Ergenekon Dosyasi

[Neva]

Kapitän´isimli üyeden Alıntı

Yahu kimlerle neyi tartışıyoruz be.

- ABD bu memlekete AKP ile mi girdi?
- Türkiye NATO'ya neden girdi, ne bedel ödedi?
- BOP'un ilk eşbaşkanı Erdoğan mıydı?
- Mahalle baskısı, polis baskısı, oruç tutmayanlara baskı, köyde öğretmene, doktora baskı ilk AKP döneminde mi vardı?

Devlet eliyle darbe yapıldı, milletin tepesine çöreklenildi, insanlar çatır çatır asıldı, asılma korkusu yaşadı, kaçtı, öldürüldü, sansüre uğradı, işkenceden geçti, topluca tarandı, kontgerilla vardı diyorum, "ama mahalle baskısı, oruç tutmayan yumruklanıyor, kadın poşetlendi" diyorsun.

Neyse neva, bu işin sonunu getiremeyeceğiz. Aramızdaki tartışma bu haliyle kalsın.

Iyi ya iste, biz de tersini savunduk mu bugune degin? AKP ile girdi diye?
NATO'yu nerede ve ne zaman savunduk? BOP mevzusunu derinlemesine tartistigimiz baslik aciktir bir goz at istersen..

Dinsel baskidan bahsediyorum sana, ayirmak bu kadar zor mu? Daha once 3 cocuk yapip hibe edin diyen bir basbakanimiz olmus muydu?

Evet o saydiklarinin hicbiri inkar ediyor degiliz zaten. Nerede ettik?

Benim takildigim, bunlara ragmen, ille de birseyci diye itham ediyor olusundur. Halbuki tartisilan Ergenekon davasinin asiri olup/olmamasi degil, sahte ve duzmece belgeler uzerine onune gelenin suclu-sucsuz iceri tikilmasidir. Zira hicbir zaman darbeyi savunmus degiliz.

Ancak global siyaseti(Turkiye bir muz cumhuriyeti olmadigindan veya dunyadan izole olmamisligindan mutevellit) mevcut ve gorunen dengeleri de her zaman ortaya koyariz, objektif sekilde.

Boyle kalsin bence mahsuru yok.

[murted]

Eskisinin de canı cehenneme ama yenisinin eskisinden daha az kötü olduğunu düşünmüyorum. Akp de öncekiler kadar baskıcı, öncekiler kadar da tek tip insan yaratma peşinde. Bu dönemde sadece roller değişti.

Akp tarafından atılan olumlu gözüken adımları da büyük oranda çağın değişmesine bağlıyorum. Akp geçen sene bu zamanlar dahi savaş çığlıkları atıyordu, Şemdinli'de ne olup bittiğini hala bilmiyoruz. Bence Akp'den önceki kafadakiler de değişen dünyaya aynı sertlikte karşı duramazlardı. Bazı şeyleri Akp'nin lehine yorumlamaktansa değişen koşullara bağlamak daha yerinde. Aksi 2002'de evinde interneti olanların sayısının %1 bile değilken şimdi neredeyse her iki, bilemedin üç evde bir internetin olmasını Akp'nin başarısına yormaya benziyor.

Elbette Akp'nin ne olduğunun şu forumdaki tüm aklıbaşında üyeler farkında. Demek istediğim Akp'nin niyetinden bağımsız olarak olaya faydacı yaklaşsak bile tablo eskisinden daha iyi değil bence. İyiye giden şeyler oldu, fakat bir o kadar da geriye giden şey var.

[evrensel-insan]

Bilindigi gibi, dun kamuoyuna 2004 donemi yetkililerinin imzasinin oldugu bir "Cemaati bitirme Programi" yansitildi.

Buradaki AKP ve diktatorun yaptigi her turlu hipokritik aciklama, aslinda ayni sekilde tutuklanan ve ceza alan TSK uyelerinin bosu bosuna iceride yattiklasri izlenimi verdi.

Gelen aciklamalar genelde "Evet bu karar alinmis olabilir, ama hic bir zaman uygulamaya konulmadi" seklinde hipokritik bir yanitti.

Cunku bu yanit otomatikman TSK tutuklularinin savunmasiydi.

Yani diyelim ortada bir plan bile olsa, bu plani isleme koyacak hic bir imare ya da bulgu yoktu. Oyle oldugu halde ve her turlu sahte ve duzmece CD lerle tutuklandilar.

Bu konudakmi ilk beyanat orgeneral Cetin Dogan'dan geldi.

Beyanat aynen soyle;


29 Kasım 2013 15:11

Doğan'dan MGK belgeli tahliye talebi

MGK Belgesini avukatı aracılığıyla İstanbul ve Ankara savcılıklarına teslim ederek tahliyesini talep etti.

FATİH YAĞMUR / Radikal - Balyoz davası hükümlüsü Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Taraf Gazetesi'nde yayımlanan MGK Belgesini avukatı aracılığıyla İstanbul ve Ankara savcılıklarına teslim ederek tahliyesini talep etti.

Çetin Doğan'ın sunduğu tahliye dilekçesinde şunlar yer alıyor: "MGK'nın tavsiye niteliğinde aldığı kararlar sadece 54. Hükümet tarafından değil sonraki Hükümetler tarafından da uygulanmaya devam etmiştir. Bu husus, irtica ile daha etkin olarak mücadelenin sürdürülmesi amacıyla birbiri ardına yayınlanan genelge ve talimatlardan da anlaşılmaktadır.

Bu bir devlet politikası olarak yıllarca uygulama bulmuştur. Öyle ki 25 Ağustos 2004 tarih ve 481 sayılı MGK Toplantısında alınan kararlar da bunu göstermektedir. 25 Ağustos 2004 tarih ve 481 sayılı MGK Toplantısında, "Fethullah Gülen grubunun faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirler" başlığıyla, "Cemaate karşı bir eylem planı hazırlanması" ve bu eylem planının Başbakanlığın koordinesinde gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Öyle ki Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu (BUTKK) koordinesinde, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığı görevli kılınmıştır.

Bu toplantıda alınan kararlar arasında, "F.GÜLEN grubunun ' öğrenci evleri' kapsamında sempatizan ve yandaş edinme gayretleri İçişleri Bakanlığı nezdinde dikkatle takip edilmelidir. Yasal olmayan yollar kullanılarak din eğitimi veren ve bir nevi dini alet ederek yandaş toplama sistemi olan 'öğrenci evleri' uygulamalarına engel olunmalıdır." değerlendirmesi de irtica ile mücadele kapsamında bulunmaktadır. MGK Kararında, Dış İşleri Bakanlığı'nın Büyükelçiliklere ve cemaat okullarına yardım edilmesi için gönderdiği 3846 ve 3847 sayılı genelgelerin geri çekilmesi istenmiştir. Söz konusu MGK Kararının altında Hükümet temsilcilerinin tamamının imzası bulunmakta olup, hiçbirisinin şerh koymadığı görülmektedir.

25 Ağustos 2004 tarihli MGK Toplantısı ile 28 Şubat 1997 tarihli MGK Toplantısında alınan kararlar birbiri benzerlikler göstermektedir. Bu çerçevede bu toplantılardan bir tanesi suç unsuru olarak nitelendirilirken diğeri hakkında yasal bir işlem yapılmaması hukuka aykırı bir durumdur. Savunmalarımızda ısrarla ifade edildiği üzere, irtica ile mücadele kapsamında yürütülen faaliyetlerin tamamı yasal platformda gerçekleşmiştir. Bunların tümü Başbakanlığın ve İç Bakanlığı'nın koordinesinde gerçekleşmiş olan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler 481 Sayılı MGK Kararından da anlaşılacağı üzere günümüze kadar devam etmiştir. Bu noktada 28 Şubat 1997 tarihinde irtica ile mücadele çerçevesinde yürütülen faaliyetlerin hükümete karşı işlenmiş olan bir suç olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Bu çerçevede suçun unsurlarının oluşmaması yanında, müvekkile iddianamede isnat edilen suçlamaların dayanaktan yoksun olduğu da açıktır. Bu noktada müvekkilin öncelikle tahliyesine sonrasında ise beraatına karar verilmesi yasal bir zorunluluk oluşturmaktadır."

http://www.gercekgundem.com/guncel/8...tahliye-talebi

[evrensel-insan]

Ortaya cikan MGK kararlarinda yayinlanan belgeler ile, uygulamalar oldugu ortaya cikti.

Uygulaması var!
Hükümetin "yok hükmünde" dediği "İrticaya Karşı Mücadele" kararlarının uygulandığı ortaya çıktı

30-11-2013 13:55:41

2004'te MGK'da alınan 'cemaate eylem planı' belgesinin yayımlanmasının ardından, AKP tarafından bir çok farklı açıklama gelmiş ve planın uygulanmadığı yönünde bir görüş ağırlık kazanmıştı. Ancak bugün Taraf gazetesi, "Hükümetin, “Yok hükmünde, hiç uygulanmadı” dediği “İrticaya Karşı Mücadele” kararlarının, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in imzasıyla uygulandığı ortaya çıktı" iddiasında bulundu.
Taraf'tan Mehmet Baransu'nun haberine göre, kurumlara gönderilen belgenin altında, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in imzası var. Dinçer, Başbakanlık Müsteşarı olarak MGK’da görevlendirilen Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu’ndan (BUTKK) da sorumlu. Yazılar, Başbakan adına ilgili kurumlara gönderilmiş.

Taraf gazetesinde "Uygulaması var" başlığıyla yayımlanan (30 Kasım 2013) haber şöyle:

Milli Güvenlik Kurulu’nda Fethullah Gülen Cemaati’ne yönelik belgeyi Taraf ’ın yayımlamasının ardından, hükümet kanadından bir dizi açıklama geldi.

Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Taraf ’ın haberiyle ilgili önceki gün “2004’teki MGK kararı Hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiş, hiçbir Bakanlar Kurulu kararı alınmamış, hiçbir işlem yapılmamıştır” dedi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de “Bu kararla ilgili tek bir adım atmadık” diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, “Varsayılan konuların hiçbiri gerçekleşmedi. Tavsiyeydi. Uygulanmadı” açıklamasında bulundu. Ancak, Taraf yeni bilgi ve belgelere ulaştı.

Taraf ’ın elindeki yeni belgelere göre, “Yok hükmündedir, uygulanmadı” denen MGK’nın “İrticai Faaliyetlere Karşı Mücadele” kararları, 25 Ağustos 2004’teki MGK toplantısından hemen iki ay sonra 28 Ekim 2004’te uygulanmaya başlanmış. 2005 ve 2006 yıllarında da uygulamalar devam etmiş.

SONUÇLAR BAŞBAKANLIĞA

Devletin bütün kurumlarına Başbakanlık tarafından gönderilen belgelerde, “İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi” kapsamında, eylem planlarının uygulanması, uygulama sonuçlarının Başbakanlığa gönderilmesi isteniyor.

Buna göre Başbakanlık, Cemaat’le sınırlı kalmayıp, “İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi” kapsamına giren tüm kişi ve kurumlarla ilgili raporların da eyleme geçirilip, kendilerine sonuçlarının bildirilmesini istiyor.

Kurumlara gönderilen belgenin altında, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in imzası var. Dinçer, Başbakanlık Müsteşarı olarak MGK’da görevlendirilen Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu’ndan (BUTKK) da sorumlu. Yazılar, Başbakan adına ilgili kurumlara gönderilmiş.

http://www.muhalifgazete.com/haber/8...amasi-var.html

[xcan]

Bu belgelerde ortaya konulan gerçekler ışığında Tüm asker tutuklular serbest olmalıdır yada Başta Abdullah gül,Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm imza sahipleri aynı suçtan tutuklanmalıdır.
Turkiyede hukukun nasıl rezil edildiğinin ispatıdır.
Şamil tayyarın Emniyeti cemaate verdik ifadeside suç itirafı olup savcılar idam istemiyle dava açmalıdır.
Devletin en önemli unsuru olan emniyeti gerici bir örgüte devretmek ve darbe yapmak suçundan.
Kapatma davasında cumhuriyet yıkıcılığından hükümlü AKP cumhuriyeti yıkmaktan yargılanmalıdır.
Anayasa mahkemesine derhal baş vurulmalıdır.

[tarankedi]

Pkk'nın derin devlet işi olduğu açıklanmıştır.

http://www.haber7.com/guncel/haber/1...ugu-kanitlandi

[Nevandaar]

Soner Yalçından güzel bir yazı.

[Selmet]

bkz: 2015 te genel kurmay baskani olmasi beklenen kara kuvvetleri komutani org. hulusi akar in cuvalci generalden liyakat nisani almasi!

[Ahlaksız]

Bavulla hatırlanan Mehmet Baransu 17 yıl hapis cezası almış;
Kapatılan Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu, "Gülen'i Bitirme Kararı 2004'te MGK'da Alındı" başlıklı haberi nedeniyle yargılandığı davada 4 ayrı suçtan 17 yıl 1 ay hapse çarptırıldı.
https://www.haber3.com/medya/mehmet-...haberi-5572725

[Otoriter Kemalist]

Fetullahçı ve Akp'li yavşakların 'Ergenekon' ismini verdikleri yapı aslında bir terör örgütü olmayıp Türk devletini ve Kemalist rejimi korumayı amaçlayan bir derin akıldır, devletin beynidir.

Fetullah-Tayyip-Abdullah üçlüsü bu yapıyla hesaplaşmak istemiş ve bu doğrultuda solcular, Kürtçüler ve liberallerle ittifak yapmışlardır. Kemalist vesayete karşı kurulmuş olan bu kirli dinci-solcu-Kürtçü-liberal ittifakı Kemalistleri pasifize ettikten sonra dağılmıştır.

Bugün yaşanan mücadele de aslında Akp ile Kemalistlerin savaşı değil; Akp ile Akp'nin eski ortakları arasındaki bir çıkar savaşıdır, pastadan pay alma kavgasıdır. Bugün Millet İttifakı denilen oluşum esasında 2002 öncesi Türkiye'ye değil, 2002-2012 arasındaki Türkiye'ye dönmeyi hedeflemektedir.

Ama biz ulusalcılar yani gerçek Kemalistler ise 2002 öncesi Türkiye'ye dönmek istiyoruz. O yüzden şahsen ben itin iti ısırmasından başka bir şey olmayan bu mücadelede tarafsız kalmayı yeğlerim. Yesinler birbirlerini ki biz de aradan sıyrılalım.

Konuya tekrar dönecek olursak; Ergenekon-Balyoz tertipi dünya tarihinde görülmüş en büyük vatana ihanet suçudur. Resmen şerefli Türk askerleri Fetullahçı teröristler tarafından yargılanmış, üstelik Şemdin Sakık gibi PKK'lı teröristler de bu davalarda ordumuz aleyhinde tanıklık yapmıştır. TSK sanık, PKK tanık, FETÖ yargıç, RETÖ savcı! Bundan daha büyük bir pespayelik ve iğrençlik olamaz. Er ya da geç bu ihanetin hesabını hepsinden soracağız. Balyoz'un rövanşını alacağız!