"Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin)...?" (Bakara Suresi, ayet 138.)
Zemahşeri gibi kaynaklara göre bu ayet Hıristiyanların "vaftiz" geleneğiyle ilgilidir ve Müslümanlara böyle bir geleneğin anlamsız olduğunu anlatmak için konmuştur. Hıristiyanlar yeni doğan çocukları "Ma'mudiye" denen sarımtırak bir suya daldırırlar ve bunu "temizlenmek", "paklanmak" olarak kabul ederlerdi. Hıristiyan olmanın ancak bu suretle gerçekleşebileceğini söylerlerdi. Ve işte bu geleneği küçümsemek ve batıl nitelikte kılmak maksadıyladır ki, Muhammed:
* Bakara Suresi, ayet 138.
"Vaftiz nedir ki? Allah'tan güzel boya vuran kim olabilir ki? Allah'ın boyası ile boyanmak gerekir"
anlamına gelmek üzere Kur'an'a yukarıdaki ayeti yerleştirmiştir. Bununla anlatmak istemiştir ki, "insanları bir paçavra boyar gibi bulaşık bir suya sokup çıkarmakla" iman sahibi yapmak mümkün değildir; güya "gerçek iman", Tanrı'nın doğuştan verdiği imandır ki, "Allah'ın boyası işte budur." Bir yorumcu bunu şöyle ifade ediyor:
"Dini İslam ve imanı Tevhid insanların mintarafillah boyandıkları öyle güzel bir AIIah boyasıdır."1
Şunu hatırlatmak gerekir ki, Muhammed Hıristiyanların vaftiz geleneğiyle alay ederken ve bu geleneği bir bakıma "batıl" inanış şeklinde tanımlarken, kendisi batıl inanışlara yönelik pek çok hükümler getirmiştir. Bunlar arasında, her gün sabahları aç karnına yedi adet acve hurması yiyen kimselerin sihirden etkilenmeyeceklerinden tutunuz da, göz dokunması ya da sarılık gibi hastalıkların üfürüklü okumakla tedavi edilebileceğine dair olanlar yanında, Kur'an'ın Muavvizeteyn süreleriyle nefes etmek gerektiğine varıncaya kadar niceleri vardır.2
1 Bkz. Elmalılı H. Yazır, age, c.I, s.516; ayrıca Diyanet Vakfı'nın Kur'an çevirisinde Bakara Suresi'nin 138. ayetinin açıklanmasına bkz.
2 Bu konuda bkz. İlhan Arsel, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları: Din Adanılan.