Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > Hristiyanlık

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 23-09-2017, 12:41
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart Tek Tanrı, üç ayrı irâde ?

Tevrat'ın "Yaratıılış" bölümü 1:27'de şöyle bir anlatım var:

"Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı"

Ben, şimdiye kadar "Kendi benzeyişinde yarattı" şeklinde ifâde edilen kısmı, "Ahlâki ve ilkesel benzeyiş" olarak yorumlamaktaydım. Hristiyan teolojisi husûsunda yeterli bilgim yok. Kimi konuları akıl yürüterek kavrama çabasındayım. Tanrı, yaratılmamışsa madde değilse eşi ve benzeri yoksa bu âyeti lafzî olarak anlamak mümkün değil. Sn. world'un açmış olduğu bir konudaki linkten istifâde ederek Tanah'ın Türkçe tefsirini pdf formatında indirdim. Bu âyet, orada şöyle tefsir edilmiş:

Tanah tefsiri Diyor ki
27. Tanrı … yarattı – Tıpkı İnsan'ın benzersiz
olması gibi, yaratılış şekli de benzersiz ve yüksek
düzeyde gerçekleşmiştir. Şu ana kadarki bölümün
tümünde, Tanrı her şeyi bir sözle yaratmışken,
İnsan'ı ise adeta Elleri ile yaratmıştır (Raşi).

Kendi görüntüsünde … Tanrı'nın görüntüsünde
Tüm canlılar arasında sadece İnsan,
Tanrı gibi, düşünce, karar verme ve çözümleme
yeteneği ile özgür seçime hak kazanmıştır.
Tanrı'yı bilebilir, sevebilir ve O'nunla arasında
manevi bir bağ yaratabilir; ve sadece İnsan,
hareketlerini bir mantık çerçevesi içinde yapabilir.
Tora, İnsan'ın Tanrı'nın benzeyiş ve görüntüsünde
yaratılmış olduğunu söyleyerek, tam
olarak bunu ifade etmektedir (Rambam).
Görüldüğü üzere, Yahudiler de âyette geçen "Benzeyiş-görüntü"yü mot a mot anlamıyor; "Yaratılmışa egemen olma" şeklinde anlıyorlar. Hattâ, çok daha ilginç ve mantıklı olanı da insanın yaratılmışlar içerisinde eşsiz ve benzersiz olmasının, "Tanrı benzerliği" şeklinde yorumlanması...

Geçenlerde yaşamakta olduğum şehre, - bize yakın sayılabilecek başka bir şehirde bulunan - kiliseden görevlendirilmiş iki kişi geldi. Açıkçası, onların bu ziyâretinden pek memnun kalmıştım. Daha önce beni vaftiz etmek için gelen pastör, aradan iki sene geçmesine rağmen, bir telefon açıp da "Hocam ne yapıyorsun, iyi misin ?" diye sormadı bile.

Her neyse...

Benim amacım da kafamda oluşan inancın temel mantığına dâir kimi müşkilleri çözmek için teoloji eğitimi almış, birikimli insanlarla görüşmek, mümkünse kimi fikri problemleri çözüme kavuşturmaktı. Nasıl olduysa mevzû burada verdiğim âyete geldi ve ben, söz konusu "Tanrı benzerliği" ni "Ahlâki ve ilkesel" olarak anladığımı beyan ettim. Hemen itiraz edildi. Oradaki benzerliğin lafzen anlaşılması gerektiği söylendi. Ben, "Ne yani. Tanrı da aynen insan görüntüsünde mi ?" deyince "Evet" cevabını aldım.

Tabii, bende sigortalar attı. 'Artık sizinle bir işim kalmamıştır' deyip kalktım masadan. Âsâbım iyice bozulmuştu. Aynı "Kutsal" kitap'ı okuyorduk ama; farklı sonuçlar çıkarıyorduk. Bunun üzerine internetten bâzı kilise adreslerinde verilen telefonlara ulaştım. Görüşme imkânı bulduğum kimselere karşılaştığım durumu aktardım. Bana "Olmaz öyle şey. Tanrı insana benzer mi?" diyen olduğu gibi "Seninle konuşan o kimseler, kuzu postunda kurttur" diyenler de oldu.

Sonra bu vatandaşlar tekrar görüşme isteği izhar ettiler. Benim biraz çelebi bir yönüm vardır. Kıramadım kendilerini. Biraz daha sohbet ettik. Ama; bundan sonra görüşeceğimizi sanmıyorum. Karşı taraftan yeni bir görüşme isteği gelse de kabul etmeyeceğim.

Neden mi ?
Bakın, şu sebeple:

Hani insan da aynı Tanrı görüntüsünde idi ya...
Şimdi, bâkire Meryem deyince.
Babasız İsa deyince
İncilde - Her ne kadar ben farklı anlama çabası içinde olsam da - İsa'nın Tanrı için "Babam" demesine bakınca...

Öffff, öf.

Bu gün bendeki sigortalar artık tamiri gayr-ı kâbil şekilde attı. Zâten ben, buradaki mesajlarımda günümüzdeki "Hristiyanlık" ile bir ilgimin olmadığını yazmıştım defa'atle. Kendimi MESİH öğrencisi olarak tanımladım hep. Yine de öyleyim. Ancak; Tanrı'yı Meryem'in rahmine sokmayan, Tanrıya "anne" tâyin etmeyen, eşsiz-benzersiz ve boyutlar üstü olduğuna inandığım Tanrı ile insan vücudunu sentezleyip yeni "Tanrı"lar icad etmeyen bir MESİH öğrencisi.

Burada müslümanlara karşı bir özür borcumun bulunduğunu itiraf etmek zorundayım. Gerçi, Kur'anda gördüğüm çelişkileri yine yazmaya devam edeceğim. Ama; her zaman olduğu gibi şahsileştirmeden ve belaltı vurmadan. Şunu da itiraf edeyim ki Muhammed'in mücadele ettiği "Müşrik" Araplar, inanç mantığı bağlamında Hristiyanlardan kat be kat daha ileri düzeyde. Onlar hiç olmazsa Tanrı'ya yaratış noktasında hiç ortak koşmamış, putları Tanrı'ya ulaşma amacıyla şefa'atçi olarak görmüşlerdi.

Yahudi ajanı Truva atı Pavlus, önce "yasa-masa yok" deyip inancın şirâzesini kaçırdı.
Sonra da Tanrı'yı üçe bölüp bir "teslis" üretti.
Benim hep merak ettiğim husus ise şu olmuştur:

Tanrı'ya inanma noktasında samimi olan insanlar, bu "teslis" geyiğini nasıl olup da kabul ettiler ?
Pavlus, "Kutsal Ruhun Tanrının derin düşüncelerini bile araştırdığını" (I.Krnt. 2:10) söylüyor.

Tek Tanrı ama; üç farklı irâde.
İyi vallâ.
Yersen.

Konu Vefik Sami tarafından (23-09-2017 Saat 13:37 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 23-09-2017, 13:23
rainfall38 rainfall38 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Sep 2017
Mesajlar: 116
Standart

Hocam profilinizdeki yaşlı adam gibi gerçekten yaşlımısınız?

Lex Luthor: See, what we call God depends upon our tribe, Clark Jo, 'cause God is tribal. God takes sides. No man in the sky intervened when I was a boy to deliver me from Daddy's fist and abominations. I figured out way back if God is all-powerful, He cannot be all good. And if He is all good, then He cannot be all-powerful. And neither can you be.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 23-09-2017, 13:30
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

rainfall38´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocam profilinizdeki yaşlı adam gibi gerçekten yaşlımısınız?
Resimdeki şahsa benzediğim söylenemez.
Ama; yaşlıyım.
63 yaşımdayım.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 23-09-2017, 15:07
manas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
manas manas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Feb 2017
Mesajlar: 461
Standart

Vefik hocam bu fikirlerinizi 500 sene önce söylemiş olsaydınız ateşte yakılırdınız herhalde. Üçlü teslis hristiyanlıkta olmaz sa olmaz sanırım.
Bu konulara vakıf birisiniz, bundan istifade ederek birkaç sual edeyim ;
isa size göre kimdir?
Hristiyan dünyasının üzerinde uzlaşamadığı konular hangileri?
İsa bir din getirdi mi yoksa onun üzerine mi bir din inşa ettiler?

***Tanrı mineral de uyudu, bitki de düş kurdu, hayvanda uyandı, insan da kendini buldu ***
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 23-09-2017, 17:16
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

manas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Vefik hocam bu fikirlerinizi 500 sene önce söylemiş olsaydınız ateşte yakılırdınız herhalde.
Lâikliği bu yüzden seviyorum.
İsteyen, istediğine inanıyor veya inanmıyor.
İnanan da Tanrı'sını tercih hakkına sâhip.

manas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Üçlü teslis hristiyanlıkta olmaz sa olmaz sanırım.
Teslis, bu günki Hristiyanların anladığı şekliyle Dört Gospelden çıkmaz. Ne var ki çıkaran, çıkarmış. Belli bir Tanrı algısı üzerine örgütlenen bir yapı da - Vatikan - bu algıyı nesiller boyu insanlara dayatmış. Eğer herhangi bir konu hakkında bilginiz, birikiminiz yoksa itiraz etme imkânınız da yok demektir. Bu gün "İsâ gerçekten yaşadı mı ?" sorusunun oluşmasına sebep, Dört Gospeldeki muhteşem öğretişlerin sâhibi hakkında elde son derece sınırlı verilerin olmasıdır.

Ben; MESİH'i çarmıhta katlettiren Yahudi tayfanın, Roma ile anlaşarak MESİH'e dâir her tür bilgiyi resmiyetten uzak tutumayı başardıkları kanâ'atindeyim. Hem Pavlus aracılığı ile MESİH öğretisinden farklı bir inancın oluşmasını sağlayarak bu öğretişin Yahudi toplumu üzerinde etkin olmasını önlemişler, hem de MESİH'e dâir Roma tarfından tutulacak resmi kayıtları ortadan kaldırarak, bu günki durumun oluşmasına zemin hazırlamışlardır. Pavlus'un mektuplarını dikkatlice okuyan biri, bu şahsın MESİH hakkında fazlaca bilgisi olmadığını, öğretişlerini tam olarak kavrayamadığını görür. Zâten Pavlus'un öğrenmek gibi bir amacı da yoktur. Tüm uğraşı, Musa'nın yasasını inkâr eden bir "inanç" üzerinden, kendi milletinin inancı ve kültürünün diğer uluslarca benimsenmesini ve bundan dolayı da Yahudiliğin zamanla diğer milletler içinde eriyip yok olmasını önlemektir.

MESİH gerçekten yaşamamış olsaydı bu muhteşem öğretiş nasıl ortaya çıkardı ?

manas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu konulara vakıf birisiniz, bundan istifade ederek birkaç sual edeyim ;
isa size göre kimdir?
Hristiyan dünyasının üzerinde uzlaşamadığı konular hangileri?
İsa bir din getirdi mi yoksa onun üzerine mi bir din inşa ettiler?
2008 yılı Ekim-Kasım aylarından beridir, kendi ölçeğimde çabalayıp duruyorum; birşeyler öğrenebilmek için. Çok bilgili olduğumu iddia edemem. Sorularınız da öyle kolayca ve bir çırpıda cevaplanabilecek türde sorular değil. Benim bu sorularınıza verebileceğim "cevap"lar da şahsımı bağlayan subjektif argümanlar içerecektir.

İsa konusunu anlamlandırmak için "Kefâret" ve "Çarmıh" kavramlarının irdelenmesi şart. Tanrı'nın Âdem'e "İyilik ve kötülüğü bilme ağacının meyvesinden yersen ölürsün" dediğini yazar Tevrat. "Tanrı "ölürsün" dediyse, bu muhakkak olacaktır. Bahse konu "ölme" beden ölümünden ziyâde, Tanrı lütfundan uzaklaşma, Âdem'in Tanrı ile olan bağının kopması demektir. Geri dönüşü de yoktur. Tanrı hükümleri ile "oyun" olmaz. O hüküm, kendi yüceliğinin doğal bir sonucu olarak Tanrı'yı da bağlar.

İsâ'nın dünyaya teşrfi, günahsız yaşaması ve çarmıhta kurban edilmesi mezkür günahın bedelinin Tanrı indinde ödenmesidir.
Mevzûnun daha net anlaşılması için şöyle bir benzetme yapayım:

Adam öldüren birini düşünelim. Yakalanmış ve müebbet hapse mahkum edilecektir. Mahkemesi devam ederken bu adam yaptığından son derece pişmanlık duyan biri konumuna gelmiş olsun. Bu şahıs psikolojik olarak-duygusal olarak artık o eski katil değildir. Ama pişmanlığı ne kadar çok olursa olsun, öldürdüğü kimseyi tekrar canlandırmaz. Pişmanlığı, işlediği suçun bedelini ödemeye mâni değildir. Yargış, katilin pişmanlık ve üzüntüsünden etkilenerek "Seni affetti" diyemez. Derse, bu defâ adâlet katledilmiş olur.

Dünyada bedeli olmayan hiçbir şey yık yâni.

Eğer MESİH çarmıhta o bedeli ödememiş olsaydı, tek tek hiç birimizin günah sonucundaki pişmanlığı, Tanrı'ya ödenmesi gereken bedeli karşılayamayacaktı. Tanrı'nın affediciliği de yine kendi yüceliğinin doğal bir sonucu olarak belli ilkelere bağldır. Suçu günahı görmezden gelip "Hadi sizi affettim" diyemez. Kendi yasasını çiğneyemez.

MESİH'in bir insan tarafı var. Hepimiz gibi gülmüş, ağlamış, acıkmış, uyumuş vs. Bu beden İncildeki o muhteşem öğretişleri bize yansıtan "ayna" olmuş. Tanrı, yaratıcı iradesini belli ölçülerde MESİH'te tecelli ettirmiş. Patrik Nestorios'un dediği gibi tecelli "Kutsal Ruh" olarak gelmiş ve MESİH çarmıh üzerinde iken O'ndan ayrılmış. Çünki, Tanrı ölemiyeceği gibi, ölüm ile Tanrı aynı bedende bir arada bulunmaz. MESİH'in daha sonra neden dirildiği husûsunu da Tanrı yüceliği ve işlerindeki muhteşemliğin, bizler tarafından müşâhede edilmesi bağlamında anlamakta ve açıklamaktayım.

Yâni kefâret ödendikten sonra hayat...

Hristiyan dünyasının üzerinde anlaşabildiği tek konu "MESİH Rab'bim ve kurtarıcımdır" cümlesinde bulunur. Hattâ bunu daha da istismar ederek "MESİH benim için öldü" deyip dünyada kafasına göre keyif sürmeye devam edenler de var. Tabii, böyle bir inanç ciddiyetten bir hayli uzak.

İsâ zaten din getirmedi. Bu gün "Din" diye ortada duran oluşumlar, inancın din baronlarınca kurumsalaştırılmış biçimidir. İnsan ile Tanrı arasındaki bağı tesis etmek, tâbiri câizse "yol"u açmaktan ziyâde Tanrı adı üzerinden yığınlara hükmetme ve sömürme aracıdır dinler. İstisnâsız hepsi böyledir. MESİH, öğretişleri ile hangi Tanrı'ya inanmamız gerektiğini, O'nunla nasıl sağlam bir bağ kurulucağının yol ve yöntelmerini belirtir. Bunun başı ve sonu da şu âyettir.

‹Evet›iniz evet, ‹hayır›ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır. (Matta 5:37)
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 23-09-2017, 23:55
manas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
manas manas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Feb 2017
Mesajlar: 461
Standart

paylaşımların için teşekkürler hocam. çok ta yabancı değil hikayeler.. dünyayı kurtaran kahramanlar fedailer... anladığım o ki dönemin uyanıkları kodamanları aristokratları isa adlı bir garibanın üzerinden iyi bir düzen kurmuşlar ama isanın mistik bir yönünün olduğuna inanırım ama sadece o kadar, dünyayı kurtaracak kadar değil.

***Tanrı mineral de uyudu, bitki de düş kurdu, hayvanda uyandı, insan da kendini buldu ***
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 24-09-2017, 09:26
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Din örgütlenme biçimdir. İhtiyaç duyulmuş ki doğmuş. Bütün örgütlenme biçimlerinde hikayeler kahramanlar tarih vardır.
Bana göre niçin doğduğu olmasa neler olabileceği önemli
Her idoloji gibi dinde muhalefet olduğunda başka iktidar olduğunda başka olur.
Din insanlar için yine insanlara karşı yaratılmış bir sığınaktır. Tanrı fügürü bir şemsiye korunak umut olarak vardır.

Tanrı, şeytan melek cehennem cennet insanlar tarafından kötülük iyilik ve umut olarak yaratılmış soyut kavramlardır.
İnsanları bir arada tutmaya yaramış örgüttür din. Her idoloji gibi egemenlik baskı mülk iktidar içinde vardır.
Bu gün en çok devletlerin işine yaramaktadır.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 24-09-2017, 15:18
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

Vefik Sami;insan dediğimiz şey nedir?
Et ve kemik mi?
Adem'mi?
Değil işte..
İnsan denilen şey,aslında İsa'dır..Yani logos,kelam..İsa ve tanrı ise aslında aynı şeydir..
Yani ''Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu'' ifadesi literal anlamda,yani zahiri anlamda anlaşılmamalıdır..Burada bir batıni/gnostik anlam var..
Tanrı bilinmek için kendi suretinden,yani kendi ruhundan İsa'yı yaratıyor..Tüm madde de İsa'dan sudur ediyor..Aslında tanrı bir yaratıcı değil..Bu yaratıcılık vasfı İsa'ya ait..
Yuhanna incilinde şöyle deniyor;
Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi.Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.
Yani İsa tarihi bir kişilik olamaz..Et ve kemikten bir insandan doğan,bir insan olamaz..İsa tanrının ta kendisidir ve tanrı da her insanın ta kendisidir..İnsana düşen görev,bu farkındalığı sağlamaktır..Yani içinizdeki İsa'yı(tanrıyı/ruhu/bilinci) farketmektir..Yani isa kitaplarda bulunabilecek bir şey değildir..
Bu yazdıklarım gnostisizm oluyor

Pavlus Yahudi ajanı filan değildir..Nereden çıkarıyorsunuz bunları?
Pavlus bir gnostiktir..Pavlus tarihi İsa'dan filan bahsetmez..Şu üstte yazdığım şeylerden bahseder..

Teslis konusu da geyik konu filan değildir..Çok derin bir konudur bu..Taaa antik Mısır'a kadar gider..Bir mısır metninde tanrı şöyle der;''BİR OLARAK ÜÇ HALİNE GELDİM''

Sizin inancınızda tanrı tektir..Tanrının özü babadır..Tanrının sözü oğuldur..Tanrının ruhu da kutsal ruhtur..Esasında üçü de aynı şeydir..Bu konuya geyik olarak bakmanız,sizin bu konulardan ne kadar ırak olduğunuzu gösterir..
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 24-09-2017, 15:55
uykucu birader - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
uykucu birader uykucu birader isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Sep 2017
Mesajlar: 46
Standart

Vefik hocam, bir kaç şey eklemek isterim. İlk olarak başlık hakkında yorum yapacağım.

Hristiyanlıkta ''tek tanrı ama üç farklı irade'' inanışı tam olarak yoktur. Anlatmak istediğiniz doğrudur. Ama cümleniz açıklanırken eksik kalabilir. Şöyle ki; tek tanrı ama farklı üç iradesi vardır denilince, bir kişinin üç farklı kişiliği olduğu ya da üç farklı şekilde tezahür etmesi olarak anlaşılmamalıdır.

Buna göre biz; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'u tek bir kişi olarak mı görmeliyiz? Yani eğer İsa ile Baba aynı kişi ise, öyleyse çarmıhta acı çekerek ölen kişi Baba mıdır? Hayır. Öyle olsaydı; bu modalizm olurdu.

İşte burada asıl Üçlü Birlik (hayır teslis değil; teslis sadece üçlük demektir) dediğimiz şey girer;

Baba Tanrıdır, Oğul Tanrıdır, Kutsal Ruh Tanrıdır. Üçü farklı kişilerdir, farklı bireylerdir. Ama buna rağmen tek bir tanrı vardır. Üçünün farklı iradeleri var olsa da, öz de aynıdırlar. Üçü de eşit derece de tanrıdır, buna rağmen üç farklı tanrı değildirler. Tek tanrı vardır.

İnsanın Tanrı suretinde, benzerinde yaratılmasına gelince...

Kutsal Kitap; Tanrı hakkında; Tanrı ruhtur (Yuhanna 4:24, Yuhanna 4. Bölüm 24. ayet) olarak bahsetse de, aynı tanrının yeryüzündeki Aden Bahçesinde/Cennet'ül Adn'de yürüdüğünden ve Adem ile Havva elmayı yiyip ağacın arkasına saklanınca, Tanrının onları bahçede göremediği için ''Neredesiniz?'' diye sorduğundan bahseder. (Yaratılış 3:8-9/Yaratılış 3. Bölüm, 8 ile 9. ayetler).
8. Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı'nın sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.

9. RAB Tanrı Adem'e, "Nerdesin?" diye seslendi.
Yani Eski Antlaşmanın/Ahd-i Atik kısmına veya kısaca Torah'a göre Tanrıyı kendimiz gibi hayal edebiliriz. Nitekim Tanrı da bizim gibi, günün serinliğinde bahçede gezintiye çıkan, ağaçların arkasını göremeyen birisidir. İslam'da ise Kur'an da, direkt Allah'ın elinden bahsettiğini biliyoruz. Günümüzden ziyade selef akidesine baktığımızda, gerçekten de Allah'ın bir eli olduğuna inandıklarını görüyoruz. Allah'ın bir mekan sahibi olduğu, Arş'a kurulduğu belirtilmektedir. Tabii bu ayrı bir meseledir.

Modern Hristiyanlık hareketleri içerisinden Tanrı tasviri için şu örneği verebiliriz; misal, Son Zaman Azizleri/Mormon hareketinin lideri (temelde, İsa Mesih'in Son Zaman Azizleri Kilisesi/Church of LDS ve Mesih'in topluluğu/Community of Christ olarak iki ayrı harekettir) ve peygamberi olan Joseph Simith, Babayı da gördüğünü iddia etmiş ve onun da aynı İsa gibi bir bedeni olduğundan bahsetmiştir. Bu yüzden Mormonlar, Babayı da insan bedeninde resmederler.

Bu arada, Yahudilikte ve doğal olarak da Hristiyanlıkta cennet ve cehennem inanışı İslam'dan farklıdır. Çünkü cennette, cehennem de yeryüzündedir. Hristiyanlıkta; Eski Yunan/Grek kültüründen dolayı hades inanışı aşılansa da, Eski Ahit'e göre Cehennnem dediğimiz yer; Gehinnom-Hinom Vadisidir. İsrail'dedir. Hem bugün İsrail'e gidip, cehennemin dibini görebilir, hatta cehennem de (uzaktan da olsa) özçekim yapabilirsiniz. Yine de o sizin takdirinizdir.

Konu uykucu birader tarafından (24-09-2017 Saat 15:57 ) değiştirilmiştir. Sebep: yazım hatası
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 24-09-2017, 16:45
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

Sn. uykucu birâder;

Hoşgeldiniz.

Eski üyelerden olup yeni müstear ile yazan biri misiniz, yoksa gerçekten "yeni üye" birisi miiniz, bilemem. Fakat; yukarıdaki kısa ve özlü mesajınızı okuduğumda, pek de "uykucu" biri gibi görünmüyorsunuz. Ben, 2008 yılı sonundan bu tarafa İncil çalışıyorum. Üye olduğum Hristiyan forumlardan kovuldum. Yazdığım Pastörler beni artık dikkate almıyorlar. Çünki; bana sunulanı ezberlemiyorum. Sizin, Hristiyan teolojisi hakıında ne bildiğiniz bence meçhûl. Ancak; birikimli biri iseniz sizden isitfâde etmek isterim.

Dikkat ettiyseniz eğer, başlık cümlesi sonunda soru işâreti var; nokta koymadım. Başlığı bu şekilde seçerken içindeki mantıksal abukluğu da vurgulamak istemiştim. Kültür Hristiyanları "Tek Tanrı"ya inandıklarını ileri sürseler de MESİH'e "Kelâm" desler de kendi "söz"ü ile konuşan bir "Tanrı" duruyor karşımızda. Bu arada Pavlus'a göre Kutsal Ruh Tanrı'nın "derin" düşüncelerini araştırıyor. Bütün bu anlatılanlara bakınca, Hristiyanların inanç algısında net bir Tanrı profili oluşmadığı görülüyor. Ben, Dört gospel'i okuduğumda "Baba" olarak tanımlanan Tanrı'yı bize anlatan-tanıtan bir öğretiş gördüm. Arkadaşınızı tanırsanız, onun sizden ne beklediğini de bilirsiniz. Kur'anda yüceltile yüceltile âdetâ bir "muammâ" hâline sokulan Allah var. Asla onu tanıyamıyor ve emin olamıyorsunuz. Ama; her istediğini, de yapmak zorundasınız. İslam inancında neden bu kadar çok "münafık" olduğunu anlamak sanırım zor olmasa gerek.

İncilde bizim anlayacağımız biçimde bir Tanrı profili çiziliyor. İyi, ahlâklı, merhametli, barış sever, cömert vs. İnsanlara deniyor ki; "Tanrı budur. Siz de ahlâki ve ilkesel açıdan Tanrı'ya benzeyin." Bu durumda samimi olarak Tanrı'ya benzemek için çalışmak, çaba sarfetmek, zâten ibâdetlerin en önemlisi olacaktır. Ne anlama geldiğini bilmediğiniz ve ezberlediğiniz bir yığın yabancı cümleyi akşama ladar kırk kere tekrarlayarak Tanrı'ya ulaşamazsınız. İncilde bu kadar net, bu kadar sâde ve anlaşılır ilkeler varken, bunların içindan Tanrıya dâir üçlük çıkarıp insanlara dayatmak da epey "mahâret" olsa gerek.

İsâ kişilik olarak benim çin hâlen bir sır. Sıradan insanların - ki, bunlar elçi de olsalar fark etmez - aslâ yapamayacakları işleri yapmış. Sıradan insanların aslâ başaramayacakları biçimde etkili sözler söylemiş. Sıradan insanların tanıtamayacakları şekilde bir "Tanrı tanımı" ortaya koymuş. Bu açıdan baktığmda O'nu sâdece Rabbuni/öğretmen olarak görmek, göstermek MESİH'e haksızlık olacaktır. Bir insan bedeni taşıması sebebiyle Kendisine doğrudan "Tanrı" demek de benim zihnimdeki Tanrı algısı ile uyşmuyor. Bu sebeple ben, Tanr'ının yaratıcı irâdesinin MESİH'te teceli ettiğini düşünüyorum. Bu kadar muazzam ve etkili bir öğretişi sıradan bir insan zihninin üretmesi mümkün görünmüyor.

Kendimi "MESİH öğrencisi" olarak tanımlıyorum. Ne var ki MESİH'in kimliği ve kişiliği ile ilgili çözemediğim şeyler de var. Bunları artık zamâna bıraktım. Ölene kadar da MESİH öğrencisi olarak kalacağım. Bunu yaparken de imanımı bir dünyevi otoriteye onaylatmak zorunda olmadığım gibi onlar tarafından "iman açıklaması" diye dayatılan şeyleri de sırf bir yerlere âidiyet sâikiyle "Kabul etmiş" görünemem.

MESİH, "Evetiniz evet, hayırınız hayır olsun" buyurur.

O'nun istediği kalitede bir insan olamasam da hiç değilse "özü ve sözü dengeli biri" olarak huzuruna çıkmayı umud ederim.

Saygılar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:00 .