tavaf etti?Bunu nasıl açıklarız?7 rakamı inanılmaz önemli bir rakam ve tarihi çok eski..Sümer'den önce de kullanılmış bir rakam bu..Sümer'de İnanna'nın 7 kapıdan geçtiğini belirttim..Bu veri çok çok önemli..Kapılardan geçip,kardeşi ALLATU ile karşılaşıyor..Bu yeraltı tanrıçasının ismi de,zamanla bugünün müslümanların mabudunun ismine dönüşüyor işte..Hiç sağa sola meyletmeden,tasavvufta 7 rakamı var mı diye bakalım?Evet,var..
Tasavvufta 4 kapı ve 3 makam var deniyor;
http://www.islamveihsan.com/tasavvuf...-uc-makam.html
Bir yerde de nefsin 7 derecesi var deniyor;
https://islamdergisi.com/genel/nefsin-yedi-derecesi/
Bu 7 konusunda ''sayıların gizemli'' isimli kitapta,şahane açıklamalar var..Sufizmle ilgili veriler de var orada..

Yani objektif bir gözle bakarsak,sufizm ve bu inançla bağlantılı gnostisizm/paganizm gibi inançlar,Sümer dininden kaynaklanır ki;dediğim gibi Sümer'in de bir öncesi var ama o kadar geriye gitmeye gerek yok..

Bugün hâlâ tasavvufla uğraşan insanlar var..Gnostik insanlar var..Yalnız sayıları,geçmişe göre az işte..Bu azlığın nedeni,hem bu insanların Dünya'yı ''kötü'' görmeleri ki,bu insanların doğal seçilimle elenmelerine neden olur,hem de bu insanlara yapılan şiddettir..

Doğru bakılırsa,bu inananların,inançlarını doğru bir şablona oturttukları da görülebilir..Mesela kötülük problemi denilen şeyi,bu insanlar çözmüşlerdir ama bugünün literalist dindarları,bu problemi izah edemiyorlar..Edemezler çünkü..Çünkü inançları buna engel..!

Sevgili felasife;konudan çekilmenize gerek yok..Salmam sizi

Sizin vasıtanızla birşeylerin üstünden geçiyoruz,birşeyler okuyoruz..Bakın bir incil ayeti daha yazayım..Çok anlamlı bir ayet,hem gnostisizmle,hem de tasavvufla alakalı bir ayet;

Luka 8.1-2-3;Bundan kısa bir süre sonra İsa, on iki öğrencisiyle birlikte köy kent dolaşmaya başladı. Tanrı'nın Egemenliğini duyurup müjdeliyordu.Kötü ruhlardan ve hastalıklardan kurtulmuş olan bazı kadınlar, içinden yedi cin çıkmış olan Mecdelli denilen Meryem, Hirodes'in kâhyası Kuza'nın karısı Yohana, Suzana ve daha birçokları İsa'yla birlikte dolaşıyordu. Bunlar, kendi olanaklarıyla İsa'ya ve öğrencilerine yardım ediyorlardı.
7 kere tavaf demek,arınma demektir,Dünya'dan kopma demektir..Buna marifet mi dersiniz,gnosis mi,orası önemli değil..
Arabi 7 kere döndü ve maddi alemden koptu/arındı ve manevi alemin sahibi/zekası/zihni diyebileceğimiz tanrıça Sophia'yı gördü veya arınma sonrası Sophia haline dönüştü..Burada Sophia dediğimiz şey de,bakire ay tanrıçası Meryem işte..
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 24-11-2018, 01:38
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Guzel konu olmus.
Sophia bilgi'dir yalniz, ay tanricasi filan degildir. Dogal olarak bilgi'ye tapilmaz, sadece kesfedilir bilinir. Felsefede de benzerdir, felsefe tasi bahsi vardir mesela, donusturme sanati. Ancak bilgi'ye iliskindir, oyle tanrica vs. barindirmaz ve disi(kadin) ile eslestirilir cunku canlidir, evrilir, guncellenir.

Ay tanricasi bahsi ise baska bir konu.
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 25-11-2018, 03:26
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Felasife;bugün Müslümanlar Kabe'de ay tanrıçasına dua ediyorlar ve bu ay tanrıçası,aynı zamanda ana tanrıça ve bu ay/ana tanrıça,aynı zamanda tanrı..
Araplar hiç bir zaman iyi putperestte olmamışlar ki sonradan olsunlar, aslında din onlar için bir kaç gömlek büyük bir şeyde denilebilir.
İyi putperest olmayınca İslam'ın da onun devamı olabileceğini anlayamadılar, "İslam, putperest versiyon 2 dir."
Fakat onlar geçmişi tamamen sildiler, kavramları bile tamamen başka anlama evirdiler. Önce ki sayfada verdim Sufiler, "din putperestliktir" demişler mesela, bunu edebi olarakta nakış gibi işlemişler. Bu laf olsun diyede değildir, altı doludur bu sözün, ama bunu bugün anlayacak kişi sayıda yok gibi bir şeydir, hatta rahatlıkla yoktur bile diyebilirim, bilen bir kaç kişide denizde damladır nihayetinde.
Hasılı olay başka bir şey olmuş gitmiş, yani işin zor.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Var olan tanrıça tapımı,zaman içinde evrime uğruyor ve bugünkü haline dönüşüyor..Gelecekte de farklı bir hale dönüşecek..Din de,tıpkı insan gibi evrim geçirir..Bunu anladığımız zaman,dinleri daha iyi analiz edebiliriz..
Evrilme önemli tabii.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Siz Arabi'nin mecaz/alegori kullanarak yazdığını biliyorsunuz ve buna rağmen Mekke'de gördüğü Nizam'ın,aslında başka bir şey olamıyacağını söylüyorsunuz..Bu ''paradoks'' işte..Madem bu adam yazdıklarına farklı bir anlam katarak yazıyor,o halde niye yazdıklarını olduğu gibi anlıyalım?
"Bizim kitaplarımızı bizden olmayanlar okumasın, zarar görürler" diyor bu adam. Öncesinde de olsa kendi söylerdi diyorum, çünkü bu adam öyle evrensel biri değil.
Hiç öyle ne Yahudilere, Hristiyanlara ne de felsefecilere çatmaz, onlarla hiç işi yoktur, çok azdır onları muhatap aldığı, hatta İslamcıları bile çok hedef almaz.
Adam kendi işine bakıyor yani, zaten yazdığı şeylerde keşf, keramet, aşk sevgi, sırlar, kehanet gibi şeyler.
Adamın hedefi belli, Sufiler, onlar için yazıyor yani.

Farklı anlama gelince, Sufiler de farklı farklı elbet, o yüzden bu yola baş vuruyor, yoksa herkese göre değil, o Sufilere göre böyle yapıyor.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Oryantalistler,bunu bilmiyor mu?Hepimizden iyi biliyorlar..
Ne kadar bilirler, bilmezler orasını bilmem, belli ki bir sıkıntı var ortada, belki bunu sırf iyi niyetlerde yapıyorlardır ama bu onlara ne fayda eder bilemem. Ben de anca bildiğimi gördüğümü söylüyorum.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hadi Nizam konusunda yanılıyoruz diyelim..Arabi niye,Kabe'yi 7 kere tavaf etti?Bunu nasıl açıklarız?7 rakamı inanılmaz önemli bir rakam ve tarihi çok eski..Sümer'den önce de kullanılmış bir rakam bu..Sümer'de İnanna'nın 7 kapıdan geçtiğini belirttim..Bu veri çok çok önemli..Kapılardan geçip,kardeşi ALLATU ile karşılaşıyor..Bu yeraltı tanrıçasının ismi de,zamanla bugünün müslümanların mabudunun ismine dönüşüyor işte..Hiç sağa sola meyletmeden,tasavvufta 7 rakamı var mı diye bakalım?Evet,var..
Tasavvufta 4 kapı ve 3 makam var deniyor;
http://www.islamveihsan.com/tasavvuf...-uc-makam.html
Bir yerde de nefsin 7 derecesi var deniyor;
https://islamdergisi.com/genel/nefsin-yedi-derecesi/
Bu 7 konusunda ''sayıların gizemli'' isimli kitapta,şahane açıklamalar var..Sufizmle ilgili veriler de var orada...
İşte bu gibi şeyler yüzünden Sufilik yer altına indiya.
Oyuncak değildi o!
Sayıları, makamları, mevkileri, halleri insanlar bişi zannettiler. Sufizm bişi olmak yolu değil, öyle bir vaadi yok, hiç bir zamanda olmadı.
4 kapı 3 makama varınca ne oluyormuş? Merak ettim. Tuzaklar bunlar, çocuğun eline oyuncak verip onu oynatmak, vakit geçirtmeler. Onlarda oyalanıyorlar, seviniyorlar belli ki.

Dervişlik olaydı tac ile hırka.
Bizde alırdık otuz ila kırka.
Yunus

Tabii dışardan bakan bunları bilmez, haliyle linklerde yazılanlar delil gibide olabilir, ama benim açımdan boştur.
Arabi de bunu iyi biliyor, hatta adamın "Makamlardan kurtuluş" diye bir bölümü bile var.
Neyse bu mesele teferruatlı ama şunu da diyeyim, Arabi için sayılarda, harflerde önemlidir, harfler için bile mesela "canlı" onlar der, onlarında insanlar gibi bir ümmet olduğundan filan, ciddi ciddi bahseder.
Arabi böyle biri işte.
Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yani objektif bir gözle bakarsak,sufizm ve bu inançla bağlantılı gnostisizm/paganizm gibi inançlar,Sümer dininden kaynaklanır ki;dediğim gibi Sümer'in de bir öncesi var ama o kadar geriye gitmeye gerek yok...
Burada pek bilinmeyen bir şey daha var ki, o da Sufizm, Şamanlık versiyon 2 dir.
Onunla arasında ciddi bağları var, tabi bu da benim görüşüm.
Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bugün hâlâ tasavvufla uğraşan insanlar var..Gnostik insanlar var..Yalnız sayıları,geçmişe göre az işte..Bu azlığın nedeni,hem bu insanların Dünya'yı ''kötü'' görmeleri ki,bu insanların doğal seçilimle elenmelerine neden olur,hem de bu insanlara yapılan şiddettir...
Sufizm aslında kötü görmez, "her şey merkezinde" der ki bu onu daha anlaşılmaz kılar.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili felasife;konudan çekilmenize gerek yok..Salmam sizi
Zor biriyimdir, eski kafayımdır, kafama yatmıyorsa asla kabullenmem, gel sen sal beni.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Arabi 7 kere döndü ve maddi alemden koptu/arındı ve manevi alemin sahibi/zekası/zihni diyebileceğimiz tanrıça Sophia'yı gördü veya arınma sonrası Sophia haline dönüştü..Burada Sophia dediğimiz şey de,bakire ay tanrıçası Meryem işte..
Arabi gençken bir hal yaşıyor.
Babası Endülüste hatırı sayılır bir aristokrat, birinin evine davete gidiyorlar, Arabi'ye davet esnasında bir daral geliyor ve kendini dışarı atıyor, sonra bir çoban görüyor ve çobanla elbiselerini değiştiriyor, sonra beraberce şehir dışında ki mezarlığa gidiyorlar, çoban gidiyor.
Arabi orada boş bir mezara giriyor, 4 gün kalıyor, ona ne olduysa orada oluyor, ve oradan çıkıp tekrar evine geldiğinde herkesler şaşırıyor, zira Arabi bam-başka biri olmuş çıkmış.
Yoksa okumayla, tahsillerle filan Arabi bir şeyler olmuyor.

O zamanları yazdığı ile ömrünün son demlerinde yazdığı arasında, pek bir fark yoktur Arabi'nin, o yüzden Arabi şu oldum bu oldum der bazı yerlerde, bu bana pek inandırıcı gelmez, çünkü o zaten onu olmuştur.
Öteki türlü sonradan bir şeyler olsaydı, yazdıkları bir birini tutmazdı.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 14-02-2019, 18:08
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

Konuda İbni Arabi'den bahsetmiştik..Hem konuya katkı bağlamında,hem de Arabi'nin görümü hakkında daha net bir şeyler anlayabilmek adına,daha önce not aldığım,3 kitaptan alıntı yapacağım..

Mitolojideki anne arketipinin bazı örnekleri kahramanın ya da mitolojik karakterin bir anneyle, büyükanneyle, üvey anneyle veya bu tür bir bağ içinde bulunduğu bir başka kadınla olan doğrudan ilişkisine öncelik tanıyabilir. Bunun dışında, bir de şeklî anneler vardır; tanrıça,tanrı'nın anası,bakire ve Sophia gibi. Demeter ve Kore mitlerinde olduğu gibi anne bazen bir genç kız, bazen de sevilen olarak görünebilir. Ayrıca şeklî anne kurtarılma özlemimizin simgesi olabilir;
içimizdeki tanrıça-Manuella Dunn Mascetti

1201'de, Kabe'nin çevresinde dönerken, Muhiddin Arabi kendisinde büyük ve kalıcı etki yaratan bir görüm gördü. Nizam adlı genç bir kız görmüştü; kız göksel bir hale ile çevriliydi ve Muhiddin onun Sophia'nın, tanrısal Bilgeliğin vücut bulmuşu olduğunu anladı. Bu tecelli, eğer felsefenin akılcı tartışmalarıyla sınırlı kalırsak bizim Tanrı'yı sevmemize olanak olmadığını anlamasına yaradı. Felsefe Allah'ın aşkınlığını vurguluyor ve bize hiçbir şeyin O'na benzemediğini anımsatıyordu. Böyle yabancı bir Varlığı nasıl sevebilirdik? Ancak yaratıklarında gördüğümüz bir Tanrı'yı sevebiliriz; Futübatü 'l-Mekkiye 'de şöyle açıklıyor: "bir varlığı güzelliği için severseniz, sevdiğiniz Tanrı'dan başkası değildir, ·çünkü O Güzel Varlık'tır". "Böylece bütün yönleriyle, sevginin amacı yalnızca Tanrı'dır".
Kelime-i Şahadet bize Allah'tan başka gerçek ilah olmadığını anımsatır. Sonuç olarak, O'ndan başka güzellik de yoktur. Tanrı'nın kendisini göremeyiz ama Nizam gibi, yüreklerimize sevgi esini veren, kendisini göstermek için seçtiği yaratıklarda O'nu görebiliriz. Gerçekten de mistik, Nizam gibi bir kızın gerçekten ne olduğunu görmek için kendi kutsallığını kendisi yaratmakla görevliydi. Sevgi özünde görünmez kalan bir şeye duyulan özlemdi; insani sevgimizin bu kadar hayal kırıklığı doğurması bundandı. Nizam "araştırmamın nesnesi, benim umudum ve Saf Meryem oldu". Divan'ın girişinde açıkladığı gibi:
Bu çalışmam için oluşturduğum mısralarda tanrısal esinlere, ruhsal ziyaretlere,meleklerin Zeka dünyasıyla bizim dünyamızın karşılıklarına başvurmayı hiçbir zaman bırakmadım. Bunu yaparken her zamanki simgelerle düşünme usulüme dayandım; çünkü görünmeyen dünyanın şeyleri beni gerçek dünyanınkinden daha çok çekiyor ve çünkü genç kız neden söz ettiğimi çok iyi biliyor.
Yaratıcı imgelem Nizam'ı Tanrı'nın avatarına dönüştürmüştü.
Tanrının tarihi-Karen Armstrong

İlk sufilerin çoğu namaz, oruç ve hac ibadetlerini yerine getirmiştir, aksi halde tüm tasavvufi eğitim faydasız ve anlamsız olurdu. Pek çoğu sık sık hacca gitmiştir; velayetname yazarlarına inanacak olursak yedi kez hacca gidenler bile vardır. İlahi ruhun gerçek tahtının, taştan yapılmış Kabe değil, müminin kalbinin Kabe'si olduğunu , Allah'ın burada, yolun sonuna varmış olanlara kendisini göstereceğini biliyorlardı.
Hakkı arar isen kalbinde ara
Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir
diyen Yunus Emre , pek çok çağdaşının ve takipçisinin inancını dile getirmiştir. Bununla birlikte hac, sufi hayatının merkezi olmuştur ve Mekke yalnızca, sufilerin buluşup sohbet ettiği bir yer değil, aynı zamanda birçoğu için, ilham aldıkları, Hakk'ın kendilerine tecelli ettiği bir yerdir.
İslamın mistik boyutları-annemarie schimmel
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 16-02-2019, 19:34
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

Şu videoyu eklemeyi unutmuşum..Konuda yazdıklarımı okuyup,şu videoyu da izlerseniz,ne demek istediğimi daha net anlayabilirsiniz..
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 04-03-2019, 04:37
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Aha! Sophia yenge gene çıkmış ortaya

Dişi arayışı veya sevgi arayışı hiç bitmeyecek galiba. Neyse Arabi'nin Nizam meselesini şurada bahsetmiştim (#39) orada da dediğim gibi bu Arabi'nin bir kurgusu olarak duruyor, nihayetin de o bir kalem ustası tabii, yazmışta yazmış.

İşin aslı orada ki meseleyi anlamaktan ziyade Sufileri anlamaya çalışmak gerekir, devir şeriat devri tek bir sözünüzle başınız gider, zaten çoğunun da gitmiş, böyle bir ortamda siz sözlerinizi açık açık mı söylersiniz? yoksa gizler veya remiz/rumuz ile mi söylersiniz?

Sufizmin kendi "özel" dili vardır! Halleri vardır, makamları vardır, vardır da vardır.

Bunu bilmek gerek, bu çeviriyle filan olacak bir şey değildir, Yunus gibi en mülayim bir Sufinin bile başına Molla Kasım dikilmişse, o bile sözlerini açık açık söylemedi! Arabi de söylemedi! hiç biri de söylemedi.
Sözde mana vardır, mana da söz yoktur, öyleyse söylediğimden rûcû ettim. İbni Arabi

Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz.
Yunus
Hal böyle iken, onların yazdıklarından bir takım anlamlar çıkartmaya çalışmak, kendine yontmak boşa yorulmaktır.
Zaten bizden olmayanlar kitaplarımızı okumasın da dediler, ama tabii kimse de buna itibar etmedi. İnsanlar arıyorlar bakalım, ara ara nereye kadarsa oraya kadar arayacaklar.

Aslında Sufilerin o kitapları hep toplatılsa çok iyi olur, insanlığa büyük hizmet olur, zaten Sufilik kitapla da olmaz, Usta/Çırak işinde kitap tam bir kel alakadır, eninde sonunda Sufizm de kitaplar zaten atılır.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 06-03-2019, 10:05
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Mahmud abi araniyor. Sophia ile beraber Mahmud-u makam'a cikilacak Mahmud abi araniyor. Gelin arabasinda Ahmet Sezgin'den Bahcelerde Fil Bahri caliyor.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 14-05-2019, 17:20
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

Konuyla ilgili bir kaç şey daha yazmak istiyorum..Önce bir alıntı yapayım..Alttaki alıntıyı bir doktora tezinden yaptım..Tezin başlığı ile arama motorunda aratırsanız,teze ulaşabilir,pdf'sini indirip okuyabilirsiniz..

BATI’DA İSLAM TARİHİNİN ERKEN DÖNEMİNE İLİŞKİN FARKLI METODOLOJİK YAKLAŞIMLAR: JOHN WANSBROUGH, MICHAEL COOK - PATRICIA CRONE ve LAWRENCE I. CONRAD ÖRNEGİ
(DOKTORA TEZİ)

Arap fatihler tarafında bir taraftan Yahudi ve Hıristiyanlıktan bağımsız kimlik inşâ edilirken, diğer taraftan Hz. İbrahim’i ortak payda yapıp Yahudilik ve Hıristiyanlıkla bağlar koparılmamaya da çalışılmıştır. Araplar yine de bağımsız dini bir topluluk olarak kendi ayakları üzerinde durabilecek temel dini yapıların yetersizliğinin doğurduğu boşluğun sıkıntısını hissetmişler, bunu da Eski Ahit’in sadece ilk beş kitabını kutsal sayan Samirilik’ten alınan ödünç kavramlar ve kurumlarla doldurma cihetine gitmişlerdir. Mesela Samiri ritüellerinde sürekli tekrar edilen ‘Birden başka Tanrı yoktur’ inanç formülasyonu, “Allah’tan başka ilah yoktur” şeklinde kelime-i tevhid’e dönüştürülmüş, yine Samirilik’ten “fâtiha” ve “besmele” kavramları kilit kavramlar olarak alınmış, Tevrat’ın ilk beş kitabı (Esfar-ı Hamse/Pentatuech) Kur’an’a; Hz. Musa, Hz. Muhammed’e; Kudüs’e yapılan seferin adı olan hicret, Mekke’den Medine’ye yapılan hicret’e dönüştürülmüştür. Sina Dağı, Hira dağı olmuştur.
Mabet sorununun çözümünde yine Samirilik’ten yararlanılmıştır. Şöyle ki, bilindiği üzere, Samiriler Kudüs’ün kutsallığını reddedip yerine Hz. Yusuf’un kabrinin bulunduğu Sehem Mabed’ini kutsal addediyorlardı. Müslüman Araplar da Kudüs’ten ayrıldıktan sonra Samirilerin modeline benzer şekilde kendilerine atalarının da köklerinin bulunduğu bir yerde alternatif bir mabet inşâ etmeyi düşünmüşlerdir. Bunun için Hz. İsmail’in kabriyle ilişkilendirilebilecek bir yer aramaya başlamışlar, ilk olarak bugün yeri tam olarak tespit edilemeyen Kuzeybatı Arabistan’da bulunan Bekke’ye ilgi göstermişler, daha sonra aynı bölgedeki Hicr mevkiine yönelmişler, nihayet Halife Abdulmelik zamanında Mekke’ye bir mabed inşâ etmişlerdir. Böyle olunca zamanla Bekke, Mekke’ye dönüşmüş; bir yer adı olan Hicr, Hz. İsmail’in kabrinin bulunduğu Ka’be’nin bir bölümünün adı olarak anılmaya başlanmıştır. Hz. Peygamberin vefat tarihi yeniden belirlenmiş ve Müslümanların Kudüs’le bağlantısı biraz daha koparılmıştır. Görüleceği üzere, Hacerilik, Halife Abdulmelik zamanına (685-705) kadar vaadedilen topraklarda Yahudiliği yeniden ikame etmek niyetiyle yürütülen Mesîhî bir hareket olarak kalmıştır. Siyasi üstünlüğün ele geçirildiği yedinci yüzyılın sonları veya sekizinci yüzyılın başlarından itibaren, o zaman kadar Hacerîler veya Muhâcirûn olarak bilinen insanlar, Müslümanlar olarak adlandırılmaya başlanmıştır.Crone-Cook’a göre, bu adlandırma da Samiri kaynaklıdır.Müslüman kelimesinin türetildiği “esleme” fiilinin İbranice, Aramice ve Süryanice’de kökleri olsa da, İslam geleneğindeki kullanıldığı manada, Yahudi ve Hıristiyan literatüründe örneklerine rastlanmamaktadır. “Barış” anlamında bu kelimenin tam karşılığı İslam öncesi dönemden kalma en önemli Samiri metinlerden birinde bulunmaktadır.
İnternette ''H.z.Yusuf acaba nereye gömülmüş?'' diye baktığımda,şöyle bir şey gördüm;
Hz. Yusuf’un kabri işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan Nablus Şehri’nin doğu kısmında mevcut bulunmaktadır. Yahudiler bu mezarlığın Yakup peygamberin oğlu Yusuf peygambere (aleyhimesselam) ait olduğunu ve kemiklerinin Mısır’dan getirilerek Nablus Şehri’nin doğusuna bağlı o mekana gömüldüğünü iddia etmektedir.
https://www.timeturk.com/tr/2012/04/...-saldirdi.html
Açtım Google earth'ı,Nablus'a baktım..Kudüs'ün tam kuzeyine denk geliyor,Nablus'un hemen doğusuna baktığımda ise,SALEM diye bir yerleşim yeri gördüm..!
Yukarıdaki alıntıda ne diyordu?SEHEM MABEDİ..Biz ne bulduk?Salem diye bir yer..Salem neydi?Ay tanrıçası..Konuda bunu işledik zaten..
Haliyle Yusuf peygamberin ay tanrıçası ismiyle anılan bir yere gömüldüğünü söyleyebiliriz..Yani Yahudi samiriler,ay tanrıçasının adıyla anılan bir mabedde,Yusuf peygamberin yattığına inanıyorlar..
Peki,bu Yusuf kim olabilir?
Mısır'da YUYA isminde bir vezirin,Yusuf olduğu söyleniyor;
https://www.kitapzen.com/ahmed-osman...ki-yabanci.htm
Bu bahsedilen YUYA,firavunlar gibi gömülmüş mü?Gömülmüş..
Samiriler,Yusuf(Yuya) diye birisinin Salem ismindeki bir yere gömüldüğünü ve buranın da kutsal olduğunu kabul etmişler mi?Etmişler..

Mısır'da M.Ö.3000 ile 2650 yılları arasındaki kralların umm el-Qa'ab adındaki nekropole gömüldüğü söylenir..
Google'da umm el-Qa'ab'i aratırsanız,karşınıza çömlekler/kaplar filan çıkar..Bakınız;
https://www.google.com/search?q=umm+...fsj0cPZEIbkdM:
Umm el-Qa'ab,KAPLARIN ANNESİ demek..Firavunlar veya Yuya gibi önemli vezirler,bu yere gömülmüş ve bu yerler de kutsal işte..Mezar yani..

İki sene önce ''Kabe'nin içindeki küpler'' diye bir konu açmıştım..Bakınız;
https://turandursun.com/forumlar/sho...7deki+k%FCpler
Kabe'nin altında arapların atası İsmail'in yattığına inanılır..Yani Kabe'de bir mezardır sonuçta..Ayrıca gördüğünüz gibi,Kabe'nin içinde küpler veya testiler bulunmaktadır ki,5000 yıl önce Mısır'daki nekropol de,küplerle/testilerle anılıyor..

Bir tarafta Qa'ab isminde bir mezar,diğer tarafta Kabe isminde bir mezar..

Yahudi samiriler,Qa'ab'la,Salem'le,tanrıçayla bir görülen yeri kutsal kabul etmişler..Bu yerin altında da Yusuf isimli peygamberin yattığına inanmışlar..
Arap Müslümanlar da,Kabe ile,Selam ile bir gördükleri Allah'ın evini kutsal kabul etmişler ki,bu evin(mezar) altında da bir peygamberin(İsmail) yattığına inanırlar..
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 15-05-2019, 16:23
kendosertadam kendosertadam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 21 May 2018
Mesajlar: 215
Standart

Kur'an İncil ile örtüşür ama yanlışlama şeklinde demiştim..hala öyle benzerliklerle karşılaşıyorum ki ; bu benzerlik ,İncil ve Kur'an aynı kaynaktan mı geldi şüphesini yarattı bende...makinanın birbirine geçen dişlileri gibi.herşey çok uyumlu.dişliler bu kadar uyumluyken " aynı makina" dan bahsediyoruz demektir.makina ise tek fabrikadan çıkar.veya kollektif fabrikalardan.

Tanrılardan,Tanrıçalardan ve benzerliklerinden bahsediyoruz...İncil Kuran ile bu kadar zıtlaşmaylada olsa uyuşurken ,benzerlikler gayet normal.nede olsa aynı makinadan bahsediyoruz ; metafizik fabrikası .

-------------------------------------------------------------------

Tevrat ve İncil bütün bu benzerlikleri,ilişkileri kabul ediyor olabilir.tabi üstü kapalı olarak.şöyle ki ;

Yuhanna 8/58 İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım" dedi.

İsa'nın "İbrahim doğmadan önce ben varım" demesi İncil yazarlarının ve (hristiyanlar için)İsa'nın kendisinin tarihte benzerlerinin olduğunun itirafı olamaz mı ?
evet,İsa İbrahim'den önce de vardı " Attis, Dionysos ve Mitra ..." olarak ?

İbrahim doğmadan önce ben varım" ...tamam ;
vardı diyelim,İsa İbrahim'den önce kimdi ? iki tane İsa varsa niye yüzlerce İsa olmasın ? " Attis, Dionysos ve Mitra ..." ? gibi.

Yuhanna 8
44 Siz babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır.

Mezmurlar 82/6 " ‘Siz ilahlarsınız' diyorum,
Yüceler Yücesi'nin oğullarısınız hepiniz!'

"ilahlarsınız" ifadesi pek çok Tanrının olduğunun itirafı ise ;

1. Korintliler 8
5-6 Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da –nitekim pek çok "ilah", pek çok "rab" vardır– bizim için tek bir Tanrı Baba vardır.

pek çok "ilah", pek çok "rab" vardır ; " Attis, Dionysos ve Mitra ...Yahve " bu ilahlar mıdır ? ? ?

bazen düşünüyorum "Yahve" farklı bir Tanrı mı diye...Tevrat'da ki Tanrı "Yahve"nin öyle emirleri "farzları" var ki okurken bunalıma girdim.diyebilirim ki bir insanın bu emirleri "farzları" ömür boyu ,sürekli yerine getirmesi imkansızdır.sanki yürürken her attığın yanlış adım için koyun,kuzu,dana,kuş kurban edeceksin...
"Yahve" sina dağına iniyor görkem içinde ve dağa kimsenin yaklaşmasını dahi istemiyor ,yaklaşanı azapla tehdit ediyor.Musa'ya bile sadece sırtımı göreceksin diyor.bu kadar kuralcı,dokunulmaz,çekingen,istediği zaman acımasızlıkta sınır tanımayan bir Tanrı'nın İsa olduğuna inanmamı kimse beklemesin.
belli ki pek çok Tanrı var " Attis, Dionysos ve Mitra ...ve Yahve " gibi...
İsa sanki yahudilere " babanız İblis'tensiniz " derken Tevrat da Yahve'nin israiloğullarına oğullarımsınız,oğullarım olacaksınız ifadesiyle örtüşüyor ve bu örtüşme "acaba Yahve İsa'nın gözünde İblis'mi ? " sorusunu akla getiriyor.
Yahve İblis ise İblis "Tanrı" olabilir manasına gelir.İblis'te Tanrıysa ve pek çok Tanrı varsa(1. Korintliler 8) Tanrılardan " Attis, Dionysos ve Mitra ..." diye bahsetmemiz çok normal.
İsa "tamamlamaya geldim" diyor.Tevrat'ı iblisin vahyi olarak kabul ettiğimizde , İsa'nın da İblisten pekte farkı kalmaz.sonuçta hristiyanlar Tevrat(Torah)'ı kutsal biliyor ve bazı kurallarını yerine getiriyorlar.
tabi bunların hepsi varsayım.delilsiz yazıyorum.belki biride çıkıp der ki " İsa gerçek Tanrıdır, ürkütmemek için herşeyi açıklamamıştır " veya görmesinler diye :

Markos 4/12Öyle ki,

‘Bakıp bakıp görmesinler,
Duyup duyup anlamasınlar da,
Dönüp bağışlanmasınlar.'
"

bu kadar Tanrı arasından İsa'da karar kılmak ...
evet,o kadar çok İsa var ki,hangisi gerçek göremiyorum...


belki Kur'an'ın Tanrısıda farklıdır.
İncil'e göre bu "İblis" ;
Kur'an'a göre de İsa "İblis".
belkide Yahve ye göre İsa iblis ,
İsa'ya göre Yahve İblis.

bütün Tanrılar İblis olabilir mi ? veya çoğu.ne dersiniz ? belki bu kötülük probleminide çözer.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 21-06-2019, 17:43
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

Abbasilerin İslam'ı ortaya çıkaranlar olduğunu ve bu toplumun başkentinin Bağdat olduğunu biliyoruz..Bağdat şehri,tam da antik Babil imparatorluğunun olduğu yere tekabül ediyor..

Babil'de Sin isimli tanrıçaya tapıldığını,bu tanrıçanın Selam veya Salm gibi ifadelerle bir tutulduğunu,bu yazımda belirtmiştim..Burada bahsedeceğim şey,Bağdat'ın eski ismi..Bunu ya es geçtim ya da yeni farkettim..Bağdat'a önceden Darüsselam veya Medinet-üs-Selam deniyormuş;
http://www.eskieserler.com/Eski/Eser.../90/Bagdat.asp
Abbasi halifesi Mansur'un Bağdat'ta "Medinet-as-Selam" adlı bir saray ve saray bölgesi inşa ettirdi de deniyor;
https://tr.wikipedi0.org/wiki/Mansûr
Yani bu SELAM kelimesi yine karşımıza çıkıyor..
Medinettüs Selam'ın ''barış şehri'' demek olduğu söyleniyor ama alakası yok..İnsanların sürekli savaş halinde olduğu bir süreçte/ortamda,barış şehri diye bir şey olabilir mi?!Zaten abbasiler,uyguladıkları şiddet ile öne çıkmışlar ki,bu insanların başkentlerinin barışla anılması kadar absürt bir şey olamaz..
Medinettüs Selam demek,''Selam'ın şehri'' demektir..Yani Abbasiler,ay tanrıçasının,Selam'ın şehrinde,İslam imparatorluğunu kurmuşlardır..
Eklenen Resim Ön İzlemesi
Dosya tipi: jpg babil.jpg (13,9 KB (Kilobyte), 4x kez indirilmiştir)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:42 .