Turan Dursun ile Yapılan Röportajlar

Cenazesi Hakkındaki Görüşleri - Röportaj

-Size yazılan tehdit mektuplarında genellikle ahlaki bir tavır, cinsel şiddet dışa vurumları var. Onları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Turan Dursun- Zaten şeriat, İslam, din, terör demektir. Yahudiliği, Hıristiyanlığı ve İslamı ele aldığımız zaman; o tehdit mektupları o İslamın özünden gelen yansımalardır. Ahlakıyla, terörüyle o biçimlendiriyor. Son derece doğal geliyor bana. Yadırgamıyorum.

-Peki sizce ne yapmalı? Örgütlenmek mi gerekir?

Turan Dursun- Evet, kuşkusuz, en başta olması gereken şey o örgütlenme olmalı, evet nasıl olmalı? Olmalı ama.

Devamını oku...

Şeytan Ayetleri Üzerine Yapılan Söyleşi: İslamcıların Pehlivanı Yok

Eski müftülerden Turan Dursun, ''Şeytan ayetleri olayını tartışmaya hazırım'' dedi. 2000'e Doğru onbeş gündür Turan Dursun ile aynı masaya oturup konuyu tartışacak bir islamcı düşünür arıyor. Çalmadığımız kapı kalmadı. Diyanet işlerine başvurduk. Ankara ve İstanbul İlahiyat fakültelerini, İslamcı basın organlarını, tek tek İslamcı fikir adamlarını aradık. Hiç biri tartışmayı kabul etmedi.

Konu, İslamın yüzyıllardır tartıştığı bir konuydu. Problem öncelikle İslam'ın problemi. Kaynaklar, Kuran ve hadisler dahil, İslam'ın temel kaynaklarıydı. Ancak, İslamcılar konuyu tartışabilecek bir pehlivan çıkaramıyorlardı. ''Şeytan Ayetleri'' üzerine çeşitli yazılar yazılıyor, hatta Hüseyin Hatemi bir kitap yayımlıyordu. Ama masanın üzerine hadis kitaplarını, İslamın en güvenilir düşünürlerinin eserlerini koyarak yapılacak bir tartışmada yoklardı.

Devamını oku...

Şule Perinçek'in Yaptığı Röportaj

Bugün dönüp arkanıza baktığınız zaman, ne düşünüyorsunuz?

Dünyayı değiştireceğimi biliyordum bir ölçüde. Birçokları bana, "ya olur mu? Sen? Dünyayı?" diyordu. Belki bir tepkiden doğmuştur. Hani, ikide bir bana, "sen mi bu dünyayı değiştireceksin, sen mi bu dünyayı..." Tamam kardeşim ben, bu dünyayı değiştireceğim. Kimsenin kararı değil. Bu dünyayı ben değiştireceğim, diye yola çıktım. Hiç kimse bana yer vermezken, yer verilmezken, bu savı ileri sürüyorum. Yıldırım Aktuna'ya bile sormuştum: "Bak sen deli doktorusun, ne dersin...Yani ben dünyayı değiştireceğimi söylüyorum." Gülmüştük.

Devamını oku...

Zaman Gazetesi'nin Yaptığı Yayımlanmayan Röportaj

Şimdi ilk sorumuz şu. Geçmişinizi ana hatlarıyla anlatır mısınız? Bu yere gelişinizin hikayesi nedir?

  • TD - Önce doğumumdan başlayarak özetlemeye çalışayım. 1934 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesinin Altın köyünde doğmuşum. Şimdi, Gümüştepe adıyla anılıyor. 5 yaşındayken, babam anamları alıp, babasının topraklarının bulunduğuna inandığı Ağrı'nın Tutak ilçesine götürdü. Fakat, oraya gittiğinde baktı ki, ağalar bu topraklarını almışlar, sahiplenmişler. Ortada kaldı. Biraz dini bilgisi vardı. Onunla, imam olmaya koyuldu, Tutak'ın kimi köylerinde imamlık yaptı. Sonra, Muş'un köylerine geçti ve ben daha altı, yedi yaşıma gelirken -ki, ben okula verilmedim, babam bu okulları gavur okulu sayıyordu ve vermiyordu- götürüp beni Kürt hocaların içine bıraktı. Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Kargalık köyünde Şeyh Ramazan diye biri vardı. Onun himayesinde öğrenciler okuyordu. Arapça okuyorlardı. Ben, Molla Nadir Efendi bir de hafız vardı, Türk, esasen başlangıcı onda okumuştum. Sonradan hafız oradan gitti, ben Kürtçe'yi öğrendim.

Devamını oku...