"Ben yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini; yedi yeşil başak ve bir o kadar da kurumuş başak görüyorum. Ey erkan! Eğer rüya yormasını biliyorsanız rüyamı söyleyiniz" (K. 12, Yusuf Suresi, ayet 43).
Firavun'un bu şekildeki konuşmasını işitenler, hapiste bulunan "hikmet" sahibi Yusuf a başvururlar ve rüyayı yorumlamasını isterler. Kur'an'da yazılanlara göre Yusuf rüyayı şu şekilde yorumlar:
"Devamlı yedi yıl ekin ekip, biçtiğiniz ekinin yediğinizden artanını başağında bırakın; sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelir, bütün biriktirdiğinizi yer, yanlız az bir miktar saklarsınız. Sonra halkın yağmur göreceği bir yıl gelir, o zaman sıkıp sağlarlar" (K. 12, Yusuf Suresi, ayet 4749).
Görülüyor ki bu ayette, sürekli yağmur sayesinde bolluk ve bereket sağlanacağı anlatılmak istenmiştir. Oysa ki Mısır'da, tarih boyunca yağmurdan daha az bir şey görülmemiştir. İklimin çok kurak olması yüzünden Mısır'ın ziraata ve iskana müsait olan bölgesi Nil nehri boyunca uzanan ve nehrin deltası üzerinde genişleyen yerlerdir ki vaktiyle Firavunların yaşadıkları yerlerdir. Her ne kadar Nil nehrinin taşmasının Habeşistan'a yağan yağmurlardan olduğunu ve yukarıdaki ayetin buna atıfta bulunduğunu öne sürenler bulunursa da yanlıştır, çünkü ayet Firavun'dan ve Mısır halkından söz etmektedir. Yine bunun gibi her ne kadar Mısır'a yağmur yağdığı ileri sürülürse de söz konusu olan mıntıka Mısır'ın çok aşağısı olan güney bölgesidir; kaldı ki oraya dahi pek az yağmur düşer. Mısır topraklarındaki bereketin yağmur bolluğundan değil fakat Nil nehrinden ve bu nehrin zaman zaman taşmasından geldiği tarihi bir gerçektir.